Rus askerleri hızla Kiev’e giredursun, ABD Başkanı Joe Biden dün Ukrayna’yı işgale devam eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ödünü kopartacak bir hamle yaptı. Dört Rus bankasına daha yaptırım ilan etti. Böyle bir tepkinin bu kadar kapsamlı bir siyasi-askeri harekata girişen Kremlin’in hiç aklına gelmemiş olması mümkün mü? Zaten yanıt 22 Şubat’ta Putin ile Moskova’da kapsamlı bir işbirliği anlaşması imzalayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’den geldi: Rusya’nın yaptırımlarla yenilmesi mümkün değildi. Biden’ın sözleri internete Ankara’da NATO üyesi iki ülkenin büyükelçisinin de bulunduğu bir yemekteyken geldi. “Sanırım Putin’in yaptığı yanına kâr kalacak” dedim. Biri, “Ne yapabiliriz ki?” dedi; “Rusya ile savaşmayız.”
Bugün YetkinReport’ta TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç Rusya-Ukrayna krizinin Türkiye ekonomisine olası etkilerini yazdı. Tahminler 30-35 milyar dolar civarında. Ama yazıda Rusya’nın döviz rezervi durumu da var. Meğer zaten yıllardır ABD yaptırımı altındaki Rusya’nın biriktirdiği rezervleri sayesinde dış ödeme sorunu yokmuş. Dedik ya: Ruslar tavlada iyi değildir ama satranç ustasıdır.
Benzeri bir yaklaşımı öğle saatlerinde başka bir diplomatik yemekteki Avrupalı büyükelçilerden de almıştım. Mahçup bir şekilde kınamalardan, yaptırımlardan söz ediyorlardı, herhangi bir etkisinin olmayacağını bile bile.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali muhtemelen yanına kâr kalacak çünkü Kremlin belli ki ABD ve NATO’nun olası davranış kalıplarını iyi incelemiş.
Öncelikle ABD Başkanı Biden’a seçim kazandıran etkenler arasında artık yabancı topraklarda Amerikan askerini öldürtmeyeceği sözü de vardı. Amerikan askerlerinin Afganistan’dan fiyaskoya dönüşen apar topar çekilişleri bunu gösteriyordu. Üstelik şimdi Kongre’de Donald Trump yanlısı Cumhuriyetçilerin “Bize ne? Karışmayalım” duruşu da söz konusuydu.
Oysa Rus ordusuyla başa çıkma kapasitesinde iki ordu daha var dünyada: ABD ve Çin.
Rusya’nın tarihte bir de Napolyon ve Hitler ordularını coğrafyasının içlerine çekerek perişan etmişliği var. Nükleer silah derseniz Ruslarda da var. Özetle, zaten Rusya 2014’te Kırım’ı topraklarına kattığında belliydi ABD’nin Ukrayna için Rusya ile savaşmayacağı. Amerikan Politico haber sitesi, Putin’in Biden’la nasıl oynadığını yazdı dün.
Biden geçtiğimiz Haziran ayında Cenevre’de Putin’i “Sakın Ukrayna’ya dokunmayın” dediğinde Putin’in içinde kıs kıs güldüğünü söylemek mümkün artık. Bu harekatın alternatif senaryolarının o zamandan hazırlandığı anlaşılıyor.
NATO’nun şu anda yaptığı tamamen doğu ve güney sınırının takviye edilmesidir. Almanya ve Baltık ülkelerine daha çok Amerikan askeri göndermek dışında yapılanlar pansuman tedbirleridir. Bulgaristan’a sadece ülke hava sahasını korumak amaçlı Eurofighter uçakları göndermek, Türkiye ve Yunanistan arasında Rusya’nın Akdeniz-Karadeniz trafiğini kontrol için donanma devriyesi görevlendirmek gibi.
Bırakın Rusya ile savaşı göze almayı, Avrupa ülkeleri Rusya’ya yaptırımlar konusunda dahi ürkek; yasak savma kabilinden beyanlarda bulunuyorlar. Almanya’nın zaten inşası devam etmekte olan Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattının tescil işlemlerini durdurması ve bunu büyük yaptırım olarak duyurması buna örnek.
