Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri adına Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından derlenen, Dünya Sağlık Örgütü’nün de yer aldığı bir grup küresel kuruluşun iklim bilimi ile ilgili en son güncellemelerini bir araya getirdiği rapor, 16 Eylül’de açıklandı. Raporun iklim değişikliğiyle mücadele açısından endişe verici olduğunu söyleyen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, şunları söylüyor
* “Bu yıl, fosil yakıt emisyonlarının yeniden sıçradığı, sera gazı konsantrasyonlarının artmaya devam ettiği ve her kıtada sağlığı, yaşamı ve geçim kaynaklarını etkileyen insan kaynaklı şiddetli hava olaylarının gerçekleştiği görüldü. Sera gazı emisyonlarında ani, hızlı ve büyük ölçekli azalmalar olmadıkça, ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak imkansız olacak ve insanlık, içinde yaşamak durumunda olduğu gezegen için feci sonuçların nedeni olacak.”
Guterres, Türkiye’nin imzalamasına rağmen onaylamadığı Paris İklim Sözleşmesi hedeflerinin ise şimdiden takvimin gerisine düştüğünü ifade ediyor.
Guterres’e göre, bu rapor artık zamanımızın kalmadığını gözler önüne seriyor. COP26 olarak bilinen ve 31 Ekim-12 Kasım arasında Glasgow’da yapılacak olan 2021 BM İklim Değişikliği Konferansı’nın, bir dönüm noktası olabilmesi için, tüm ülkelerin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon taahhüdünde bulunması gerekiyor. Ve tabii taahhütlerine uyması.
Rapora göre: COVID-19, iklim değişikliğinin amansız ilerlemesini yavaşlatmadı. Karbondioksit emisyonları, ekonomik yavaşlama nedeniyle geçici bir düşüşün ardından hızla toparlandığından “daha yeşil bir dünya” hedefine yaklaştığımıza dair bir işaret yok. Net-sıfır karbon salınımı hedeflerini taahhüt eden ülke sayısının artması cesaret verici olsa da ulusal hedeflerin 2030’a kadar olan dönem içinde uygulanabilir olması gerekiyor.
Yükselen küresel sıcaklıklar, ekonomiler ve toplumlar üzerinde dünya çapında yıkıcı etkiler ortaya çıkaran aşırı hava koşullarını körüklüyor. Geçen yıl sadece ısı nedeniyle milyarlarca çalışma saati kaybedildi. Son beş yıldaki ortalama küresel sıcaklık, kaydedilen en yüksek sıcaklıklar arasındaydı. Sıcaklıkların önümüzdeki beş yıl içinde sanayi öncesi dönemin 1,5 derece üzerindeki eşiği aşma olasılığı arttı.
Sıcak hava dalgaları, orman yangınları, kötü hava kalitesi ve Covid-19 enfeksiyonları birleşerek dünya çapında insan sağlığını tehdit ediyor ve özellikle kırılgan toplulukları risk altına sokuyor.
Pandemi boyunca, insanlığı daha sürdürülebilir bir yola sokmak, iklim değişikliğinin toplum ve ekonomiler üzerindeki kötü etkilerinden kaçınmak için dünyayı daha iyi bir şekilde yeniden inşa etmek gerektiği anlaşılmışken, bu rapor, şu ana kadar doğru yönde gitmediğimizi gösteriyor. Yani insanoğlu ders almıyor ve çabuk unutuyor.
BM raporunda, Dünya Sağlık Örgütü’nün de katkısı ile iklim değişikliği ile Covid-19 ilişkisi üzerinde özellikle durulmuş. Covid-19 enfeksiyonları ile sıcak hava dalgaları, orman yangınları ve kötü hava kalitesi gibi iklim felaketlerinin birleşerek dünya çapında insan sağlığını tehdit etmekte olduğu, kırılgan kişilerin özellikle risk altında olduğu belirtilmiş. Rapora göre, Covid-19 ile mücadele çabaları, ulusal iklim değişikliği ve hava kalitesi stratejileriyle uyumlu hale getirilmeli.
Covid-19’un ciddi kısa ve uzun vadeli etkileri, halihazırda mevcut iklim tehditleriyle uğraşan toplumların sağlık sistemlerine ek yük getiriyor. Bu da sağlık hizmeti kalitesi ve kapasitesi üzerindeki baskıları artırıyor.
Raporda hava kalitesinin önemine özel bir başlık da açılmış.
Buna göre elde edilen kanıtlar, hava kirliliğinin ve Covid-19’un bileşik etkilerinin, pandemi ölümlerinin artırabileceğini gösteriyor. Kötü hava kalitesi Covid-19 hastalığı ve ölüm riskini artırıyor. Hava kirliliğine uzun süreli maruz kalma; astım, kronik akciğer hastalığı, akciğer kanseri, kalp hastalıkları, sinir sistemi üzerindeki etkiler ve diyabet gibi kronik hastalıklarla bağlantılı. Covid-19’un yol açtığı halk sağlığı, ekonomik ve toplumsal hayat üzerindeki yıkıcı etkilerden korumak için önleyici çabaların ulusal iklim değişikliği stratejileriyle uyumlu hale getirilmesi gerekiyor ama bu yapılmıyor.
Pandeminin başlangıcından bu yana, G20 ülkelerinin enerji üretimi ve tüketici faaliyetlerine yönelik teşvik harcamalarının yarısına yakını kömür, petrol ve gaza gitti. Oysa bilim insanları fosil yakıt kullanımında etkili azaltmaya gidilmediği takdirde iklim değişikliği nedeniyle önümüzdeki yıllarda daha çok aşırı sıcak ve orman yangını göreceğimizden endişe ediyor.
BM raporundan görüyoruz ki, karbon emisyonları büyük ölçüde pandemi öncesi seviyelere döndü, sera gazı konsantrasyonları yeni rekor seviyelere yükselmeye devam ediyor, aşırı sıcak, kuraklık, şiddetli yağmur ve sel gibi felaketler artık daha da olası. Deniz seviyesinin yükselmesi hızlandı, yaşamları ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Bütün bu geleceğe dair olumsuz tablonun düzelmesi ülke yönetimlerinin net sıfır emisyon taahhütlerinin daha iddialı olmasına ve ulusal politikalarına yansıtmasına bağlı.
BM Genel Sekreteri Guterres raporun sunumunu şu sözlerle bitiriyor: “Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği mücadelesine yardımcı olmak için iklim finansmanı taahhüdünün tam olarak yerine getirilmesi de dahil olmak üzere çok daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız var. Herkes için daha güvenli, daha sürdürülebilir ve müreffeh bir gelecek elde etmek istiyorsak başka bir alternatifimiz yok.”
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…