Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi olarak çalışmış ve Daimî Konsey’de tatbikatlarının hazırlanmasında ve yönetiminde rol almış üç emekli büyükelçi, Ahmet Üzümcü, Tacan İldem ve Fatih Ceylan, Türkiye’nin ABD’nin Yunanistan’ın Türkiye sınırında askeri yığınak yaptığı ve NATO’dan dışlandığı iddialarına yol açan Avrupa Savunucusu 21 tatbikatında neden yer almadığını tartıştı.
Ahmet Üzümcü
Tacan İldem
Fatih Ceylan
Son haftalarda Türkiye’nin Yunanistan’daki NATO bağlantılı Defender Europe 21 (Avrupa Savunucusu 21- AS 21) tatbikatından dışlandığı yolunda haber ve yorumlar medyada yer aldı. Bu haber ve yorumların bazıları, NATO ve NATO bağlantılı bu tür tatbikatların adeta Türkiye’ye rağmen belirlenmiş senaryolarla ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarını göz ardı eder şekilde icra edildiği savına dayandırıldı. Bu yıl mayıs-haziran aylarında yapılacak Balkanlar/Güneydoğu Avrupa odaklı AS-21 tatbikatı için ABD, şubat ayında Yunanistan’da Aleksandropolis’e (Dedeağaç) askeri kuvvet ve teçhizat yığmaya başladı. Bu yığınağa ilişkin haberler, aşina olunan komplo teorilerini de içeren hararetli tartışmaları tetikledi. Türk kamuoyunda ABD ile ikili ilişkilerimiz bağlamında son dönemde yaşanan sorunların ortaya çıkardığı gerginlikler gerçeklerle örtüşmeyen bu tür iddiaların ortaya atılmasında rol oynadı.
AS 21’e dair haber ve yorumlarda Türkiye’nin İttifakın kara kuvvetlerini sevk ve idare eden İzmir’deki NATO Kara Komutanlığına ev sahipliği yaptığı unutuldu. Keza 1 Ocak 2021’de NATO’nun olası kriz ve çatışmalarda öncü gücü olan Çok Yüksek Düzeyli Müşterek Görev Kuvveti komutanlığını üstlendiğimiz gerçeği de bir yana kondu.
NATO tatbikatları için yazılan senaryoların müttefik ülkelerin görüş ve onayına sunulma zorunluluğu bulunduğu gerçeğine de nedense değinilmedi. Tüm müttefiklerin askeri ve sivil temsilcilerinin tatbikat hazırlıklarında başından itibaren yer aldıkları olgusu göz ardı edildi. Tatbikatların uygulanması aşamasında da NATO karargahındaki askeri temsilciler ile diplomatların faaliyetlere aktif biçimde katıldıkları; bu itibarla NATO tatbikatlarının herhangi bir müttefik ülkeyi hedef almasının İttifakın varoluş nedeniyle bağdaşmadığı gerçeği de dikkate alınmadı.
Türkiye AS 21’in hazırlık çalışmalarında dışarıda kalmadı. Ancak, AS 21’e her nedense sahada birlik katkısı vermekten uzakta kaldı. Halbuki istenseydi NATO’yu da doğrudan ilgilendiren bu tatbikatta yer almak üzere gerekli girişimleri yapar ve sahaya da uygun miktarda kuvvetle çıkardı.
NATO bir savunma örgütü olup, üye ülkelerin güvenliğini sağlamak amacıyla kuruldu. Müttefikler tarafından NATO’ya tahsis edilen askeri kuvvetlerin kriz anında birlikte ve etkin biçimde hareket edebilmeleri için barış döneminde ortak tatbikatlar yapmaları NATO’nun temel uygulamalarından biri oldu. Soğuk Savaş sırasında olduğu gibi sonrasında da bu tür tatbikatlara devam edildi.
NATO tatbikatları harekât alanına konuşlandırılan askeri birliklerin ve sivil destek unsurlarının çetin bunalım koşullarında birlikte çalışma imkanını sınamaya yardımcı oldu. Bu suretle ileriye dönük bir bakış açısıyla “en iyi uygulamaların” (ne iyi işliyor?) ve “çıkarılan derslerin” (ne daha iyi olabilir?) belirlenmesi rutin pratikte yer buldu.
Her bir NATO tatbikatının önceden belirlenmiş eğitime dönük hedefler içermesi olağan bir uygulama oluşturageldi. Bu hedefler bilgi ve becerinin artırılması, eşgüdümün güçlendirilmesi ve yürürlükteki usul ile yöntemlerin denenip doğrulanması olarak tezahür etti. Tabiatıyla bir savunma ittifakı olan NATO bakımından eğitime dönük bu hedeflerin ötesinde tatbikatların hasım devletlere karşı caydırıcılık rolü oynaması da her zaman önem taşıdı.
