Siyaset

Ümmetin “öğrenilmiş çaresizliği” Filistin’e deva olur mu?

Saldırılarda evleri yıkılan Filistinliler kalacak yer arıyor. (Fotoğraf: BM)

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Hep kınıyoruz ama ümmet adım atmamızı bekliyor dediğinde İsrail Gazze’deki 12 katlı medya binasını, dünya televizyonlarının gözünün önünde vurmamıştı henüz. Dün gece yine Gazze’de sivil bir binanın vurulmasından, ölü sayısının 180’i geçmesinden, uluslararası ajansların ölen çocuk sayısını 47 diye bildirmesinden de önceydi bakanın açıklaması.

Çavuşoğlu’nun meseleyi Türkiye’yi yurtdışında temsil eden en yetkili diplomat sıfatıyla değil, ümmetin bir üyesi olarak göğüslemesi başlı başına bir konu ki Murat Yetkin, iki gün önceki yazısında buna değindi.

Küçük bir ümmet notu: Mesele dünya aktörleri tarafından bir din çatışması olarak algılandığı sürece güçlü olan taraf, yani İsrail hep bir adım önde olacak. Her insanlık dışı saldırının kuyruğuna “Ama Hamas da baraj atışı yaptı” gibi mazeretler takılacak. Mesela, Gazze’nin yakıtının en fazla pazartesiye kadar dayanacağı bilgisi, evleri yıkılanların pandemi ortamında hastanelerde kalması gibi sorunlar yine siyasi bahanelerle lekenecek.  

İşte tam bu noktada, Çavuşoğlu’nun cümlesinin “ama” sözcüğünden önceki kısmı çok şey anlatıyor: “Hep kınıyoruz.”

Müslüman ülkeler ne yapıyor?

Mesele Kudüs’ün Cerrah mahallesindeki yerleşik Filistinlilerin uzun ve detaylı bir “imar planı” ile tahliye edilmesi aşamasına gelene kadar konudan bihaber olan Müslüman ülkeler, Mescid-i Aksa’ya İsrail polisi postalı değince harekete geçiyor. Kudüs’teki çatışmaların nasıl büyüdüğüne şahit olduk. Arada Fas’ın çağrısıyla BM Güvenlik Kurulu toplantıya hazırlanırken İsrail de kara kuvvetlerini artırmak, bir işgal gücü oluşturmakla meşguldü.

Çavuşoğlu, kınamaların daha önceki çatışma günlerinde, mesela iki intifada sırasında İsrail politikalarını zerre kadar değiştirmelerde bildiğinden, bir dönem popüler olan tabirle “öğrenilmiş çaresizlik” içinde yaptı o açıklamayı.

Bakan, bugün de “Açık Katılımlı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesi Olağanüstü Toplantısı”nda konuştu. “Filistin’de birlik ve kararlılığımızı gösterme vakti. Ümmet bizden liderlik bekliyor. Türkiye gereken her adımı atmaya hazırdır” dedi.

De nedir o adımlar?

Ertuğrul Özkök,13 Mayıs’ta, Çavuşoğlu’nun ilk açıklamasından sonra “Türkiye daha ne yapabilir, ordusunu İsrail’e mi sokacak?” diye sormuştu.

Aradan iki cuma geçtikten sonra Türkiye’nin Filistin konusundaki girişimlerini bilmeye hakkımız var. Bunun cevabını merak edenler, pandemi ortasında birçok ilde eylem yapan kesimlerle kısıtlı değil.

“İsrail ile temas yok”

Türkiye’nin girişimlerinden birinin İsrail ile doğrudan temas olmadığını da İsrail’in Ankara Büyükelçiliği Misyon Şefi Irit Lillian’dan öğrendik. BBC’nin haberine göre, aralarında Gazze’de vurulan binada ofisi bulunan kuruluşların temsilcilerinin de yer aldığı bir grup yabancı gazeteciyle buluşan Lillian,  “Operasyonun başından bu yana, bildiğimiz kadarıyla bu veya başka bir sebeple Türkiye ile İsrail arasında bir temas gerçekleşmedi” dedi.

