Hayat

WhatsApp: 1984, kırk yıl gecikmeyle

1950’lerde, onlu yaşlarımda George Orwell’in 1984’ünü o yıllarda Çağlayan Yayınevi’ni kuran Refik Erduran ve Ertem Eğilmez’in bastıkları kitaplar sayesinde Türkiye’de moda olan bilim kurgu romanlarının güzel bir örneği diye okumuştum. Ancak 7-8 sene sonra bunun İki Dünya Savaşı arasında Avrupa’da yaşanmakta olan baskıcı rejimlerin, özellikle de Stalin Rusya’sının eleştirisi olan bir distopya olduğu öğrenecektim. Kitapta her yerde herkesin karşısına çıkan “AĞABEY SENİ GÖZLÜYOR” sloganı o zaman başka bir anlam kazanmıştı. Bu slogan günümüzde teknoloji ilerledikçe, devletlerin vatandaşlarının neler yaptıklarına ilgisi arttıkça siyasi literatüre de girdi ve günlük kullanılan bir deyim haline geldi. WhatsApp ile ilgisi mi ne?
Günümüz teknolojileri sayesinde neredeyse bir kişinin ağzından çıkan herhangi bir lafın sır olmaktan çıktığı dünyamızda tam bu durumu kanıksamıştık ve “çiğ yemedim ki karnım ağrısın” havasında alışılagelmiş hayatımızı alışageldiğimiz gibi yaşamaya devam ederken, teknoloji dünyasının dahi çocuğu Mark Zuckerberg’den Whatsapp üzerinden gelen ve telefonlarımıza düşen uyarı, deyim yerindeyse herkesi bir karış havaya sıçrattı.

Facebook 3 yıldır buna çalışıyordu

Mesajda günümüzde giderek moda haline gelen, e-maillerin pabucunu dama attıran Whatsapp, artık elindeki kişisel bilgileri aynı sahiplik altında birleştikleri Instagram ve Facebook ile paylaşacağını bildiriyor, bunu kabul etmeyenlere ise kapıyı gösteriyordu.
WhatsApp gruplarında hararetli tartışmalar başladı: Kimi benzer hizmet sağlayan Telegram ya da Signal’e geçmeyi öneriyor, kimi ise hepsinden çıkıp kendini sahile atmayı düşünüyordu. Toplumlardaki yaygın paranoya da bu yangını alabildiğine körüklüyordu. Ama bu haberleşme sistemlerinin sağladığı kolaylık ve rahatlık bir hamlede vazgeçilebilecek işler değildi. Bu saatten sonra başka kapı aramak da zor geliyordu. Onun için bu işi bilenlere sorup akıl almaya çalıştık.
Bu büyük teknoloji şirketlerinden birinin üst yönetiminde görev yapan ama ismini verse başının belaya girebileceğini söyleyen bir kaynağıma göre, Facebook 3 yıldır satın aldığı Instagram ve Whatsapp’ın kullanıcı verilerini ortak bir veri tabanına toplamak için çalışma yürütüyor. Söz konusu olan yaklaşım 3 Milyar kullanıcının verisi olduğu için bunu tüm ülkelerin veri gizliliği kanunlarına uygun hale getirmekle uğraşıyor.

ABD dinlemesin diyorsanız, Rusya, Çin var

Son durum şu: Attığınız mesajların içeriği hala şifreli ve koruma altında, ama devletler istediği takdirde tüm Facebook, Whatssap ve Instagram o kullanıcının tüm konum bilgileri ve özlük bilgilerini paylaşmak zorunda olacak.
Bundan kurtulmak için cep telefonu kullanmamak dışında pratik bir yol da yok. İktidar bir kişinin Whatssap mesajlarını isteyemeyecek ama konumunu isteyebilecek. Şimdilik. Birisi senin iktidara küfredilen mesajın ekran görüntüsüyle şikâyet ederse, devlet bu kullanıcı kimdir diye sorarsa şirket cevap vermek zorunda olacak.
Önemli bir nokta, bu benzer servis sağlayan Signal, Facebook, Whatsapp, Telegram fark etmez hepsi için aynı çünkü hepsi aynı mevzuata tabi. Ama sizi Amerika ve NATO takip etmesin, Çin hükümeti takip etsin istiyorsanız WeChat önerebilirim. Ya da Rusya takip etsin istiyorsanız, VK kullanabilirsiniz. Zaten telefonunuzda Yandex Navi varsa, tüm hareketleriniz arzu edildiği takdirde Rusya’daki FSB/KGB ile paylaşılıyor zaten.

Her bilgi zaten ellerindeyse, neden?

Bu endüstrinin içinde olan bir başka dostum da şöyle yazmış: “Aslında hiçbir şey değişmedi. Bedava servis aldığınız için sizin üzerinizden para kazanmak istiyorlar. Bunun için “targeted marketing” (hedefleyen pazarlama) yaparlarsa daha çok para kazanacaklarını biliyorlar. Bu amaçla sizin bilgilerinizi topluyorlar. Ama bu şirketlerin en üst seviyesindeki çalışanları bile sizin bilginize ulaşamıyor. Sizi tanımlayan bilgiler ile sizin bilgileriniz aynı sunucuda tutulmuyor. İkisi de birbirine bağlanamıyor.”
Bu bilgileri aldığım dostum, “Artık bu bilgileri koruyan kanunlar var. Eskiden çok daha kötüydü. Firmalar kullanıcılara yaptıklarını şimdi açıkça yazdıkları için korkutucu geliyor insana. Ama bilgiler artık daha güvenli ortamlarda saklanıyor. Bu durumda küçük firmalardan uzak durmak lazım” diyor.
Yine de şunu bilin ki, reklam için daha iyi hedef alabilecekler. Ama acaba gerçekten kimse sizin kim olduğunuzu bilmeyecek mi? Sadece, bilgisayarınızda bir arama yaptıysanız, örneğin araba markası, ya da başka bir ürün telefon, ya da bilgisayarımızda çıkmakla kalacak mı? Bu zaten başlamıştı.
Şimdilik durum bu, ama bu daha ileri gider mi? Endişe bu. Yaşayacak ve göreceğiz.

Nuri Çolakoğlu

Gazeteci, televizyoncu

Recent Posts

AB Komisyonu Başkanı 1 milyar yolda dedi, Özel sert çıktı: “Türkiye 200 milyar kaybetti”

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…

1 gün ago

Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” sözü ve Erdoğan övgülerinin anlamı

Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…

1 gün ago

Asgari ücret, enflasyon ve üretkenlik

Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…

2 gün ago

İlk Suriye’nin geleceği toplantısından kareler: kim, kiminle, nereye?

Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…

2 gün ago

Kılıçdaroğlu ile Suriye’deki son durum ve Suriye siyaseti üzerine

CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…

2 gün ago

Suriye’de pek çok “ama” ve “acaba” dolu “geçiş dönemi”

Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…

2 gün ago