ABD’de yayınlanan New York Times gazetesi, geçtiğimiz hafta ilginç bir yazı yayınladı. 15 Nisan 2020 tarihli yazıda Steven Erlanger “Koronavirüs tüm dünyada liderlerin yükselmesini sağladı. Ancak bu durumun uzun soluklu olacağını sanmayın” diyordu. Koronavirüs salgınından önce popülaritesi, beğenilirliği inişe geçmiş görünen dünya liderlerinin yükselişe geçtiği örneklerle anlatılıyordu. Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için de benzeri bir durumdan söz edilebiliyor. Yazısında bu yükselişin nedenlerine değinen Erlanger, ancak bu yükselişin kalıcı olmayacağını da iddia ediyor, gerekçeleriyle birlikte.
Bu dikkat çekici değerlendirmeyi YetkinReport okurlarıyla paylaşıyoruz:
Steven Erlanger-New York Times
Bu kriz sırasında hemen hemen tüm hükümet başkanlarına duyulan halk desteği artış gösterdi. Tarih, panik azaldıkça sert hesaplaşmalar yaşandığını gösteriyor.
Şimdiye dek hiçbir zaman fazla popüler olmayan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, koronavirüs konusunun başlangıcından itibaren Fransa’da sahip olduğu en yüksek destek oranına ulaştı. İtalya neredeyse tamamen harap olurken, Başbakan Giuseppe Conte 27 puan artışla yüzde 71 oranında destek kazandı. Başbakan Boris Johnson’ın önce büyük tepki gösterdiği ve ardından ağır bir şekilde hastalandığı İngiltere’de bile hükümet, son on yılda sahip olduğu en popüler konumunda yer alıyor.
Farklı popülasyonların, liderlerinin etrafında kenetlenebilmesi için bir krizden daha iyisi yoktur. İnsanlar kafa karışıklığı ve korku içerisindeyken hükümetlerine güven duyma eğilimindedirler, çünkü yetersiz olsalar bile onların da aynı zaaflar içinde olduklarını düşünmek dayanılmaz olur.
Buradaki asıl soru, krizin hafiflemesi, eleştirilerin artması ve normal politikaların devam etmesi durumunda bu güven ortamının devam edip etmeyeceğidir. Genellikle, bu durum fazla uzun sürmez. Akabinde kaçınılmaz yanlışlar ve hatalar ile ilgili resmi sorgulamalar başlar ve eğer izin verilirse seçmenler, en etkili liderlerden bile bunun hesabını sorarlar.
Partizan yaygaralara karşı dayanıklı ve hata kabul etmez virüsün getirdiği korkunç bedellere bakıldığında, şu an destekleri artanların pek çoğunun aslında etkili olmadığını söylemek mümkün.
Bu belirsizliklere en iyi örnek olarak, oldukça zorlu bir seçim yılında Beyaz Saray’ın salgını nasıl ele aldığı konusunda süren yaygın belirsizlik göz önüne alındığında, sadece kısa süreli bir güven artış yaşayan Trump başkanlığındaki Amerika Birleşik Devletleri gösterilebilir.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (European Council on Foreign Relations) Direktörü Mark Leonard konuyla ilgili olarak, “İlk içgüdü bayrağın altında toplanmaktır, çünkü aksini yapmak vatanseverlikten uzak ve yararsız görünür” dedi. “Ancak toplumlar kalıcı olarak seferber edilemezler. İster istemez bir yorgunluk hâkim olur ve insanlar daha zor sorular sormaya başlar.”
NATO eski Genel Sekreteri ve İngiltere Savunma Bakanı George Robertson bu tabloyu şu şekilde tasvir ediyor: “İnsanlar bir araya toplanır, ancak hızla buharlaşırlar.”
Fakat şu an için, hükümet liderlerinin pek çoğu, bazen kendi eylemsizlikleri veya yanlış hamleleri ile durum kötüye gitse bile; yoğun tahribat yaratan doğal bir felaketle mücadelede duyulan halk desteğinde artış gördüler.
Başarılı liderliğin daha fazla fayda sağlaması beklenir. Özellikle erken önlemler alan ve bu önlemlerin bu hafta normal kısmen hayata dönüşleri beraberinde getirdiği Kuzey Avrupa ülkelerinde de durum tam da bu şekilde sonuçlandı.