Türkiye, Mısır ile “yakınlaşırken” geldi yeni saldırı dalgası. Katar, Arap dünyası ile buzları biraz olsun eritmeye çalışırken. Ve çoğu yoruma göre asıl derdi ülkesindeki seçimler olan Binyamin Netenyahu aslında bu “ümmete” meydan okumuş oldu. “Aranızdaki çatlakların tutkalı kurumadan” dedi.

Financial Times yazarı David Gardner, olaylar bu seviyeye gelmeden önce, İsrail’in hem kendi güvenliğini hem de Müslüman ülkelerle onarabileceği ilişkilerini tehlikeye attığını yazmıştı.

İlk önerme doğru çıktı ki yanan sinagoların görüntüleri de medyaya yansıdı. Kendi nüfusunun beşte biri kadarı da Araplardan oluşan ülke, bir anda iç savaşın eşiğine geldi diye yazıldı. Sadece politika odaklı bir bakışla, Netanyahu’nun böylelikle kendi halkını da tehdit ettiğini, bundan siyasi kazanç devşirmeyi hedeflediğini söyleyebilirsiniz.

Ancak belli ki Netanyahu önermenin ikinci kısmını, yani dış tehditleri, “Kabul edilebilir risk” olarak görüyor.

En çok da tarif etmeye çalıştığımız “öğrenilmiş çaresizliğe” güveniyor.

ABD’de Biden yönetimi, geçtiğimiz yıllardan daha da yüksek tepkilere karşın, Netanyahu’yu dizginlemiyor.

İslam toplantısından bir sonuç çıkmaz, top BM’de diyecek olursanız, bir başka ülkenin dışişleri bakanının öğrenilmiş çaresizliğine, Çin’in en üst düzey  diplomatı Yi’ye kulak vermelisiniz: “Son yıllarda . . . BM Güvenlik Konseyi kararları ciddiyetle uygulanmadı ve özellikle Filistinlilerin bağımsız bir devlet kurma hakkı sürekli olarak ihlal edildi.”

Ali Kayalar

Gazeteci

Recent Posts

Türkiye’de Barışın Anahtarı: Silahsızlanma ve Topluma Kazandırma

  Türkiye’de barış sürecinin anahtar sorusu şudur: Silahlar sustuktan sonra, silahı elinde tutan insanı nasıl…

54 dakika ago

Siyasette Kadın Kotası Gereksiz mi? Dünya, Türkiye ve CHP’de Durum

Siyaset, erkek-kadın rekabetinin en sert ama kapılarının en sıkı kapalı tutulduğu alanlardan biri. Erkek egemen…

2 saat ago

Komisyonda 3’üncü gün: şehit ailelerinden kısmi af önerisine

“Terörsüz Türkiye, ya da PKK’nın silah bırakarak siyasete katılması sürecinde kurulan TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik…

17 saat ago

Bahçeli, Erdoğan’a neden İmamoğlu konusu süratle kapanmalı dedi?

MHP lideri Devlet Bahçeli 11 Ağustos’ta yaptığı “Belediyeler başta olmak üzere” vurgusuyla “yayılan ve yoğunlaşan…

1 gün ago

CHP’de kesintisiz eylem dönemi: Özel ne yapıyor ne yapmaya çalışıyor?

Özgür Özel, CHP’yi sadece söylemleriyle değil eylemleriyle konuşturmaya başladı. 10 Ağustos’ta Tokat’ta 44’üncü mitingini yaptı;…

2 gün ago

TRIPP Anlaşması Türkiye’nin Bölgedeki Stratejik Etkisini Güçlendiriyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğunda Beyaz Saray'da imzalanan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ABD arabuluculuğundaki barış…

2 gün ago