Tatbikatlar çok önceden planlanır ve bazen iki yılı bulabilen uzun bir hazırlık gerektirir. Tatbikatlar farklı süreler ve biçimlerde icra edilir. Arazide kara, deniz, hava unsurlarının bilfiil görev aldığı tatbikatlar olduğu gibi masa başında oynanan bilgisayar destekli karargâh tatbikatları da vardır. Tatbikatların önceden belirlenen hayali senaryolarının gerçek hayatta rastlanması olası durumlara mümkün mertebe benzemesine özen gösterilir.
Geçmişte Sovyetler Birliği, günümüzde Rusya Federasyonu 1951 yılından bu yana icra edilen NATO tatbikatlarını çok yakından izlerler, değerlendirmeler yaparlar. Keza NATO’nun ilgili birimleri de RF tatbikatlarını yakından gözlemlerler, bunlardan gerekli dersleri çıkarırlar.
“Avrupa Savunucusu” serisi tatbikatlar ABD öncülüğünde gerçekleştirilen, NATO’nun ve isteyen müttefiklerin katıldığı çok uluslu tatbikatlardır. Bu tatbikatların amacı ABD’nin NATO’ya olan yükümlülüğünü ve Avrupalı müttefikleri/ortaklarıyla birlikte hareket etme kararlılığını göstermektir.
2020 mart-ağustos aylarında icra edilen Avrupa Savunucusu-20 (AS-20) Tatbikatı kamuoyumuzda ilgi uyandırmadı. Halbuki AS-20 Soğuk Savaş ertesinde yapılan üçüncü büyük tatbikattı. Tatbikatın odak bölgesi merkezi Avrupa ile Baltık/Nordik ülkeleriydi. 37.000 kişilik takviye kuvvetinin yer alması öngörülen AS-20 tatbikatının çapı ve kapsamı pandemi nedeniyle daraltıldı.
Planlaması geçen yıl yapılıp, bu yıl icrasına başlanacak AS-21 tatbikatının ön hazırlıkları kapsamında ABD’nin Dedeağaç (Aleksandropolis) civarına askeri kuvvet ve teçhizat yığınaklaması medyamızın ilgisini uyandırdı.
Ancak nedense çoğu çevre AS serisi tatbikatların geçmişini, amacını ve neden başlatıldığını sorgulamadı. Komşu coğrafyada yapılacak bu tatbikata Türkiye’nin neden kuvvet tahsis etmediği konusunu da sorgulamadı.
AS 21’in planlama toplantılarında ilgili NATO Karargahlarının da yer almasını önemsemedi. Örneğin, 16-24 Kasım 2020 tarihlerinde Üsküp’te düzenlenen AS-21 son planlama konferansına Türkiye’nin de temsil edildiği NATO Müttefik Kuvvetler Çevik Mukabele Kolordusu (ARRC) Karargâhı yetkililerinin katılımlarından söz edilmedi.
Kısacası, AS-21 tatbikatının planlama faaliyetlerinin Türkiye’nin de içinde bulunduğu askeri yapıların bilgisi dahilinde yürütüldüğü gerçeği adeta yok sayıldı.
Bu noktada öncelikle AS serisi tatbikatların neden icra edilmeye başlandığı ve neyi hedefledikleri hususuna açıklık getirmek gerekir:
– Rusya’nın 2014 yılında Ukrayna’nın Kırım yarımadasını işgal ve ilhak etmesi, Donbas bölgesini ise istikrarsızlaştırması özellikle NATO üyesi Baltık ülkeleri ile Merkezi ve Doğu/Güneydoğu Avrupa ülkelerinde Rusya kaynaklı tehdit algılamasını üst seviyeye çıkardı. (Bu tehdit algılaması halen geçerliliğini korumaktadır.)
– Üyelerinin ortak savunmasını sağlamak ve caydırıcılığı idame ettirmek NATO’nun temel görevleri arasında olageldi. Dolayısıyla, İttifak Rusya’nın sergilediği meydan okuma karşısında eli kolu bağlı kalamazdı.
– NATO, Rusya’nın tutumu karşısında Avrupa savunmasını takviye etmek ve dayanışma sergilemek amacıyla 2015 ve 2018 yıllarında neredeyse Soğuk Savaş yılları tatbikatlarını andıran geniş ölçekli Trident Juncture (TJ) tatbikatları yaptı. Soğuk Savaş ertesinde icra edilen bu tatbikatlar da Türk kamuoyunun ilgisini yeterince çekmedi.
– Hem Trident hem AS serisi tatbikatlarda NATO kuvvetlerinin hazırlık durumu ve karşılıklı uyumu/çalışabilirliği (interoperability) denendi.
