Siyaset

Netanyahu da gitti. Demokratik ittifak İsrail yönetiminde

Geçtiğimiz Mayıs ayında Gazze’de Filistinlilerin evlerinin başına yıkıldığı operasyona ABD kamuoyu dahil uluslararası tepkiler kadar İsrail içinden de tepkiler yükseldi. (Fotoğraf: Twitter / Netanyahu)


İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, kendisine karşı kurulan demokratik ittifakın baskısıyla 12 yıldır aralıksız sürdürdüğü görevini 13 Haziran itibarıyla bırakmak zorunda kaldı.
Sok dakika haberlerini okuyunca Netanyahu’nun ne tür bir siyasetçi olduğunu bütün çıplaklığıyla anlamamı sağlayan bir tablo gözümde yeniden canlandı.
Tel Aviv, Temmuz 2006. On Avrupa ülkesinden birer gazetecinin davetli olduğu bir tur için İsrail’deydim. (O zamanlar Türkiye gözü kapalı Avrupalı sayılıyordu.) 12 Temmuz sabaha karşı helikopter, uçak ve top atışı sesleriyle uyanmıştık Televizyonlar son dakika haberlerini veriyordu: İsrail, Lübnan’a girmişti. Başbakan Ehud Olmert, Hizbullah’ın attığı her füzeye karşı on füze atılması talimatı vermişti. Aklıma bir süre önce Lübnan’dayken bir taksi şoförünün sözleri gelmişti: “Mâfi İsrail, mâfi Hizbullah”. İsrail vurmasa Hizbullah kalmaz demek istiyordu.
O gün gazeteciler grubunun muhalefet liderleriyle de randevuları vardı. Muhalefette olan sağcı Likud Partisi lideri Binyamin Netanyahu ile genel merkezlerindeki makam odasında görüştük. Konu artık İsrail ordusunun Lübnan saldırısıydı. Netanyahu’nun sağ elini yumruk yapıp alt dudağını ısırarak sol elinin avucuna kuvvetle vurduğunu hatırlıyorum. “Artık işleri bitti!” dedi. Sanırım İtalyan meslektaşımız “Hizbullah’ı bitirmek o kadar kolay mı?” diye sordu. Netanyahu’nun cevabı hepimizi daha da şaşırtmıştı. Netanyahu Hizbullah’tan ya da Lübnan’dan söz etmiyordu ki, “Hükümetin işi bitti” demek istiyordu.

Acımasız bir oportünist

İsrailli sağcı lider dünyaya “İktidar koltuğunda ben mi oturuyorum, başkası mı?” merceğinden bakıyordu. Netanyahu savaşın sıcaklığının türevini alıyor, Hizbullah’ın nasıl olsa yenilemeyeceğini ve bunun da Olmert’in Kadima partisine iktidardan düşüreceğini hesaplıyordu.
Haklı çıktı. İsrail’in Lübnan harekâtı başarısızlıkla sonuçlandı; İsrail Hizbullah karşısında ilk yenilgisini aldı. Hükümet istikrarsızlık içine girdi.
2009 seçimlerinde artık merkez-sağ Kadima’nın başında bulunan Olmert’in Dışişleri Bakanı, eski Mossad ajanı Tzipi Livni, seçimleri bir milletvekili farkla kazanmasına rağmen koalisyon kuramadı. Bir taviz ve pazarlık ustası olan Netanyahu koalisyonu kurdu, başbakan oldu. İsrail’in 1948’de kuruluşundan sonra, İsrail topraklarında doğmuş olan ilk başbakandı. İsrail’in özel kuvvetler birliği Sayaret Matkal komandolarındandı. Abisi Yonathan da aynı birliğin komutanı olarak Filistinli gerillaların 1976’da Uganda’ya kaçırdıkları uçaktaki rehinelerin kurtarılması operasyonunda, Entebbe havalimanında öldürülmüştü.
Başbakan olduğunda Barack Obama ABD Başkanlığını devralalı iki ay kadar olmuştu. Keza o sırada başbakan olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “One minute” çıkışması üzerinden de. 2010 yılında Gazze ablukasını delmek için yol alan Mavi Marmara’ya uluslararası sularda saldırı emri verip 10 sivil Türk vatandaşının İsrail komandolarınca öldürülmesine yol açan saldırı emrini o verdi. İsrail hükümetleri her bakımdan ABD desteğine muhtaçtı. Obama’nın 2013’te, henüz Erdoğan ile Suriye nedeniyle ters düşmezden önce kendisine özür diletmiş olmasını unutmadı. Obama’yla hiç barışmadı. Ama Obama yönetiminde, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton başta olmak üzere güçlü dostları vardı.