Askeri anlamda Ukrayna’nın işgali çok uzun sürmeyebilir. Putin’in ilk aşamadaki hedefi, kolunu kanadını kırdığı Volodimir Zelensky’yi istifaya zorlamak ve yerine Moskova yanlısı bir ismin geçtiğini görmektir. Moskova yanlısı bir isim Kiev’e yerleşip Ukrayna’nın NATO üyeliği talebini masadan kaldıracak şekilde Rusya ile bir işbirliği anlaşması imzaladığında Putin harekatı siyasi anlamda da bitirebilir.
Böyle bir durum Putin’i sert kınamalarla ve yüksek perdeden ama etkisiz yaptırımlarla caydırmaya çalışan ABD ve Batı sisteminin de “Tamam işte, kendi tercihleri” iki yüzlülüğüyle rahatlamasına neden olabilir. Neticede kriz geniş çaplı savaşa dönüşmeden atlatılmış olacaktır. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres dahi Rusya’nın işgalini kınarken, “Şimdi zamanı mıydı, tam da Covid-19 geçip dünya ekonomisi toparlanacakken” demedi mi? Yine çok sert kınayacaklar ama kâr çarklarının yeniden hızla dönesi adına kabulleneceklerdir.
Putin’in bunun karşılığında, Donetz ve Luhansk bölgeleri ve Kırım ile kara bağlantısını güçlendiren Herson kırsalı dışında birliklerini Ukrayna’dan çekecektir. Bu bölgelerin halk oylaması görüntüsüyle Rusya’ya katılması yüksek ihtimaldir.
Putin’in Ukrayna’yı pastırma dilimler gibi parça parça aldığı toprak kazancından çok Ukrayna’nın NATO üyeliği defterinin kapanması Putin’in asıl siyasi kazancı olacaktır.
Tabii bir de ABD ve AB’nin façasını fena bozmuş olacak, askeriyenin taleplerini yerine getirmiş olarak Rus iç politikasında gücünü arttırmış sayılacaktır.
Krizin uzaması Türkiye’nin ekonomik zararını artıracaktır.
Bu nedenle Türkiye’nin NATO bünyesinde Rusya’ya karşı askeri harekata kalkışılmamasını isteyen ülkeler arasında bulunması şaşırtıcı değildir.
Şimdiye dek izlenen nispeten temkinli siyasetle hem ABD hem de Rusya’nın gözüne batmadı.
Hem ABD hem AB Türkiye’nin coğrafi ve siyasi öneminden söz etmeye başladı yine. Bunu Ankara’daki diplomatik camianın tutumunda da gözlemek mümkün.
Kriz sayesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetimindeki AK Partililer, yakın zamana kadar “Boğazlardan para kazanmıyoruz” gibi döneme çok uygun gerekçelerle değiştirmek istedikleri Montrö Sözleşmesinin önemini gördü. En azından Mustafa Kemal Atatürk döneminde imzalanan, Lozan’dan sonra Türkiye’nin ikinci hukuki güvencesi olan Montrö’ye laf söylenmiyor artık.
Rusya-Ukrayna krizinden sonra her şeyin yoluna gireceğini, kâr çarklarının tıkır tıkır dönmeye başlayacağını düşünenler varsa, iyimserlikte fazla ileriye gitmesinler derim. Geç olmadan bir sonraki krizin nerede çıkacağına, sonra sırada ne olacağına dair beyin fırtınalarına başlamalarını öneririm.
Putin’in Ukrayna’da yaptığının yanına kâr kalacağı saptamasına gelince…
Sovyetlerin yıkılışında Afganistan işgalinin payına da bakmalarında fayda var. Kibir ve saldırganlık kısa vadede kâr, uzun vadede yıkım getiriyor.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Türkiye, Türkiye’den büyüktür” dedirten Suriye gündeminde kaynayıp gitmemesi gereken iki endişe kaynağından söz…
Yargıtay’ın 2016’da Atatürk Havalimanını basarak 45 kişiyi öldüren, 236 kişiyi yaralayan DEAŞ (IŞİD) üyesi 7…
MHP ile DEM Parti düşman çatlatmaya devam ediyor. Kötü anlamda söylemiyorum. Kürt işleri özellikle Suriye’de…
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…