Yetkin Report | Siyaset, Ekonomi Haber-Analiz, Yorum

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Türkiye’nin üç aylık COVID-19 karnesi

Yazar: Selva Demiralp / 05 Haziran 2020, Cuma / Oda: Hayat
Türkiye Covid-19 ile daha iyi mücadele edebilirdi ama yine de korkulan olmadı. Üç aylık karnedeki görece başarının birden fazla sebebi bulunuyor. (Foto: Sağlık Bakanlığı)

Hafta sonu yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edilip sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla kaldırılması yeniden kafaları karıştırsa da Türkiye’nin Covid-19 ile üç aylık mücadelesinde korkulanın başa gelmediği, görece bir başarı sağlandığını söylemek mümkün. Çok kısıtlayıcı tedbirlere gidilmemesine rağmen, yaklaşık bir aylık bir sürede vaka sayısında zirveye ulaşılması, bu görece başarının altına yatan sebepleri araştırma ihtiyacını doğuruyor. London School of Economics’te düzenlenen bir panelde bu sorulara cevap aradık.
Pandemi sürecinde Türkiye’nin en önemli avantajı virüsün Türkiye’ye daha geç ulaşması oldu. Bu şekilde, hastalığın yayılmaya başladığı diğer ülkelerde alınan tedbirleri gözlemleyerek benzer tedbirleri gecikmeden devreye sokma şansımız oldu.
11 Mart tarihinde ilk hastanın görülmesinden hemen sonra karantina önlemleri devreye girmeye başladı. 15 Mart’ta toplu etkinlikler iptal edildi. 16 Mart’ta okullar kapandı ve sonrasında da uzaktan eğitime geçildi. İş yerleri mümkün mertebe uzaktan çalışmaya teşvik edildi. Mart ortasından Nisan başına kadar geçen sürede yurtiçi ve yurtdışı uçuşlar iptal edildi. 21 Mart’ta 65 yaş üzeri nüfus için sokağa çıkma yasağı başladı. 3 Nisan’da 31 büyük şehre giriş çıkışlar yasaklandı ve 20 yaş altı nüfus da sokağa çıkma yasağına dahil edildi. 18 Nisan itibariyle hafta sonları ve bayramlarda sokağa çıkma yasağı uygulandı.

Güçlendirilmiş kısmi karantina

Türkiye’nin aldığı izolasyon tedbirlerini güçlendirilmiş kısmi karantina olarak tanımlamak mümkün. Kısmi karantinada iş yerleri açık tutulurken sosyal izolasyon tedbirleri ile virüsün yayılması engellenmeye çalışılıyor. Tam karantinada ise hayati sektörler dışında tüm işyerleri kapanıyor. Türkiye, nüfusun yüzde 40’ına uyguladığı sokağa çıkma yasağı ile tipik bir kısmi karantinadan daha katı sınırlamalar uyguladı.
Vaka sayısının evrimini incelediğimizde, tepe noktasına 14 Nisan tarihinde, yani karantina uygulamalarına başladıktan yaklaşık bir ay sonra erişildiğini görüyoruz. Alınan tedbirlerin bir sonucu olan bu rakamı değerlendirme konusunda, yapmış olduğumuz araştırma bize uygun bir zemin hazırlıyor
Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan yayılma ve iyileşme hızı verilerini baz alarak yaptığımız hesaplamalara göre kısmi karantinada vaka sayısındaki zirveye yaklaşık 200 gün geçmeden erişildiğini gözlemliyoruz. Kısmi karantinada iş yerleri büyük ölçüde açık olduğu için salgının artışı uzunca bir süre devam ediyor. Tam karantinada ise uygulamaya geçtikten hemen sonra tepe noktası görülüyor. Nüfusun önemli bir bölümü evlere kapandığı için yayılma hızı hemen düşüyor ve vaka sayıları azalıyor.