Bunun yanında bir kriz ve çatışma anında ABD kuvvetlerinin Avrupa’ya nakli ve Avrupa içinde dolaşımı sınandı. Özetle, NATO’nun takviye planlarının barış zamanında sahada denenmesi planlandı ve uygulandı.
– Bir üçüncü hedef olarak ise, 2014 yılında NATO bünyesinde ortaya atılan ve 2017 yılında NATO-AB işbirliğine de konu olan askeri kuvvetlerin NATO üyesi ülkelerdeki intikallerine dair hareketlilik (mobility) kavramının uygulamada denenmesi belirlendi.
– Trident Juncture (TJ) 2015’de yer alan, TJ 2018’e mütevazi katkıda bulunan Türkiye her nedense AS 21’e birlik tahsis etmekten uzak durdu. Bunun nedenlerinin yetkililerce kamuoyuna açıklanması gerekir.
– ABD kuvvetlerinin Avrupa’yı takviye etmesi amacıyla Almanya, Hollanda ve Belçika’da barış zamanında gerekli askeri teçhizatın konuşlandırılması kararlaştırıldı. Bu teçhizatın ABD’nin Avrupa’da konuşlu kuvvetlerin elindeki teçhizatıyla desteklenmesi öngörüldü. Önceden askeri teçhizatın konuşlandırma uygulamasının 2015 yılından bu yana yürürlükte olan takviye planları kapsamında sınanması kararlaştırıldı.
– Müttefik ülkelerin öncülüğünde yapılacak çok uluslu tatbikatlara aynı dönemde icra edilecek NATO tatbikatlarının da eklemlenmesi suretiyle caydırıcılığın ve dayanışmanın güçlendirilmesi hedeflendi.
– Düzenlenecek bu tür geniş ölçekli tatbikatlarda askeri kuvvetlerin ve teçhizatın tatbikat sahasında önceden yığınaklanması da yapılan planlamalarda esas alındı. Belli bir sahaya önceden intikal ettirilecek kuvvet ve teçhizatın aynı yerde kalmaması, tatbikata katılacak diğer ülkelere tatbikat planı dahilinde intikali öngörüldü.
Burada nihai amaç, sadece bir katılımcının değil, tüm katılımcı ülkelerin savunmalarının takviye edilmesiydi. (Örneğin, Alexandrapolis’e (Dedeağaç) konuşlandırılan ABD kuvvetleri orada sürekli kalmayacak, tatbikat planı dahilinde teçhizatıyla birlikte tatbikat katılımcısı ülkelere intikal edecektir.)
– AS-21 tatbikatına ABD’nin yanı sıra 14 ülke katılacaktır. (Bunlar, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Hırvatistan, Estonya, Almanya, Macaristan, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Polonya, Romanya ve Slovenya’dır). Görüleceği üzere bunlardan dokuzu Balkanlardadır. Dolayısıyla, AS 21’in ağırlık merkezi hemen yanı başımızdaki Balkan ülkelerindedir.
NATO nezdinde Türkiye’yi temsil ettiğimiz dönemlerde en üst karar organı olan Daimî Konsey’de masa başı ve arazi tatbikatlarının hazırlanmasında ve yönetiminde rol aldık. Türkiye’nin NATO ve NATO desteğindeki tatbikatlarda aktif rol oynadığına ve bunlara birlik/teçhizat tahsis ettiğine tanık olduk. Tarihten güç alan özel ilişkilere sahip olduğumuz Balkan coğrafyasını kapsayan AS 21 tatbikatı için neden bundan farklı bir tercihte bulunulduğu sorusuna yanıt aramak uygun olacaktır.
Türkiye’nin 1952 yılından bu yana içinde yer aldığı ve dış politikasıyla savunma stratejisinde önemli yere sahip NATO’ya ilişkin konularda nesnellikten ve somut olgulardan uzak bir düşünce silsilesinin sağlıklı ve soğukkanlı değerlendirmeler yapılmasının önünü tıkadığını görüyoruz. Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) tarafından 18 Şubat 2021 tarihinde yayımlanan “NATO’suz Türkiye” başlıklı ortak makalemizde de bunu vurguladık. Ülkemiz çıkarlarına hizmet etmeyen bu durumdan uzak durmadıkça sağduyuya dayalı gerçekçi bir tartışma zemini bulmanın zorlaştığını düşünüyoruz. Yukarıda dikkat çekilen bilgi ve veriler ışığında daha sağlıklı tartışmaların yapılması için gerekli zeminin oluşmasını umuyoruz.
MHP ile DEM Parti düşman çatlatmaya devam ediyor. Kötü anlamda söylemiyorum. Kürt işleri özellikle Suriye’de…
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…
Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…