Üniversiteler bu ay açılıyor. Yeni eğitim öğretim dönemi yüz yüze başlıyor. Fakat gençler pek iyi görünmüyor. Yeni öğrenciler olsun, mezunlar olsun, aktardıkları duygular benzer. Yılgın ve ümitsizler. Gençlerdeki yılgınlığın önümüzdeki seçimlerde siyasi sonuçları nasıl etkileyeceği önemli bir konu.
Deloitte’in araştırmasına göre gençlerdeki stres pandemi sonrası global ölçekte arttı. Z kuşağının (21 yaş altı) %46’sı ve Y kuşağının (40 yaş altı) %41’i kendini stres altında hissediyor ve buna ekonomik şartları sebep gösteriyor. Türkiye’de ise bu oranlar daha yükseklerde, Z kuşağı için %65 ve Y kuşağı için de %51 seviyesinde seyrediyor. Yani kimse gençlerin Instagram fotoğraflarına kanmasın, göründüğünden çok daha olumsuz duygular içindeler.
Gençlerdeki karamsarlığı görmek için aslında bu anketlere de ihtiyaç yok, hayatın pek çok alanında bunu gözlemliyoruz. Örneğin bu ay YKS sonuçları açıklandı. Pek çok üniversitenin pek çok bölümü ya boş kaldı ya da geçen seneye göre çok daha düşük puandan öğrenci almak durumunda kaldı. Buna en prestijli devlet üniversitelerinin, birkaç sene öncesine kadar popüler olan inşaat mühendisliği, hatta makine mühendisliği gibi bölümleri de dahil. Öğrenciler kazansalar da okullarına kaydolmuyor, kaydolsalar da dersleri takip etmiyorlar.
Eğitime inanç ve gelecek beklentileri düştü
Bu bir süredir devam eden bu durumun farklı sebepleri var. Ama bir tanesi de kesinlikle şu: gençlerin gelecek beklentileri ve eğitime inançları düştü. Emek verme motivasyonları yok, çünkü okul bitirseler de iş bulamayacaklarını düşünüyorlar. İşsizlik rakamları daha öğrenciyken gözlerini korkutuyor, mezunlarsa işsizliği bizzat tecrübe ediyorlar. Bizler öğrenciyken, belki de fazla iyimser bir şekilde, iyi eğitimle mutlaka bir yerden bir yere gelebileceğimize inanırdık. Bugün ise gençler emekle, eğitimle değil ancak birtakım bağlantılarla iş bulunabileceğine inanıyorlar. Ne bulacakları işlerin, ne de alacakları maaşların sahip oldukları birikim ve becerilerle doğru orantılı olacağına inanmıyorlar.
Gençlerdeki bu duyguların ise elbette siyasi bir karşılığı var ve olacak. Toplamda yaklaşık 25 milyon olduğu öngörülen Y ve Z kuşağı seçmenlerinin 2023 seçimlerinde %50 oranında bir ağırlığı olması bekleniyor. Peki, kabaca 18-40 yaş arası diyebileceğimiz bu genç kitle, acaba seçimlerde nasıl hareket edecek? Diğer yaş gruplarından belirgin bir farklılık gösterecekler mi?
Genç nüfusun en büyük sorunu ekonomik gidişat ve işsizlik. Kötü gidişat elbette herkesi etkileyen bir durum. Nitekim anketler gösteriyor ki toplumun ağır çoğunluğu işlerin kötü gittiğini düşünüyor. Metropoll’un Ağustos 2021 “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasına göre bu oran %70 seviyesinde. Üstelik buna 2018’de AKP ye oy vermiş olanların yarıya yakını da dahil. Fakat soruyu gençlere, yani 35 yaş altı gruba yöneltince oran %70’lere, üniversite mezunlarına yöneltince ise %80’lere çıkıyor. Yani gidişattan en çok eğitimli genç nüfus şikayetçi. Bir başka ifadeyle, eğitimli gençleri siyaseten tatmin etmek daha zor. Bu ise aslında bir ülkenin en büyük hazinesi. Ülkeler en çok bu kesimin itme kuvvetiyle ilerliyor.
Siyasete nasıl yansıyacak?
AKP ilk çıktığı dönemde yani 2000’lerin başında o günkü gençlikten büyük destek almıştı. Söylemi genç kitleleri heyecanlandırmış, onlara aidiyet ve ümit sağlamıştı. O günlerde genç olan kesim bugün hala AKP’nin en güçlü dayanağı olmaya devam ediyor. AKP en büyük seçmen desteğini bugün 35-54 yaş arası olan, yani yaklaşık 20 yıl önce 34 yaş altında olan kesimden alıyor.
Fakat bugünün gençliğinde AKP aynı etkiyi yaratamıyor. Tam tersi bugün genç nüfus iktidarın zayıf halkasını teşkil ediyor. AKP’nin seçmen desteği Ağustos 2021 itibarıyla ortalamada %25 civarındayken, ana destek kitlesi dediğimiz 35-54 yaş arasında %32’lere çıkıyor, fakat 18-34 yaş arası grupta keskin bir düşüşle %18’in altına iniyor.
Özetle, yaklaşık 25 milyon civarında tahmin edilen 35 yaş altı seçmen bugün gidişattan en memnuniyetsiz kesimi oluşturuyor.
Bu kesimin kime oy vereceği hala belli değil. Daha önce de değerlendirdiğimiz gibi AKP’ye veya gidişata duyulan tepki otomatik olarak diğer partilere gidecek oylara dönüşmüyor. Gençlerdeki durum da aynı. Fakat geçmişten de gördüğümüz, gençlik ibresini kime, nereye döndürürse ülkenin o yönde ilerlediği. Gençlerin emek ve becerilerinin karşılığını alacağı, dünyaya entegre, aydınlık bir gelecek dileğiyle yeni eğitim öğretim yılı hayırlı uğurlu olsun!