Beş saat süren 27 Kasım Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı ardından yapılan açıklama, ismini vermese de doğrudan ABD’yi hedef aldı. Rahip Andrew Brunson’un tahliyesi ve üç PKK şefinin başlarına ödül konması ile yoluna girdiği düşünülen Türkiye-ABD ilişkilerinin aslında hâlâ ne kadar zorda olduğu da böylece anlaşıldı. Açıklamanın “oldubittiye” izin verilmeyeceğini söyleyen sert ifadesinin yanı sıra, zamanlaması da ne kadar hassas günlerden geçmekte olduğumuzu gösteriyor.
Şöyle tahlil edebiliriz:
1- MGK toplantısının önemli sonuçlar doğurabileceği hemen öncesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından AK Parti grup toplantısında duyuruldu, kamuoyu hazırlandı. Bu konuşmada Erdoğan zaten hedefi ABD olarak belirlemişti.
2- MGK bu çıkışı ABD askeriyesinin PKK’nın Suriye uzantılarıyla birlikte Türkiye sınırı boyunca 12 gözlem noktası oluşturma kararı üzerine yaptı. Erdoğan grup konuşmasında, IŞİD’in Suriye’nin bazı bölgelerinde hâlâ devam eden varlığını bahane eden ABD’nin asıl derdinin PYD/YPG’yi Türkiye’den korumak olduğunu kast ettiği açıktı.
3- MGK açıklamasında geçenlerde İstanbul’da Rusya, Almanya ve Fransa liderlerinin de katılımıyla yapılan dörtlü Suriye toplantısına atıf var. Açıklamada Suriye’de barış ihtimaline karşı asıl tehdidin “Fırat’ın Doğusundan” geldiği vurgusuyla, ABD dolaylı olarak siyasi çözüm girişimini sabote etmekle suçlanıyor.
4- ABD ile çatlağın devam ettiğini gösteren açıklama, Karadeniz’de güya ana akım Türk medyasının nedense pek göstermek istemediği Rusya-Ukrayna geriliminin tam ortasında yapıldı. Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırgan tutumuna son vermesini isteyen NATO ile uyum içinde, ancak diğer yandan Rusya (ve İran) ile Suriye’de işbirliği içinde. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin kuzeydeki iki komşuyu barıştırma girişimine hazır olduğunu açıklamış bulunuyor.
5- Dahası, bu açıklama, Erdoğan’ın 30 Kasım-1 Aralık’ta Arjantin’de yapılacak G20 zirvesi için Buenos Aires’e hareketinden önce yapıldı. Orada Trump ile görüşecek bir avuç lider arasında Erdoğan da var (diğerleri Rus, Çin, Alman ve Japon liderler). Trump ile konuşmadan önce PKK (ve FETÖ) söyleminin yükseltilmesi tür önleyici atış sayılabilir.
Trump’ın, 2 Ekim’de İstanbul’daki Suudi Arabistan başkonsolosluğunda öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ölüm emrini vermekle gayrı resmi olarak suçlanan Veliaht Prens Muhammed bin Salman ile görüşmeyeceği de Amerikalı yetkililer tarafından açıklandı.
Erdoğan, Brunson’un casuslukla suçlandığı günlerde Fethullah Gülen’i kast ederek Trump’a “Ver papazı, al papazı” çağrısı yapmıştı. Gülen, Amerikan yönetiminin koruması altında Pennsylvania’da oturup teşkilatını yönetmeye devam ediyor. O arada kur oynamaları ve yönlendirmeleri sonucu Türkiye’nin mali yapısı zarar gördü. Brunson tahliye edilip, üstüne üç PKK şefinin başına ödül konunca ABD ile ilişkilerde erken gelen bahar rüzgârları estiği yorumları yapıldı. Gerçek durumun öyle olmadığı dünkü MGK açıklamasıyla görülüyor.
Bu manzaranın bize söylediği bir şey var: ABD ile yaşanan PKK çatlağı büyüyor. Görünüşte sadece Suriye’de büyüyor ama yaranın daha derinde olduğu herkesin bildiği bir sır.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…