Görevlerine geri dönen işçilerin maske takması şart koşulan Avusturya’da, Şansölye Sebastian Kurz’e duyulan destek 33 puan artarak yüzde 77’ye yükseldi. Benzer şekilde, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, 30 puan artışla yüzde 75 destek seviyesine ulaştı.
Çocukların bir kısmının okula döndüğü ve hükümetin Danimarkalıları aylarca sürebilecek aşamalı normal hayata dönüşe alıştırdığı bu dönemde, Başbakan Mette Frederiksen’in gördüğü destek ise, 40 puan artarak yüzde 79’a tırmandı.
Virüs, hem Yeşiller hem de aşırı sağ siyasi çizgisini destekleyen Almanya’da, adeta topal ördek konumundaki hükümetin bile canlanmasını sağladı. Performansı, ülke içinde ve dışında destek gören Şansölye Angela Merkel’e verilen destek, 11 puan artarak yüzde 79’a yükseldi.
Virüsün en çok etkilediği ülke liderleri bile, ilk bakışta mantıklı görünmeyecek biçimde bir artış elde ettiler.
İtalya, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyadaki en yüksek ölüm oranına sahip ülke konumunda ve İtalyan hükümeti, her zaman virüsün bir adım gerisinde kalan aşamalı bir başarısızlık gösterdi. Ancak yine de Bay Conte’nin genel puanı arttı.
İtalya’nın Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Institute of International Affairs) Yöneticisi Nathalie Tocci konuyla ilgili olarak, “Savaş gibi bir durumda, sizi yönetenlere güvenmek istersiniz ve bu güven hissi, kötü liderler için de başarılı olanlar için de geçerlidir” diyor. ”Ancak öngörüm, eninde sonunda herkesin gerçek rengini göstereceği yönündedir.”
Şimdiden, halkın sabrı taştıkça, bazı liderlerin zirveden düştüğüne dair göstergeler söz konusu.
Bu hafta Fransa’da gerçekleştirilen karantinanın uzatıldığını duyururken yapılan hataları da kabul eden Bay Macron için oranlar, Macron yönetiminin en yüksek puanı olan 13 Mart’taki yüzde 59’dan yüzde 43’e düştüğünü gösteriyor.
Sciences Po’da Avrupa Siyaseti Profesörü olan Christian Lequesne, “Macron hiçbir zaman {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}25’in çok üstüne çıkmadı.” dedi. Sarı Yelekliler hareketine atıfta bulunarak, sendikaların ekonomik reformlardan mutlu olmadıklarını ve halkın, Macron’a yönelik genel algısının bir halk adamından ziyade bir banker olduğu şeklinde biçimlendiğini söylüyor.
Lequesne, “Fransızlar maske eksikliği ve ülkenin duruma hazırlığı konusunda hayal kırıklıklarına odaklanmaya başlıyorlar. Eminim ki, karantina süreci bittiğinde bu sorunlar kamuoyunda tartışılmaya başlayacak ve hükümeti suçlamak da muhalefet partilerinin çıkarına olacak” dedi.
Lequesne, Macron’un muhtemel rakibi Marine Le Pen’in, bu ulusal travma döneminde büyük ölçüde sessiz olduğunu söyledi ve ekledi, “Konuştuğunda maske sorununa dikkat çekiyor, iktidarın durumu yönetemediğini vurguluyor ve sınırları tamamen kapatmamız gerektiğini savunuyor.”
Korona virüs konusundaki kriz, geçici destek gösterilerinin tipik şekilde anlık olduğu, daha şiddetli krizlerle aynı modelin özellikleri gösteriyor.
Ekim 1979’da, Başkan Jimmy Carter’in görev onayı {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}31’di. Ancak ABD’deki İran Büyükelçiliği kuşatmasından sonra, onayı Ocak 1980’de {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}58’e ulaştı. Ancak Carter, o Kasım ayında Ronald Reagan’a karşı kaybetti.
Cumhurbaşkanı George Bush’un görev onayı, Ocak 1991’de {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}58’di. George Bush, Irak’taki kuvvetleri Kuveyt’ten çıkarttıktan sonra görev onayı {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}87’ye yükseldi. Ancak, 1992’de Bill Clinton’a karşı kaybetti.