Sağlık sistemi, kurallara uyulması

Bir ayda elde edilen tepe noktası, Türkiye’deki uygulamanın tipik bir kısmi karantina uygulamasından daha başarılı olduğuna işaret ediyor. Peki bu başarının altında yatan sırlar neler?
Öncelikle, Türkiye’nin arkadan gelen olmanın avantajı ile nispeten daha hızlı hareket etme şansı yakaladığının bir kez daha altını çizmek gerek. Vaka sayılarının katlanarak arttığı bu salgında bir iki günlük bir gecikmenin bile geri dönülmez zarar yarattığına şahit olduk.
İkinci olarak, bir önceki yazımda belirttiğim gibi sağlık çalışanlarımızın insan üstü çabaları ve yoğun bakım kapasitemizin genişliği devreye giriyor. Başarıya katkı veren bir diğer faktör olarak bilim kurulunun isabetli değerlendirme ve tavsiyelerini ve bu tavsiyeleri büyük ölçüde dikkate alan uygulamaların devreye sokulduğunu görüyoruz. Medya, alınan izolasyon önlemlerini destekleyip daha fazlasını talep ederken hükümetin de kayıtsız kalmayıp izolasyon önlemlerini giderek artırması başarının önemli bir bileşeni.

Daha iyi olabilirdi

Vaka sayılarındaki düşüşe önemli bir katkı da yayılma oranının düşürülmesindeki performanstan geliyor. Bu noktada sosyolojik ve demografik etkiler de devreye giriyor. Türkiye’de huzur evlerinin yaygın olmaması, Batıya kıyasla önemli bir yayılma sebebinin ortadan kalkmasını sağladı. Keza nüfusun oldukça genç olması da hastalığın yayılma hızını azaltan bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Toplum genelinde kurallara uyan bir yapının hâkim olması, kanun ve düzenlemelerin fazla sorgulanmadan kabul edilmesi ve cezai yaptırım olduğu sürece de kurallara büyük ölçüde uyulması bu üç aylık sürede bize bir avantaj sağladı.
Daha iyisi olamaz mıydı? Olabilirdi elbette. Eğer daha sıkı önlemler daha erken devreye girseydi ve iletişim daha net olsaydı salgını bir aylık bir sürede kontrol altına almak da mümkün olabilirdi belki. Özellikle alınan tedbirlerin gerekliliğinin anlaşılması ve uygulanması konusunda daha şeffaf bir iletişim olsa ve farklı birimler arasında ortak bir amaç doğrultusunda daha güçlü bir koordinasyon olsaydı toplumsal güveni daha çabuk sağlayıp süreci daha az hasarla atlatmak mümkün olabilirdi.
İlave olarak, krize yakalandığımız noktada enflasyon kontrol altına alınmış olsa ve bütçe açığı daha düşük olsaydı bugün para ve maliye politikaları daha etkin kullanılabilir ve karantinanın olumsuz etkileri daha hızlı bir şekilde bertaraf edilebilirdi.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: covid-19, karantina, Selva Demiralp, sokağa çıkma, üç aylık karne

OKUMAYA DEVAM EDİN

Plastik bağımlılığı nereye kadar sürecek?
Murathan Mungan: Tünelin sonunda ışık var
Bilim tarihinin gölgede kalan kadınları
  • Finlandiya’nın NATO üyeliği Meclis’te kabul edildi31 Mart 2023
  • Kılıçdaroğlu durmuyor: Sezer’den sonra Gül’le de görüşebilir31 Mart 2023
  • CHP’de İnce defteri daha kapanmadı: seçim süreci sürprizlere gebe30 Mart 2023
  • Ankara’nın da elini yakan Kürt petrolü için “yeni mekanizma”30 Mart 2023
  • Kılıçdaroğlu – İnce görüşmesi: “Bu Erdoğan gitmelidir”29 Mart 2023
  • Avrupa Birliği’nin ilk Müslüman lideri İskoç Başbakanı olabilir mi?29 Mart 2023
  • Türkiye’nin anti-Semitizm geçmişi ve okullardaki olaylar29 Mart 2023
  • Muharrem İnce’ye üzülmek: insan kendini bu kadar mı harcar?28 Mart 2023
  • Irak petrol davası, boru hattı ve Kürt sorunuyla bağlantısı28 Mart 2023
  • Seçim tuzakları, ittifak listeleri, kritik notlar28 Mart 2023
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

Made with ♥ by tbtcreative.com © 2022 yetkinreport.com All rights reserved.

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP