Hayat

“Farz Edin Gittik”: Hekimler “Beyaz G(ö)revde”

İran, Fransa ve Çin, Covid salgınına karşı savaşan sağlık çalışanları onuruna pul bastırdı. Türkiye’de ise hekimler hakları için grev yapıyor. “Farz Edin Gittik” görseli, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’nun grev duyurusu için hazırladığı afişten alınmıştır.

Hekimler 14-15-16 Mart tarihlerinde iş bırakacaklar. Onları destekleyin, çünkü itiraz ettikleri sistemin düzeltilmesi, onların haklarının ötesinde hepimizin nitelikli/gerçek sağlık hizmetine ulaşabilmemiz için şаrt. Tıp Bayramı olan 14 Mart ile başlayan üç gün içinde kamu hastanelerine yalnızca G(ö)revi desteklemek için gidin. Acil servisler, yoğun bakımlar çalışacak, ama inşallah ihtiyacınız olmaz.

Sağlık çalışanlarının içinde bulundukları dayanılmaz koşulları ve bunun nedenlerini daha önce yazmıştım. Bu koşullar yıllar içinde biriken, çözülmeyen, tersine giderek ağırlaşan sistem sorunları yüzünden ortaya çıkıyor. Ama son hekim eylemlerinin tetiğini çeken, sabırları taşıran, geçen yılın son aylarından başlayarak bir doktorun bir poliklinik hastasına ayırması gereken zamanı beş dakikaya indiren düzenleme.

Yanlış duymadınız beş dakika.

Bir hastanın içeri girmesi, adını, şikayetini söylemesi, muayenesi, tanı konması, tedavisinin düzenlenmesi ve bunun kendisine izah edilmesi için ayrılan süre. Bu süre içinde sağlık hizmeti verilemeyeceği, hatta “mış” gibi bile yapılamayacağını kestirmek için sağlık yöneticisi olmak gerekmiyor.

Mış gibi sağlık hizmeti

Doksanlı yılların sonunda, o zaman kalabalık olan poliklinik sayılarına itiraz için “her hastaya 20 dakika” eylemleri yaptığımızı hatırlıyorum da…

Ne romantikmişiz. Ama 20 dakikayı kafamızdan bulmamıştık, bu Dünya Tabipleri Birliğinin standardıydı. Yirmi dakikaya ulaşamadık, ama beş dakikaya ineceğini o zaman söyleseler, gülerdim.

Bu uygulama sağlık sistemimizin özetidir. Ağırlaşan sorunlara karşı “mış” gibi yapmak. Sağlık hizmeti veriliyormuş gibi yapmak. Hekimler bu trajikomik duruma itiraz ediyorlar. Hem inanılmaz bir iş yükü altında kaldıkları, hem de gerçek bir fayda sağlamayan bu durumun kendilerine ve mesleklerine duydukları saygıyı darmadağın etmesi nedeniyle. Bir de tabi, şiddetin zaten olağanlaştığı durumda, kimseyi tatmin etmesi mümkün olmayan, sağlıklı bir iletişimi imkânsız hale getiren muayene süresinin şiddeti tırmandırmasından endişeleniyorlar. Ama vatandaşlar olarak bizim de itiraz etmemiz lazım. Bizim vatandaşlar olarak hak ettiğimiz bu değildir.

Cumhurbaşkanı yangına körükle gitti

Hal böyleyken Cumhurbaşkanı geçen hafta yangına körükle gitti.

Kötü koşullar yüzünden kamudan istifa eden ve hatta yurtdışına çıkan hekimler olduğunu duymuş olmalı ki, “hekimler giderse, gitsin” dedi.

Bu konuşmada belirttiği diğer noktalar, yönetimin en üst katının sağlık sistemini nasıl değerlendirdiğini bir kez daha gösterdi. Devlet hastaneler yapmıştı. Giden hekimlerin yerini dolduracak çok sayıda yeni mezun da çıkacaktı. Başka ülkelerden de hekimler gelirdi. Özetle bir bina, içine niteliği ne olursa olsun, unvanı doktor olan birisi, eşittir şahane sağlık hizmeti anlayışı var.

Keşke işler o kadar basit olsa. Bu arada değinmeden geçemeyeceğim, az gelişmiş ülkeler dahil birçok ülkede sağlık sistemlerini incelemiş birisi olarak, hangi ülkeden ayda 600-700 dolara çalışacak doktor gelebileceği, gelse de ne kadar kalacağı sorusuna bir yanıt bulamadım.

Hekimler ne istiyor?

Türk Tabipler Birliği (TTB) taleplerini on madde halinde sıraladı, bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Karşılanamayacak talepler değil.

Açıkçası sağlıkta işler eğitimden, hizmetlerin kaotik örgütlenmesine, referans sistemi yokluğuna, çalışanların mutsuzluğuna ve tükenmişliğine ve ülkeden kaçıyor olmalarına hızla dibe doğru gidiyor. Yöneticilerin durumun farkında olmaması ise daha da vahim.

Ben kendi hesabıma, önümüzdeki yıllarda, parasını ödeyerek bile nitelikli hizmet bulamayacağımdan endişeleniyorum.

Önümüzdeki günler bu ülkenin tarihindeki en yaygın ve geniş katılımlı hekim eylemlerine tanık olacak. Bu eylemlerin, yöneticiler dahil, tüm toplumun sağlık sistemiyle daha ciddi, daha gerçekçi bir şekilde ilgilenmesi için işaret fişeği görevini görmelerini umuyorum. Sorunlarla yakından ilgilenip çözüm aramazsak, gelecek bugünden de kötü olacak.

Nuriye Ortaylı

Doktor, halk sağlığı uzmanı

Recent Posts

“Süreç” devam ediyor: Butlan davası ertelendi

Ankara 42’inci Asliye Hukuk Mahkemesi, 30 Haziran duruşmasında CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38’inci Kurultayının…

10 saat ago

Kitlesel HSK tayinleri ve adil yargılanma hakkının sistematik ihlali

Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Birinci dairesi, 20 Haziran 2025 tarihinde adli yargıda 3 bin…

13 saat ago

3,3 trilyon dolarlık soru: Yeşil Dönüşüm, fosil yakıtsız olamıyor mu?

Bir zamanlar Asya-Pasifik bölgesinin yönetiminden sorumlu olduğum Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yeni raporuna göre, 2025…

1 gün ago

Türkiye dönüşünde Ermenistan Başbakanına “sünnetli” suçlaması

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın 20 Haziran’da İstanbul’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesi hem iki ülke…

2 gün ago

Kıbrıs ve ötesi: Ankara’nın diplomasi ve demokrasi imtihanı

Dünya kamuoyunun dikkatini İsrail-İran geriliminin tırmanışı, Ukrayna’daki yıpratıcı savaş ve Çin-ABD arasındaki jeostratejik rekabet gibi…

2 gün ago

Kılıçdaroğlu: yargı CHP’nin başına geçirse de artık yönetmesi imkânsız

Kemal Kılıçdaroğlu, seçimle gelip 13 yıl genel başkanlığını yürüttüğü CHP’nin başına yargı kararıyla dönmekte bir…

2 gün ago