Başkan George W. Bush, 11 Eylül 2011’den hemen önce, bir Gallup anketinin sonucuna göre, {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}51 görev onayına sahipti. Ay sonunda, onay oranı {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}90’a ulaştı. Üç yıl sonra ise, seçimleri yeniden kıl payı kazandı.
Korona virüs krizinin Trump’ın görev onayını aykırı bir değer haline getirmesi sonucu beklenenden daha düşük çıktı. Diğer dünya liderleri {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}70 civarına yükselirken, Trump’ın görev onayı düzeyi {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}40-{4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}45 arasına değişiyor. Aynı zamanda, Trump’ın liderlik performasına yönelik geniş çaplı eleştiriler de mevcut.
Tocci, virüsün “olumlu” bir sonucu olarak popülizmin gözden düşeceğini; uzmanlığı ön plana çıkan, daha rasyonel hükümetlere dönüş olabileceğini söyledi.
Tocci, “Tüm milliyetçi popülist dalgalanma, ateşle oynayabileceğiniz tarihi bir an ile bağlantılıydı.” dedi. “Ama şimdi durum gerçekten kötü, çok daha tehlikeli ve insanlar medya meraklısı popülistlerin basit saçmalıklarını duymak istemiyorlar.
Tocci, gündem yaratan İtalyan popülist Matteo Salvini’nin sağ görüşü destekleyen seçmenler arasında destek kaybettiğine ve aşırı sağcı bir başka muhalif politikacı, “rasyonel, havalı, popülist olmayan sağda” Giorgia Meloni’nin daha iyisini yaptığına yönelik anketlere atıfta bulundu.
Halkın tepkisinin çoğu, kriz sürecinin ne kadar sürdüğüne, virüsün saldırısının belirsiz ve açık uçlu olduğuna bağlı olabilir. Karantinanın kilidinin açılması siyasi tehlikelerle doludur.
Atlantik Konseyi’nde (Atlantic Council) Paris merkezli kıdemli uzman olan Nicholas Dungan “Bu liderlerin kararlar verdiğini görsek de bu kararlar güç sayesinde değil, belirsizlik ve zayıflık yüzünden alınıyor” yorumunu yapıyor.
Dungan, “Yönetebildikleri kadar liderlik yapamıyorlar” diyor ve ekliyor “İnsanlar dışarıya çıktıklarında ve artık üzerlerine düşenleri yapmakla sınırlı kalmadıklarında oldukça öfkeli olacaklar ve bu durum da daha fazla istikrarsızlığa yol açacak.”
Londra Ekonomi Okulu’nda (London School of Economics) kamu profesörü olan Tony Travers, Winston Churchill’in Hitler karşısında zaferin yolunu açtığı için ona saygı duyulduğunu, ancak kendisinin 1945’te görevden ayrıldığına dikkat çekiyor.
Travers, “Bir savaşın kazanılması, ertesinde iktidarda kalmayı sağlayan yöntem değil” diyor. “Hastalık tehdidi ortadan kalktığında, tehdidin sonuçlarından korunmak çok farklı tedbirler gerektirecek.”
Hükümetler göreceli olarak normale dönüşü, nasıl kademelendireceklerine ve siyasi tartışmalardan dolayı ön plana çıkacak eşitsizlik, işsizlik ve borç sorunlarının yarattığı duygularla nasıl başa çıkacaklarına karar vermek zorunda kalacaklar.
İngiliz Dış Politika Araştırma Enstitüsü Chatham House’un direktörü Robin Niblett, “Virüsün üstesinden gelindiğinde hesaplaşma başlayacak.” dedi. “Vatandaşlar, bilançoyu fark ettiklerinde; kimin vergilendirildiği, devletin neye sahip olduğu ve konulan kontrollere nasıl karşı koyulacağı gibi sorgulamaları olacak.”
Niblett, birçok konunun belirsizliğini koruduğuna dikkat çekiyor ve şöyle diyor, “Ancak bazı ciddi siyasi rüzgâr makaslarının oluşma potansiyeli var”. Liderler, faturaların kapıya dayanmasıyla, sonbaharda zorlu bir zaman geçirecekler.
Çeviri: Toprak Köse ve Umur Berke Karip
Şam Ravda Meydanı, 15 Aralık 2024, Türkiye’nin Şam Büyükelçiline 12 yıl aradan sonra, ay yıldızlı…
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…