Tıp dünyasının en prestijli dergilerinden The Lancet Infectious Disease’de 27 Ağustos’da yayınlanan bir makale tahmin edilen kötü sonucu doğrulayan bulguları yayınladı: Delta varyantıyla enfekte olan Covid hastalarının hastane yatışları (yani hastalığı ağır geçirme riskleri) daha önce sık görülen Alfa varyantıyla enfekte olanların hastaneye yatışlarına göre iki kat daha fazla (tam olarak 2.26 katı).
Biliyorum, pandeminin başından beri ortalığa saçılan ve bazıları birbiriyle çelişik sonuçlar veren makaleler yüzünden artık bu sonuçlarla pek ilgilenmemeye başladınız. Haklısınız. Gerçekten özellikle pandeminin ilk aylarında araştırma yöntemi sorunlu olan olmayan, irili ufaklı, birçok makale, daha hakem tarafından incelenmeden, “preprint” olarak yayınlandı, hatta daha kötüsü doğrudan medyaya servis edildi. Bu da bizi bilgi yorgunu yaptı ve bu çelişik verilerin hangisinin doğru olduğunu bilemez olduk. Yalnız yukarıda sözünü ettiğim makale farklı. Birincisi çok geniş bir örnekleme dayanıyor. İngiltere dünyada Koronavirüs örneklerinden gen dizilimi analizini en yaygın yapan ülke. Aynı zamanda sağlık hizmetleri neredeyse tamamen kamusal. Yani Covid olup hastaneye başvuran herkes Ulusal Sağlık Hizmetinin veri tabanına giriyor. İngiltere Halk Sağlığı idaresi 29 Mart-23 Mayıs tarihleri arasında gen dizilimi analizi yapılan 42 binden fazla Covid pozitif hastanın aşı durumlarının, hastaneye yatışlarının, hastanedeki seyirlerinin verisini birbirine bağlayarak bir analiz yapmış. Yani büyük bir örneklem var elimizde. Metodolojisi sağlam bir çalışma. Dolayısıyla bu sonuçların bizim bilgi dağarcığımızdaki ağırlığı, az sayıda hastayla yapılmış, örneklemi uygun yöntemlerle belirlenmemiş birçok araştırmaya göre çok çok fazla olacak.
Makale aşı olmamış Covid hastaları arasında Delta varyantıyla enfekte olanların, daha önce sık görülen Alfa (ilk olarak İngiltere’nin Kent bölgesinde görülen) varyantıyla enfekte olanlara göre iki kattan daha fazla hastaneye yattıklarını bulmuş. Yani hastalığı daha ağır geçirdiklerini. Bu klinikte hasta gören birçok uzmanın Delta varyantının daha ağır hastalığa neden olduğu şeklindeki gözlemini doğrulayan güçlü bir sayısal bulgu. Aynı makaleye göre aşısız olanlarda görülen bu eğilim aşılı oldukları halde enfeksiyonu alıp hastaneye yatanlarda da devam ediyor. Ama aşılı olup hastaneye yatacak duruma gelenlerin sayısı, tahmin edileceği gibi çok çok düşük, ve bu küçük sayılar yukarıdaki kadar kesin doğrulukta bir oran hesaplamayı olanaklı kılmamış.
Sonuçta hem daha hızlı ve kolay bulaştıran, hem daha ağır hastalığa yol açıyor.
Yaygın delta, az aşı eşittir felaket
Günlük resmi rakamlara göre vakalar 20 binlerde, ölümler 250 civarında seyrediyor. Turizm açısından önemli şehirlerde (Muğla, Antalya, İzmir vb) mucizevi bir şekilde resmi vaka sayıları düşük. Tabloyu yakından izleyen birçok insan, tutarsızlıklardan dem vuruyor. Geçen sene bugünlerde yaşadığımıza benzer bir durum.
Resmi sayılar ne kadar tutarlı tartışmasını bir yana bırakalım. Resmi sayılarla oluşturulan tabloda dahi Rize, Bingöl, Batman, Bayburt gibi illerde 7 günlük vaka ortalaması yüz binde 400’ün üzerinde. Rize hariç diğerlerinde aşılama oranları da Türkiye ortalamasının çok altında. Bu illerin yoğun bakım kapasiteleri de düşük. Hiçbir yerde olmasa bile, hiç olmazsa bu illerde çok acil ve sıkı tedbirlere, toplumun mobilize edilmesine, tedbirlere uyumun ve aşılamanın hızlanmasına ihtiyaç var. Gerçi buna bütün ülkede ihtiyaç var, ama her şey normalmiş gibi yapılıyor.
Biz aşılıyız diyenlere hatırlatmak istiyorum, hastalığı alma riskiniz sıfır değil, hastaneye yatma riskiniz düşük ama sıfır değil. Kimse için dilemem ama trafik kazası ya da beyin kanaması nedeniyle yoğun bakımlara gittiğinizde kapıda kalma riskiniz yüzde yüz. Kısacası bu virüsün önünü kesmeliyiz, salgını kontrol altına almalıyız. Başka çare yok. Ortalığa yayılan rehavetten, en çok bizi yönetenler, ama hepimiz bir miktar sorumluyuz. Pandemiden çıkıp çıkamayacağımız silkinip kendimize gelip gelemeyeğimizle, dahası bunu ne kadar erken ya da geç yapacağımızla ilgili.