En yakın dostu Trump idi

Bu dostlarının desteği sayesinde Filistinliler üzerine acımasızca gitti. 2016 seçimlerinde Donald Trump’ın ABD seçimlerini kazanmasına dünyada en çok sevinen lider oldu. En yakın dostu, Yahudi inancındaki damadı Jared Kushner’i Ortadoğu özel temsilcisi atayan Trump oldu. Trump’ın verdiği kayıtsız şartsız destekle sadece Batı Şeria’daki Filistin toprakları, yeni Yahudi yerleşimleriyle paramparça edilip küçülmekle kalmadı. Sadece Kudüs İsrail’in başkenti olarak tanınmakla kalmadı. “Dostu” Trump’ın açık desteği sayesinde İsrail operasyonlarında Netanyahu döneminde 4 bine yakın Filistinlinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. (Erdoğan’ın, Türkiye’ye olmadık kötülüklerine ve kendisine açık hakaretlerine rağmen “dostum” diye hitap ettiği Trump ile, telefonlarına çıkıp kendisini Beyaz Saray’da sık sık ağırlıyor diye “huzurlu” bir ilişkisi olduğunu söylemesi, gerçekten yaman bir çelişkidir.)

Netanyahu gitti, dertler bitti mi?

Buna Biden döneminde yapılan son operasyon dahildir. Biden yönetimi de Birleşmiş Milletler’den İsrail’i kınayıp yaptırım öngören bir karar çıkmasını önceki ABD yönetimler gibi engelledi. Ancak Gazze’de Filistinlilerin evlerinin başına yıkıldığı operasyona ABD kamuoyu dahil uluslararası tepkiler kadar İsrail içinden de tepkiler yükseldi. Bir yandan hakkında yolsuzluk soruşturmaları yürütülen Netanyahu aleyhine bir ittifakın kurulmasına yol açtı.
İttifakta sağ ve sol partilerin yanı sıra ilk kez bir Arap partisi de yer aldı. Son iki yılda 4 kez seçime giden ve her seferinde pazarlık manevralarıyla başta kalmayı beceren Netanyahu’nun ittifakı bölme girişimleri başarıya ulaşmadı. Sağcı Naftali Bennet başkanlığında kurulan hükümetin en önemli vaatleri arasında hiç değilse iki yıl seçime gidilmemesi, seçimin zamanında yapılması da bulunuyor.
Görünüşte İsrail’de demokratik sistem işliyor; yani ülkeyi yönetenler demokratik yollardan değişebiliyor, ülkeyi yönetenler yargı karşısına çıkarılabiliyor örneğin. Ancak Filistinlilerin can güvenliklerinin egemenliklerinin, hak ve özgürlüklerinin her an tehdit altında olduğu bir düzenin kendi içinde çalışan bir hukuk işleyişine sahip olması o sistemi adil ve demokratik yapar mı? Sorun biraz da budur.
Her halükârda, Netanyahu iktidarının demokratik yollardan son bulması Ortadoğu dengeleri bakımından da önemli bir gelişme görülmeli. Bakalım yeni İsrail koalisyonunda Arap Ra’am Partisinin sağcı ve solcu partilerle birlikte yer alması Filistinlilerin hayatını kolaylaştıracak mı?

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

12 yıl sonra açılan Şam Büyükelçiliğinde bir direniş öyküsü

Şam Ravda Meydanı, 15 Aralık 2024, Türkiye’nin Şam Büyükelçiline 12 yıl aradan sonra, ay yıldızlı…

46 dakika ago

Ortadoğu için bir istikrar ve yeniden yapılanma çağrısı

Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…

1 gün ago

Türkiye’nin geleceğini hayal etmek: Gençlerin bugünü ve yarını

Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…

1 gün ago

Pentagon’dan Trump’a Suriye resti: Asker sayısı 2000’e yükselmiş

ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…

2 gün ago

Bakan Bayraktar: “ABD Gazprombank yaptırımından Türkiye’yi muaf tutacak”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…

2 gün ago

MSB’den ABD’ye yanıt: “Türkiye’nin SDG ile görüşmesi söz konusu değil”

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…

3 gün ago