Başlıca amacı kız çocuklarının okutulmaması olan bir terör örgütü var. Nijerya’da, Boko Haram adıyla tanınıyor. 2002’de kurulduktan sonra El Kaide’ye katılmış, 2015’te de IŞİD’in öncülüğünü kabul etmiş. Ülkenin başında İslamcı bir Cumhurbaşkanı, Muhammed Buhari olmasına rağmen, örgüt İslam Şeriatının bütün kurallarıyla resmî din olması için savaşıyor, ülkeyi terör eylemleriyle kasıp kavuruyor.
Boko kelimesi İngilizce “Kitap” demek olan “Book” kelimesinden bozma; Batı tarzı ya da daha doğrusu Kuran öğretimi dışında her türlü eğitimi özellikle de kız çocuklar için yasaklıyor. Okulları basıyor, kız öğrencileri rehin alıyor. Bazılarını köle olarak sattığı vakalar var. 2018 yılında katıldığım Münih Güvenlik Konferansı oturumlarından birinde Boko Haram tarafından kaçırılmış, katılmaya zorlanmış, seks kölesi olarak kullanılmış, sonunda bir şekilde kurtarılmış bir kadının anlattıklarını diğer katılımcılarla birlikte dehşet içinde dinlemiştim. O sırada IŞİD’in Suriye’de yaptıkları gündemdeydi ve feci şekilde benzeşiyordu.
Mayıs 2022’de yayımlanan “Türkiye’de Kız Çocuklarının Eğitimi: Engeller, Müdahaleler ve Olanaklar” raporunu okurken aklıma Boko Haram geldi. Bu terör örgütü için en büyük tehdit kız çocuklarının eğitim almasıydı.
Kız Çocuklarının Eğitimi raporunu okurken hem kızıyor hem ümitleniyorum. Türkiye’de kız çocuklarının okula erişimi, erişim kalitesi ve sorunları üzerine kapsamlı bir çalışma yapılmış.
Kızdığım konu, kız çocuklarının okutulması ve eğitimi konusunda ortaya çıkan karamsar manzara. Ümitlendiğim konu da bu konuda neler yapılabileceğine dair yolları da ortaya koyması.
Çalışma İpek Kıraç’ın, annesi Suna Kıraç’a adadığı “Suna’nın Kızları” projesi kapsamında Eğitim Reformu Girişiminin ortaklığı ve bu konularda çalışan Anne Çocuk Eğitim Vakfı, geçmişte “Haydi Kızlar Okula” projesini başlatan Aydın Doğan Vakfı, Vehbi Koç Vakfı, gibi vakıflar, Bigi, Kadir Has, Kültür gibi üniversiteler tarafından desteklenmiş. Artan okul masrafları ve yoksulluk nedeniyle okulun bırakılmasından çocuk yaşta, erken ve zorla evlendirmeye dek pek çok konuda ayrıntılı haritalar çıkarılmış.
Rapordan bir örnek: TÜİK verilerine göre 2020 yılında resmî nikahla evlenendirilen (16-17 yaş) oğlan çocuk sayısı 726 olmuş. Aynı yıl, aynı yaş grubunda evlendirilen kız çocuk sayısı ise 13 bin 41; yani 18 katı. Raporun bir saptaması da hem ailelerin hem kız çocukların özellikle büyük şehirler dışında taşımalı eğitim ve yurtlara duyduğu güvensizlik. Yozgat’ta kız öğrenci yurdunda kalan 10. sınıf öğrencisi bir kız çocuğu şunu söylemiş: “Güvenliğimiz yok bizim. Durum ortada. Kaç çocuk, kaç kadın. Cinayetler… Adalet diye bir şey yok. Kendimizi koruyacağımız, güveneceğimiz bir şey yok.”
Acı değil mi?
Afganistan’da Taliban 2021 yılında iktidarı ele geçirdikten sonra kız çocukların ilkokuldan sonra okumasını – “orta ve lise öğretimi İslami kurallara göre düzenlenene kadar”- yasaklamıştı.
Peki ya Türkiye’de kız çocukların belli bir yaştan sonra Kuran eğitimi dışında okutulmasını isteyen, bunu vazedenler var mı? Evet, var. Örneğin 23 Haziran’da 93 yaşında ölen İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu öyleydi. (Cemaat üyesi olduğunu yazan bir izleyicim, konu üzerin yaptığım YouTube yayınına yorumunda “Materyalist eğitim sistemi içinde kızlarımızın dinin emirleri dışında okumaya mecbur bırakılmasını istemiyoruz” demiş, beni eleştirirken.) Cenazesine kız çocuklarını türban gerekçesiyle Türkiye’de yüksek öğretimde okutamadığından yakınan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da katıldı, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu da, CHP milletvekili İlhan Kesici de. Cenazesine “hanım kardeşlerimiz” alınmadı. Taliban, arkasından “yeri doldurulamaz” taziyesi yayınladı.
Ustaosmanoğlu, Erdoğan’ın ilk imzacısı olduğu kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinden Türkiye’nin çıkması için baskı kuranlardandı ve bunu başarmıştı.
Vefat ettiği gün, 23 Haziran’da Danıştay Savcılığı, İstanbul Sözleşmesinden çıkış kararının iptalini talep ediyordu.
Henüz İstiklal Savaşı devam ederken Maarif Kongresi toplayan Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimde ilk önceliklerinden birisinin de kız çocukların eğitimi olması rastlantı değil. Eğitime eşit erişim ve nitelikli eğitimin gelecek nesillerin eşitlikçi, özgürlükçü yetişmesini sağlayacağına inanıyordu. Bu çizginin oy kaygılarıyla sürdürülmediği ne yazık ki ortada.
Geçenlerde Türk Eğitim Derneği Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu “Siyasi Partilerin Eğitim Vaatlerinin Seçmen Tercihlerindeki Rolü Araştırmasını” yayınladı. Eğitim vaatlerinin oy tercileri üzerinde etkili olacağını söylüyor, “Amaç seçim kurtarmak değil, nesil kurtarmak olmalı” diyor.
Eğitim politikaları ne yazık ki dar çıkar grupların ideolojik saplantılarıyla kurduğu oy baskısıyla belirlendikçe ne kız ne oğlan çocuklarına doğru dürüst eğitim vermek mümkün.
Suna’nın Kızları raporu da gösteriyor: ne yapılması gerektiği belli. Ama bunları yapmak için siyasi irade gerekiyor. Kösteklenmek değil, desteklenmek gerekiyor.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…