Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde ne erken seçim ne koalisyon olacağının söylendiğini hatırlıyorum. Bugün bu beklentilerin yanlış çıktığını görüyoruz. Muhafazakar hassasiyetlerin öncellendiği güncel ortamda bir sonraki seçimlerin de vaktinden önce olacağını beklemek artık doğaldır. Ancak bu seçimlerin mevcut partiler ve seçim kanunları çerçevesinde yürütülmesini beklememek gerekir. Dar ya da daraltılmış bölge sistemine geçiş tartışmaları şimdiden başladı.
Yeni düzenlemelerde herşey mümkün mü? Elbette değil. Örneğin {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}10 barajı kalkabilemez, çünkü kalkarsa mevcut “kartel parti sistemi” içinde kimselerin iktidarı ayakta kalabilemez. Yeni ittifak düzenlemesiyle {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}10 barajı temsil anlamında partileri Meclisin dışında tutma işlevini yerine getiremese de HDP’yi kontrol altında tutmak ve muhalif ittifakları zora sürmek için hala gereklidir.
Cumhurbaşkanlığı sistemi için baraj ve Meclis hala önemli mi? Denetleme ve yasama işlevini büyük ölçüde kaybetmiş olsa da sistemin meşruiyeti için Meclis’in olmadığı bir Türkiye’yi henüz düşünemediğimiz sürece meclis ve oradaki aritmetik önemli kalacaktır. O halde hem Cumhurbaşkanlığını kazanmak hem de Meclis çoğunluğunu kontrol altında tutmak şarttır.
Meclis’in kontrolü temsilin bir şekilde kısıtlanacağı bir seçim sistemine bağlıdır. Türkiye’de temsilin kısıtlanması temel olarak iki şekilde olur. Biri nüfusun mecliste sandalye sayısına dönüştürülmesinde küçük illerin kayrılmasıyla oluşur. Her ile nüfusundan bağımsız olarak verilen bir sandalye büyük nüfuslu illerden bir anlamda çalınmakta; bu illerin seçmeninin temsili kısıtlanmaktadır. Örneğin İstanbul’da bir milletvekili için gerekli nüfus Bayburt ve Tunceli gibi küçük Anadolu illerinin beş katına yakındır. (*) Bu en temel demokrasi prensibi olan her seçmenin oyunun eşitliğine aykırı bir durum yaratmaktadır.
Küçük Anadolu illeri hem ideolojik olarak muhafazakar, hem de etnik kimlik siysetine yakın partilere destek vermektedir. Bu şekilde temsilde nüfus temelinde oluşan sapma doğrudan ortanın solundaki partilerin temsilinde de bir kısıt olmaktadır. Ortanın solu büyük il nüfuslarının tercihlerinde öne çıkarken bu illerde Meclis’e yansıyabilecek sandalye olması gerekenin altında olduğundan kısıtlı kalmaktadır.
Diğer kısıtlama da her ildeki parti oylarının Meclis’te temsilinde işlemektedir. İttifaklar ile {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}10 barajı eğer korunacaksa gündemde olan temel öneri dar bölge sistemi değilse de daraltılmış bölge sistemidir. Dar bölge sisteminde mevcut meclis sandalyesi kadar, nüfus olarak yaklaşık aynı büyüklükte seçim bölgeleri yaratılır. Bu da ülkenin idari yapısının temelini oluşturan illerin sınırlarıyla oynanmasını gerektirir, çünkü kimi illerin nüfusu dar bölgelerin her birinde bulunması gereken nüfustan daha azdır. Dar bölge sisteminde bu illerin komşu il ve ilçelerle birleştirilip yeni seçim bölgeleri yaratılması gerekecektir. Bunun siyasi olarak maliyeti yüksek olabileceğinden büyük nüfusa sahip illerin seçim bölgelerinin bölünerek daraltılmış bölgeler yaratılması düşünülmektedir.
Düzinelerce sandalyesi olan büyük metropol illerin 5-7 sandalye sahibi daraltılmış seçim bölgelerine bölünmesi söz konusudur. Diyelimki her 6 sandalye için bir seçim bölgesi oluşturulacak. Eğer nüfusu gereği ile düşen sandalye sayısı 60 ise 10 ayrı seçim bölgesi yaratılır.
