En kötüsü Rusya-Ukrayna savaşının en azından bu yıl içinde bitecek gibi görünmemesi. Bütün göstergeler savaşın yaz boyunca daha da tırmanacağı, savaşan taraflarla birlikte dünyayı ve Türkiye’yi daha da yıpratacağı yönünde. Savaşın uzaması, küresel çapta ekonomik krizin derinleşmesi ve savaşa zaten ekonomik krizin ortasında yakalanan Türkiye üzerindeki etkilerinin daha da artması demek. Yaz başında en güncel beklentinin Ukrayna’dan dünyaya tahıl ihracatının güvenli bir şekilde sağlanması için Türkiye üzerinden süren görüşmeler olması dahi, krizin zamana yayılacağının göstergesi.
Tahıl görüşmeleri Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 8 Haziran’da Türkiye’deki temasları sırasında sonuçlanabilir. Bulunacak formül muhtemelen Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz’e en önemli çıkışı olan Odessa limanı açıklarına döktüğü mayınların NATO üyesi Türkiye tarafından temizlenmesi, sonra da Ukrayna tahıl gemilerinin Türk donanması eşliğinde Rus donanması gözetiminde İstanbul limanına getirilmesi olacak. Ukrayna ve Rusya dünya tahıl ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Görüşmelerin başlaması dahi savaşla birlikte fırlayan buğday fiyatlarındaki artışın durmasını sağladı.
Türkiye Batı yarıkürede ve NATO sisteminde Lavrov’un seyahat edebildiği yegâne ülke konumunda. ABD ve AB baskısıyla Bulgaristan, Kuzey Makedonya ve Karadağ’ın hava sahalarını kapatması sonucunda Rus Dışişleri Bakanı Sırbistan ziyaretini iptal etmek zorunda kaldı geçen hafta sonu. Adeta NATO, Rusya’ya Batı’ya tek çıkışın Türkiye üzerinden olduğunu gösteriyor, başka açıdan bakıldığında.
Rusya ve Ukrayna arasındaki ateşkes görüşmeleri şu anda bir yere gidiyormuş gibi görünmüyor. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky’yi muhatap kabul etmiyor; ABD Başkanı Joe Biden’la el sıkışıp anlaşmaya varmak istiyor. (Bu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurusunu doğrudan Biden ile görüşüp halletmek istemesiyle benzeşiyor.) Yine de ilk iki görüşmeye ev sahipliği yapan Türkiye’nin “kolaylaştırıcı” rolü devam ediyor.
Öte yandan NATO içindeki bir krizde de Almanya, Türkiye ile NATO üyesi olmak isteyen İsveç ve Finlandiya arasında “kolaylaştırıcı” rolde. Almanya Dışişleri Bakanı Annelena Baerbock’un 9 Haziran’daki Türkiye temaslarında ana konu bu olacaktı, eğer Covid-19’e yakalanmasaydı, ama o süreç devam ediyor. (*)
Almanya’nın devrede olması ilginç, çünkü PKK ve yan örgütlerinin en aktif olduğu ülkelerden biri Almanya. Dolayısıyla İsveç ve Finlandiya’dan “Türkiye’nin güvenlik endişelerine yanıt vermesini” isterken kendi yapması gerekenler de var. “Terörist sayıyoruz, kınıyoruz” demek artık kendilerini kandırmalarına dahi yetmiyor. Zaten bunun farkında olan PKK Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde eylemliliğini artırmış durumda; şehirlerde gerilla kıyafetleriyle yürüyüşler düzenlemek bu ülke hükümetleriyle Türk hükümetini karşı karşıya getirmeyi amaçlıyor. Bir yandan da üstü örtülü “Bizi satarsanız, ülkelerinizi karıştırırız” mesajı veriyor.
Öte yandan “ABD nasıl olsa Türkiye’nin kolunu büker, biz PKK ile kötü olmayalım” hesabındaki kırılgan azınlık koalisyonu muhalefetin PKK yanlısı bağımsız milletvekili Aminah Kakabaveh ile ilişkisinin ülkenin dış politikasına zarar verdiği eleştirisine başladı, İsveç’te seçim yılı ne de olsa.
ABD henüz doğrudan müdahil olmadı ama Beyaz Saray’ın açıkça söylenmeyen beklentisi Türkiye’nin itirazlarını geri çekerek 28-29 Haziran NATO Zirvesine dek İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğini onaylaması. Ankara’daki hava bu değil.
Türkiye’ye haksızlık yapıldığını düşünenlerin başında NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg geliyor. Stoltenberg, terör eylemlerine en çok kurban veren NATO üyesinin Türkiye olduğuna dikkat çekiyor, açıkça somut adım atılmasını istiyor.
Erdoğan, Türkiye’nin taleplerinden en azından bazılarını -lafta kalmadan- almadan İsveç ve Finlandiya’ya onay verirse, zaten ekonomi nedeniyle yitirdiği puanlara yenileri eklenecektir. Öte yandan Erdoğan da bu işi sonsuza dek sürdüremeyeceğinin farkında. ABD ile görüşmek istemesi de boşuna değil. Suriye’de IŞİD’e karşı piyade ihtiyacı gerekçesiyle PKK yan örgütlerine silah sağlayan ABD, ki bunun da bir hata olduğu yönünde iç eleştiriler başlamış durumda.
Yaz bu bakımdan da sıcak ve yıpratıcı geçeceğe benziyor.
Hükümetin yaz aylarında ekonominin rahatlayacağına dair önceki söylem ve umutları son bahara ertelenmiş durumda; turizm gelirlerinin 2019 düzeyini yakalamış olmasına rağmen. Ve yaz boyunca yaşanacak dış politika gelişmelerinin ekonomi üzerinde doğrudan etkisi olacak.
* 7 Haziran 2022 saat 17.30’da güncellendi.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…