Hayat

İki cinayet, bir saldırı, bir intihar

11 Ocak’ta Türkiye’nin gündeminde bir göçmenin uykusunda uğradığı saldırı, bir kadının gün ortasında katli ve bir gencin intiharı vardı. Fotoğraflarda en sağda Enes Kara, ortada Dilara Yıldız, solda ise Nail Alnaif var.

Bir çocuğun intiharı, bir kadının katli, bir göçmenin uğradığı saldırı. Türkiye dün ardı ardına bu haberleri okudu.

Tıp öğrencisi Enes Kara, ailesinin zoruyla kaldığı Elazığ’daki cemaat yurdunda intihar etti. Kara’nın ardında bıraktığı video ve mektupla Nur Cemaati’ne bağlı yurtta yaşadığı baskıları, doktorluk mesleğinin geleceğine ilişkin kaygılarını, toplumsal ilişkilere dair umutsuzluklarını gördük.

Avukat Dilara Yıldız, defalarca şikayet ettiği ve uzaklaştırma kararı aldırdığı Oktay Dönmez tarafından öldürüldü. Kadın hakları savunucuları Türkiye’nin geri çekildiği İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte olmamasının bu cinayette büyük payı olduğunu yazdı.

İstanbul’da mülteci Nail Alnaif uykusunda öldürüldü. Önceki akşam İstanbul Esenyurt’ta Suriyelilere ait dükkanların bulunduğu bir AVM kalabalık bir grup tarafından taşlanmıştı.

Haberlerin devamı geldi, Enes Kara’nın babası “kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu biz kimseden şikayetçi değiliz,” demişti; Yıldız’ın katil zanlısı Dönmez karakol çıkışında gururla “beni aldattı” diye bağırmıştı, dükkan yağmalayan gruptan 7 kişi gözaltına alınmıştı. Alnaif son paylaşımında “Hayalim savaşın bitmesi ve hayatta kalmak” demişti.

Şiddete karşı olmak çözüm getiriyor mu?

Geçtiğimiz yıl, Antalya’da bir tarikatta bir çalışan, bir üniversite öğrencisini vahşi bir şekilde öldürmüş, “deccali vurdum” demişti. Erzurum Palandöken’de yatılı Kuran kursunda 7 çocuğun istismara uğradığı ortaya çıkmıştı. Muş’ta bir Kuran kursunda 12 yaşında bir çocuk şüpheli bir biçimde ölü bulunmuştu. Hatay’da başka bir kursta bir çocuğa şiddet haberlerini okumuştuk. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu‘nun medyaya yansıyan haberlerden elde ettiği verilere göre 2021 yılında Türkiye’de 280 kadın cinayeti işlendi, 217 şüpheli kadın ölümü haberi yapıldı. Hemen her gün göçmenlere karşı ayrımcı söylemleri, saldırı haberlerini, ölümlerini okuduk.

Haberler sosyal medyada aşağı doğru inerken siyasilerden tepki isteyenler çoğaldı. Neden muhalefet partisi lideri bu konuda bir şey yazmamıştı, neden partiler yorumdan kaçınmışlardı. Sosyal medyada karşılığını bekleyen öznesini şaşırmış öfke mesajları okumaya başladık, beraberinde bir çaresizlik hissi belirdi. Düşünceden önce bir his uyandırıyordu bu haberler, bir tepki verme isteği, tepkiyi ifade etme isteği doğuruyordu. Ama nasıl ifade edilebilirdi? Pozisyon belirlemek, karşısında olduğunu söylemek yeterli miydi? Şiddetin karşısında belirmek onun çözümünü, çözüme gidecek hareketi de getiriyor muydu?

Ak Parti’nin dönüştürdüğü demokrasi: tarafgir ve sorumsuz

Siyasi söylemini sağ siyasetin düşünsel temelleri üzerine kurmuş olan Ak Parti’nin demokrasiye bakışının toplumsal hayatımızda yarattığı önemli bir etki oldu: vatandaşların siyasete katılımı yalnızca “oy verme”ye indirgenirken, geri kalan tüm sosyal toplumsal ve siyasi kararlar için sorumluluk ve hareket alanını bir yetkiliye veya otoriteye teslim etme zorunluluğu yerleşti. Bunun 20 yıllık etkisi ise taleplerimizi ancak yetki devrettiğimiz bazı tarafları destekleyerek, ya da onların tarafında olduğumuzu belli ederek ifade edebildiğimiz bir sosyal yaşantıya sıkışıp kalmamız oldu.

Türkiye’de sivil toplumun gelişmişliği ya da varlığı üzerine geniş bir literatür mevcut. Özellikle ifade alanının sıkıştırılması son 20 yıla özgü değil. Ancak Ak Parti döneminin buna ek olarak yarattığı değişim oy verme davranışı dışındaki siyasi ifade ve taleplerin çok geniş bir skalada suç haline getirilmiş olmasında yatıyor.

Rahatlıkla şiddete, lince dönüşebilen, tarafgirlikle yoğurulmuş tepkilerin ardında, çözüm arayışının ve bunu ifade etmenin en az şiddet eylemi kadar suç haline getirilmiş olması var. Bir yanda sistematikleşmiş şiddet eylemleri cezasız kalıyor, bir yanda ifade olanakları daralırken kriminalize oluyor.

Bize öfke ve çaresizlik hissettiren bu saldırı, cinayet, intihar haberlerinden bir çözüm olanağı, veya hareket çıkarabilmenin tek yolu, bu şiddet olaylarının, intiharların ardında yatan sebepleri ve mekanizmaları tartışabilecek bir alanla mümkün. Şiddetin öznesine öfke duymaya, ya da acımaya sıkışmamış, sebepleri ortaya koyabilen bir alan. Sorumluluğu tarafgirlikle devretmeden yaşayabilecek bir alan.

Nermin Pınar Erdoğan

Gazeteci

Recent Posts

İmamoğlu’nu aday yaptırmama davalarında bir gün daha: 1 yıl 8 ay

İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı…

14 saat ago

78 canın ardından: Kartalkaya yangınında mühendislik, ihmal ve adalet

21 Ocak 2025 sabahının ilk saatlerinde, Bolu'nun beyaz sessizliği Kartalkaya'da bir kabusa dönüştü. Grand Kartal…

24 saat ago

Milliyetçilik mi dediniz? ODTÜ Devrim Stadı pankartlarında arayın

13 Temmuz Pazar akşamı, ODTÜ Devrim Stadyumu’nda 2024-2025 eğitim yılı mezuniyet törenine katıldım. Bir ODTÜ…

1 gün ago

Azerbaycan-Suriye enerji anlaşması, Türkiye’nin rolü ve yeni jeopolitik

Enerji artık yalnızca bir kaynak değil—bölgesel sınırları yeniden çizen jeopolitik bir kaldıraç. Bunun en güncel…

2 gün ago

Eşzamanlı operasyonlar: Türkiye-PKK, Suriye-İsrail, Azerbaycan ve ABD

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack…

2 gün ago

Müthiş bir dezenformasyon operasyonundan CHP’ye dersler

Cumhurbaşkanlığına bağlı bir Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin (DMM) kuruluşunu 5 Ağustos 2022’de ilan eden dönemin İletişim…

3 gün ago