Ama pratikte her il böylesi kolay altıya bölünebilen sandalye sayısına sahip olmayacaktır. Bu durumlarda basit bir formülle dağıtılamayan sandalyelerin seçim bölgelerine nasıl yansıtılacağı açık değildir ve bu amaca mahsus bir düzenleme gerekecektir. Burada sandalye sayısı 5-7’den bire doğru gidildikçe temsil konusunda dar bölge sistemine yaklaşan bir tecrübe elde edilecektir. Bu da her bölgede sadece en çok oy alanın (oyların çoğunluğunu değil!) temsil kazabileceği anlamına gelir.
Geri kalan partilere giden oy heba olacaktır. Mevcut D’Hondt sistemi korunduğu taktirde daraltılmış bölgelerde partilerin oy oranlarının sandalyeye yansıtılmasında da yine büyük partiler avantajlıdır. Hele birinci parti ile diğer partiler arasında açık fark olan seçim bölgelerinde bu avantaj üçüncü ya da dördüncü partiler aleyhine bunların almaları beklenen sandalyeden çok daha azını aldıkları bir durum yaratacaktır.
Seçim bölgelerindeki sandalye sayısı arttıkça temsilde küçük partilerin de yer bulabilmesi olasılığı artacaktır. Örneğin İstanbul birinci bölge gibi otuzun üzerinde sandalyenin bulunduğu seçim bölgelerinde, {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}5 altında oy alanların da sandalye kazanması mümkünken daraltılmış bölgelerde böyle bir olanak bulunamayacaktır.
Daraltılmış bölge öncelikle büyük seçim bölgelerinde temsil olanağı bulabilen küçük parti ya da bağımsız adayların aleyhine işleyecektir. Bu büyük seçim bölgeleri temel olarak batı ve kıyı bölgelerindedir ve buralardaki siyasi tercihlerde temsil olanağı bulan görece küçük partilerin daraltılmış bölge sisteminde temsil olanakları kısıtlanmış olacaktır. Bu küçük partiler ittifak listeleri içinde sandalye kapmaya çalışacaklardır.
Burada detay hesaplar önemlidir. Daraltılan bölgelerin illerde sınırları nasıl çizilecektir? Bu sınırların nerede olduğuna bağlı olarak küçük partilerin bir kısmı daraltılmış bölge altında da temsil bulabilirken diğerleri temsil olanaklarını kaybedebilecektir. Seçim sisteminin mantığı eğer bir parti temsil kaybediyorsa bir diğerinin de kazanması anlamına gelir. Dolayısıyla daraltılmış bölgelerin sınırlarının nasıl çizildiği hangi partilerin kazanıp, hangilerinin kaybedeceğinin de ana hatlarını belirleyecektir.
Temsilde adalet için bölgelerin daraltılması yerine genişletilmesi gerekir. Metropol batı illerinin sınırlarını bazı partiler için elverişli şekilde daraltılmış bölgelere ayrılması bu bölgelerdeki ilk iki baskın partinin avantajına olacak, diğer partilerin temsil kazanma olasılıkları düşecektir. İllere sandalyelerin dağıtımında küçük Anadolu illerini kayıran düzenleme dikkate alındığında bu kentlerde ideolojik temsil ortanın sağına doğru iyice kayacak, büyük metropol illerde de ortanın solu için temsil olanağı büyük ihtimalle düşecektir.
Temsilde adaletin bozulmasının ciddi darboğazlara yol açması beklenir. Öncelikle demokratik rejimin meşruiyet temellerinin sorgulanması sonucundan kaçınmak için dar ve daraltılmış bölge uygulamalarından uzak durulmalıdır. Türkiye’nin birbirinden farklı siyasi ve ideolojik çeşitliliği barındıran bir toplumsal yapısı vardır. Bu farklılıkların temsilini red ederek ülkeyi yönetmeye çalışmak büyük olasılıkla demokrasinin meşruiyet temellerini de sarsacaktır.
(*) Bakınız: Çarkoğlu, A., & Aksen, D. (2019). Partisan and apportionment bias in creating a predominant party system. Political Geography, 69, 43-53.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…