ABD Başkanı Joe Biden’ın 9-10 Aralık tarihlerinde video konferans yoluyla toplayacağı Demokrasi Zirvesine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı da davet etmiş olsaydı, şimdi, şu günlerde Beştepe tarafından yürütülebilecek psikolojik propaganda faaliyetini hayal edebiliyor musunuz? Bu zirveyi çok önemsediğim için söylemiyorum; küresel ikiyüzlülüğün bir parçası olarak görüyorum. Ama bu günlerde, ABD’nin Erdoğan’ı kabul etmek zorunda kaldığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünya liderlerine hangi demokrasi mesajlarını vereceği üzerine manşetlere, TV programlarına maruz kalacağımızı tahmin edebiliyorum. Onun yerine Katar konuşuyoruz.
ABD Başkanı dün, 7 Aralık’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda iki saat görüştü. Görüşme Biden’ın isteği üzerine yapılmıştı. Beyaz Saray, görüşmedeki ağırlığın Rusya’nın Ukrayna sınırlarına yaptığı müthiş askeri yığınak olduğunu duyurdu. Eğer Rusya, Ukrayna’ya karşı askeri bir harekata kalkışırsa, “ABD ve müttefikleri” buna “kuvvetli ekonomik ve diğer adımlarla karşılık” verecekti. ABD ve müttefikleri deyince akla Türkiye de geliyor; özellikle de konu Karadeniz komşularımız Ukrayna ve Rusya olunca.
Mahallemizde esen savaş rüzgarlarını konuşmuyoruz; Katar konuşuyoruz.
Erdoğan 7 Aralık’ta Katar Emiri Temim El Sani ile görüştü. Bir gün önce Dışişleri Bakanlarının basın toplantısı Türk heyetinin tadını kaçırmıştı. Katarlı Bakan Türkiye’deki ekonomik sorunların kendilerine yeni fırsatlar çıkarmasını gözlediklerini söylemiş, bir gazeteci de Türkiye’nin para istemeye mi geldiğini sormuştu. Gerçeğin bu olup olmaması fazla önemli değildi; algı buydu.
Erdoğan’ın dış temasları bugünlerde Türkiye’nin kaynak arayışı olarak yorumlanıyor. Tıpkı Erdoğan’ın 24 Kasım’da düne kadar düşman sayılan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’i ağırlamasının algılandığı gibi.
Katar ile 15 anlaşma imzalandı. Cumhurbaşkanı 2017’de Katar Suudi Arabistan, BAE ve Mısır tehdidi altındayken kurulan Türk askeri üssünü ziyaret etti. Katar Emiri daha önce 2016’daki darbe girişimi sırasında Erdoğan’a destek olan liderlerdendi. Daha sonra, yine bir döviz kuru krizinde Katar Merkez Bankası, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına (TCMB) swap (takas) hesabı açarak Erdoğan’ın elini biraz olsun rahatlatmıştı.
O yüzden gezide en çok merak edilen iki konudan birisi merkez bankaları arasındaki anlaşmaydı.
Merak edilen diğer konu, hükümetin Aselsan, Roketsan gibi askeri sanayi tesislerine Katar’ı ortak edip etmeyeceğiydi.
Aslında bu konu BAE ziyareti sırasında, BAE yetkililerine Aselsan’da bir sunum yapılmasıyla tartışılmaya başlanmıştı. Sunum pekâlâ ürün satışı amacıyla da yapılmış olabilirdi. İYİ Partili Aytun Çıray bu bilgiyi yoksa satış mı düşünüldüğü sorusu ile siyasi gündeme taşıdı. Neticede Askeri Elektronik Sanayii Aselsan, Roketsan gibi Türkiye’nin gizli teknoloji üreten kuruluşlarındandı. Dünyada 2020 yılında silah ihracatı yapan ilk 100 şirket arasında Türkiye’den yer alan tek şirket olmuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da 6 Aralık’taki Bütçe konuşmasında Aselsan ve Roketsan’ın Katar’a satılması söylentilerine değinmiş, hükümeti uyarmıştı. (Bence sadece Aselsan, Roketsan, Havelsan değil, örneğin Baykar gibi gizli teknoloji üreten özel şirketler de devlet desteğiyle korunmalı.)
Nihayet 7 Aralık gecesi beklenen açıklama geldi; Aselsan’ın sahibi Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfıydı ve yabancılara hisse satışı söz konusu değildi.
Görüldüğü gibi konu sadece Katar değil; ekonominin kötü durumundan çıkışı da konuşuluyor aslında.
Savaş ihtimalinden söz ediyoruz; hemen yanı başımızda, kendi mahallemizde savaş ihtimalinden. Türkiye’nin NATO kararları doğrultusunda Ukrayna’nın yanında yer alması, Rusya’nın tepkisine yol açıyor. Putin ve Erdoğan 3 Aralık’taki telefon görüşmelerinde bu konuyu da görüştü. Kremlin’in açıklamasına göre Erdoğan’ın aramasıyla yapılan görüşmede Putin, Türkiye’nin Ukrayna’ya sattığı Baykar TB-2 pilotsuz uçaklarının ülkenin doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı kullanılmasından rahatsız olduğunu iletti.
Putin’in Biden’ın yaptırım tehditlerine fazla aldıracağını sanmıyorum. Beyaz Saray görüşmeden hemen sonra neler görüşüldüğünü açıklarken, Kremlin bu yazının yayınlandığı 8 Aralık sabahına dek, yukarıda gördüğünüz fotoğraf dışında bir şey yayınlama gereği duymamıştı. Elektrik üretiminde Rus doğal gazına göbekten bağlı NATO müttefikleri Almanya mı, Türkiye mi Rusya’yla askeri çatışmaya girmek ister? Üstelik Çin lideri Şi Cingpin, Putin’in arkasında.
Bu savaş siber alanda sürecekse o başka, zaten Biden ve Putin o konuyu da görüşmüş. Ama Rusya’nın askeri alanda ABD’nin gidebileceği sınırları sınama ihtimali de yok değil.
O durumda Türkiye’nin ne yapacağı artık sadece ulusal güvenlik değil ekonomik beka sorununa da dönüşebilir. Zaten artık ikisi aynı şey, değil mi?
Neyse bırakalım bunları; BAE konuşalım, Katar konuşalım, Suudi Arabistan konuşalım.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…