Rusya 23 Şubat’ı 24 Şubat’a bağlayan gece Ukrayna’yı istila harekâtına başlar başlamaz iki A-400 askeri nakliye uçağı Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvvet Komutanlığından birbiri ardına havalandı. Millî Savunma Bakanlığının önceden hazırladığı senaryolara göre, görevleri Ukrayna’daki Türk vatandaşlarını Türkiye’ye nakletmek için hava köprüsü kurmaktı.
Ancak uçaklar sabaha karşı Ukrayna’nın başkenti Kiev’in Boryspil (Borispol) havalimanına indikten kısa süre sonra Ukrayna, Rus saldırılarına karşı hava sahasını kapattı. Ek olarak Borispol havalimanının iki pistine de (Türk kamuoyunun 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden hatırlayacağı şekilde) iniş ve kalkışlara engel olmak üzere kara araçları yerleştirildi. Pistlere mayın döşenmiş olabileceği bilgisi yayıldı. Dolayısıyla o anda havalimanında bulunan diğer uçaklar gibi Türk A-400 uçakları da kalkamadı, mahsur kaldı.
Böylece Türkiye’nin elindeki toplam 10 Airbus A-400M tipi stratejik işlevli nakliye uçağından 2’sinin bugün, 24 Haziran itibarıyla 4 aydır devam eden Ukrayna’da mahsur kalışı başladı.
Uçakların toplam 16 kişilik personeli o tarihten bu yana Türkiye’nin Kiev büyükelçiliğinde. Ukrayna makamlarının izniyle düzenli aralıklarla Borispol havalimanına gidip, ünlü ağır sıklet Türk güreşçisine atfen Koca Yusuf adı takılan uçakların bakımını yapıyorlar, ancak uçakların dönüşü sağlanamıyor.
Uçakların geri dönüşü için Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar üzerinden hummalı diplomatik çaba sergileniyor; bunun nedeni sorunun siyasi değil askeri olması. Yani Akar’ın aylardır Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Ukrayna Savunma Bakanı Oleksii Reznikov ile yürüttüğü görüşmelerin konusu yalnızca Karadeniz’de başıboş dolaşan mayınlar ve son zamanlarda öne çıkan tahıl nakliyatı için deniz güvenliği değil, daha başından, 25 Şubat’tan itibaren iki A-400 uçağının güvenle Türkiye’ye dönebilmesi de.
Akar’ın Reznikov’la son olarak 6 Haziran’da yaptığı görüşmeden de bir sonuç elde edilemedi. Güvenlik kaynakları hem Ukrayna hem de Rusya’nın Borispol’de mahsur kalan (Türkiye ve diğer ülkelere ait) uçakların güvenliği konusunda özenli davrandığına dikkat çekiyor. Ancak bu özen durumu değiştirmiyor.
Her biri yaklaşık 110 milyon Avro değerinde olan uçakların Ukrayna’dan çıkarılamamasının iki temel askerî nedeni var.
Birincisi, pistlerdeki mayın tehlikesi. Sorun pistlerdeki mayınların bulunup temizlenmesi değil. Ukraynalıların Rusların bunu fırsat bileceği endişesi.
İkincisi de pistler geçici olarak da olsa temizlenip kalkış sağlansa bile uçaklara saldırı düzenlenmeyeceği konusunda kimsenin garanti verememesi. Buradaki sorun Rus ya da Ukrayna yetkililerinin Türkiye’ye söz vermemeleri değil. Hem Ukrayna hem Rusya hesabına çarpışan çok sayıda milis grubu olması ve bunların hemen hepsinde omuzdan atılabilen, ısıya düzenli füzelerin bulunması. Ayrıca her tarafın böyle bir saldırıyı diğer tarafı sorumlu tutmak için kullanma ihtimali de var. Dolayısıyla görüşmeler sonuçsuz kalıyor.
Burada önemli bir soru var. Türkiye vatandaşlarını tahliyeye neden daha önce başlamadı da işgalin resmen başlaması beklendi? Oysa Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin 21 Şubat’ta Luhansk ve Donetsk eyaletlerinin Ukrayna’dan bağımsızlık ilanını tanıdığını açıklayıp zaten aylardır sınır bölgelerine yığınak yapan Rus birliklerini bu bölgelere sevk ettiğinde işgal fiilen başlamıştı. Batılı ülkelerin çoğu vatandaşlarını tahliyeye girişmişti. A-400’ler hava köprüsü kuramayınca Türk vatandaşlarının kara ve demir yoluyla Polonya ve Romanya üzerinden tahliyesinde sıkıntılar yaşanmıştı.
Özetle, vatandaşların tahliyesi için neden geç kalındı ve Türkiye’nin savunması için önem taşıyan iki uçaktan aylardır yoksun kalınması sonucu yaşandı?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin küresel çapta yol açtığı tahıl sıkıntısı konusunda hem Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hem de MSB Akar çalışıyor.
Sorun sadece Rusya kontrolündeki Azak Denizinde tahıl yüklü gemilerin Karadeniz’e açılmasıyla sınırlı değil, aynı zamanda Ukrayna’nın Odessa limanından tahıl ihracatının yapılamaması. Ukrayna, Rusya’nın denizden saldırısı ihtimaline karşı Odessa limanından Karadeniz’e çıkışı mayınlamış durumda. Özellikle Moskva gemisinin batışı ardından Rus donanmasının tahıl ihracatı için açılacak mayından temizlenmiş deniz koridorundan faydalanarak Odessa’ya saldıracağı gerekçesini öne sürüyorlar. Rusya ise tahıl nakliyatı amaçlı gemilerin Ukrayna’ya silah sevkiyatında kullanılacağı iddiasında. Konu son olarak Türkiye’ye gelen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile 8 Haziran’daki görüşmelerinde ele alındı ama çare bulunamadı.
Birleşmiş Milletler gözetiminde Türkiye, Rusya ve Ukrayna’nın katılımıyla önümüzdeki hafta Türkiye’de yapılması beklenen görüşmelerin tarihi ise henüz belirlenmedi.
Ukrayna-Rusya krizi uzadıkça yeni sorunlar önümüzde olacak, bu görülüyor.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…