Hayat

Çalışan Gazeteciler Günümüzü lütfen kutlamayın, çünkü…

2019’da Hürriyet Gazetesinden tazminatsız çıkarılan bir grup çalışan, gazete önünde protesto eyleminde görülüyor. (Foto: Twitter/TGS)

Sevgili okurlar, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günümüzü kutlamayın lütfen, çünkü ne kutlayacak ne kutlanacak halimiz var.
Çünkü pek azımız habercilik görevimizi yapabiliyor, sizin haber alma hakkınızı kullanmanızı sağlayabiliyoruz. Engeller var.
Çünkü medyanın büyük bir kısmı hükümet çizgisinden çıkarsa hükümetten iş, ihale, kredi alamayacak yatırımcıların eline geçmiş durumda. O yatırımcılar Hazine ve Maliye Bakanının istifası gibi önemli bir olayı dahi, talimat alamadıkları için 27 saat vermeyen medya yöneticileriyle çalışıyor. O gazete ve televizyonlarda sözüm ona “mevzi tutuyoruz” bahanesiyle köşe yazan, program yapan mesleğimizin abileri, ablaları hala bu konuda bir yazı yazmış, bir program yapmış değiller. Kutlayacak ve kutlanacak halimiz yok. Çünkü bu abiler, ablalar Türkiye’de ilk defa görülmek üzere Hürriyet’ten tazminatsız atılan 45 meslektaşımızın gasp edilen hakları konusunda da tek laf etmiş değiller. Medyada da işsizlik dizboyu.
Yıllar sonra Türkiye’de bağımsız habercilik yapmak istediğini söyleyerek bir haber televizyonu kuruldu; Olay TV macerası mevcut koşullara bir ay bile değil, 26 gün dayanabildi.

Siyasi davalar, mali baskılar

Çünkü 2020 Türkiye’sinde hapishanelerde hala 68 gazeteci ve yazar bulunuyor, yazdıkları ve söylediklerine “teröristlik, casusluk” gibi yaftalar yapıştırılarak. Gazetecileri, yazarları yazıp söyledikleri nedeniyle tutuklayıp, aylarca hapiste tutup sonra bırakmak kendi başına bir cezalandırma yöntemi haline geldi. Gazeteciler aleyhine açılmış yüzlerce dava bulunuyor; davalar Demokles’in kılıcı gibi, hala enseyi karartmadan habercilik, dürüst yorumculuk yapan gazetecilerin tepesinde sallanıyor. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü sorunları devam ediyor.
Kutlanacak ve kutlayacak halimiz yok çünkü hükümet, kontrolü altında tuttuğu RTÜK gibi, Basın-İlan Kurumu gibi aygıtlar aracılığıyla bağımsız yayıncılık yapmak isteyen kurumları adeta boğmaya çalışıyor. Televizyonlara yayın cezası, gazetelere -ister istemez özel sektörü de caydıran- ilan yasağı şeklinde mali baskı uygulanıyor. Sözcü, Cumhuriyet, Birgün, Evrensel, Yeniçağ gibi gazeteler okurlarından destek bekliyor. Hükümetin baskısı özel sektöre kötü örnek oluyor. Millî Gazete, BİM’den haber-ilan baskısı gördüğünü ilan etti.
Daha fazla canınızı sıkmayayım. Ama sabahtan beri sağ olsunlar dostlar 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü-mü kutladıkça, siyasilerin hatırlatmalarını okudukça içimden üzüntüyle “lütfen kutlamayın” diyordum. Şimdi yazmış da oldum.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

AB Komisyonu Başkanı 1 milyar yolda dedi, Özel sert çıktı: “Türkiye 200 milyar kaybetti”

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…

22 saat ago

Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” sözü ve Erdoğan övgülerinin anlamı

Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…

1 gün ago

Asgari ücret, enflasyon ve üretkenlik

Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…

2 gün ago

İlk Suriye’nin geleceği toplantısından kareler: kim, kiminle, nereye?

Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…

2 gün ago

Kılıçdaroğlu ile Suriye’deki son durum ve Suriye siyaseti üzerine

CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…

2 gün ago

Suriye’de pek çok “ama” ve “acaba” dolu “geçiş dönemi”

Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…

2 gün ago