ABD’nin önde gelen üniversitelerinden olan Georgetown Üniversitesi Kadın, Barış ve Güvenlik Enstitüsü (Georgetown Institute for Women, Peace and Security) yakınlarda özellikle Müslüman kadınların güçlendirilmesi amacını taşıyan bir çalışmaya imza attı ve Müslüman Kadınlar için İslam ve Müzakere Eylem Rehberi isimli bir kitapçık yayımladı. Yaklaşım olarak tartışılmasının önemli olduğunu düşündüğüm kitapçığın Baş Yazarı S. Ayşe Kadayıfçı-Orellana ve çalışmada Hoda Al-Haddad ve Youmna Al-Madani imzaları bulunuyor.
Bu rehber, özellikle Müslüman kadınlara daha etkili bir şekilde örgütlenme, strateji oluşturma ve müzakere etme konularında yardımcı olacak pratik bir araç olma hedefiyle tasarlanmış. Ayrıca, müzakere ve arabuluculuk süreçlerinde rol oynayabilecek İslami değerleri, ilkeleri ve uygulamaları daha iyi anlamak isteyen gayrimüslim müzakerecilere ve arabuluculara yardımcı olmayı da hedefliyor. Müzakere sürecinde dini değerler, inançlar ve uygulamaların önemli bir rol oynadığı durumlarda İslami metinlerin, ilkelerin, değerlerin, sembollerin ve ritüellerin nasıl yararlı olabileceği konusunda rehberlik amaçlanmış.
Taliban barış görüşmelerinden yola çıkan bir yaklaşım
Bu rehberde örneğin Afganistan yönetiminin Taliban tarafından ele geçirildiği 1 yıllık süreçte, Taliban tarafından eğitim hakları, işleri, sağlık hakları, ekonomik özgürlükleri yok edilen Afgan kadınlar ve dinen yasak diye hak kayıplarına uğratılan tüm müslüman kadınlar için bir tartışma açabilecek önerilere rastlamak mümkün.
Rehberin tartışmaya değer noktalarından biri, “dinin” bir çatışmadaki rolünü ve çözümünü anlamanın, devam eden çeşitli müzakere süreçlerine katılan müzakereciler ve arabulucular için hayati önem taşımakta olduğunu kabul ederek yola çıkması. Afganistan İslam Cumhuriyeti temsilcileri ile kendilerini Afganistan İslam Emirliği olarak adlandıran Taliban arasındaki barış görüşmelerini de örnek olarak almış.
Bu müzakereler sırasında Taliban’ın, kadınları sadece barış sürecinden değil, aynı zamanda Afganistan’daki sosyal, politik ve ekonomik hayattan da dışlamayı amaçlayan belirsiz bir İslami vizyon kullandığı, pozisyonlarını desteklemek ve siyasi hedeflerine ulaşmak için İslam anlayışlarından yararlandığını belirten çalışma, bu nedenle Taliban’ın iddia ve taleplerini etkin bir şekilde ele almak ve yanıtlamak için bu dili öğrenmek, İslami gelenek ve kaynaklara dair sağlam bir temele sahip olmak gerektiğinin altını çiziyor.
Müzakere için teolojik temelli argümanlar sağlamak
Rehber, İslami geleneğin “kadın hakları da dahil olmak üzere insan haklarına saygı duyan ve değer veren demokratik ve eşitlikçi sosyal, ekonomik ve politik kurumlar inşa etmek için güçlü bir çerçeve sunduğu” ancak “İslami kutsal metinlere, peygamberlik geleneğine ve tarihi örneklere dayanan bu bilgiye erişim eksikliği, özellikle müzakereler sırasında kadınları güçsüzleştirdiği” iddiasından yola çıkmış.
Bu çerçevenin müzakereler sırasında Müslüman kadınların hakları konusunda yol gösterici olabileceğini belirten rehberin amacını şu cümleler çok iyi özetliyor: “Müzakereler sırasında Müslüman kadınları hakları konusunda güçlendirmek için bir takım çabalar olmasına rağmen, başka hiçbir araç seti, demokratik kurumlar ve yönetim sistemlerini müzakere etmelerine yardımcı olmak için, Kur’an rehberliği ve peygamberlik bilgeliği tarafından desteklenen teolojik temelli argümanlar sağlamadı. Bu nedenle bu rehber, müzakereler sırasında güç dengesizliğini ele almak için gerekli bilgi ve uzmanlığı sağlamayı amaçlamaktadır.”
Rehberde ayetlere dayanarak, Kur’an’ın kadın ve erkeği temelde eşit olarak ele aldığı, “cinsiyet adaletinin” Kur’an’ın belirleyici bir özelliği olduğu anlatılıyor. İslam’da cinsiyet adaletinin, statüleri, ırkları, cinsiyetleri ve etnik kökenleri ne olursa olsun tüm insanlara muamelede eşitliği vurguladığı, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ise sadece topluma zarar vermekle kalmadığı, aynı zamanda “Allah’ın iradesine de aykırı görüldüğü” yorumu aktarılıyor.
İslam’da Toplumsal Cinsiyet Adaleti
İslam’ın ilk günlerinden beri kadınların, Allah’ın verdiği haklardan eşit yararlandığı, diğer pozisyonların yanı sıra şairler, İslam alimleri, öğretmenler, savaşçılar, devlet başkanları, iş kadınları olarak sosyal, politik, ekonomik ve entelektüel hayata katılımları yani kadınların toplumdaki aktif rolleri örneklendiriliyor.
Müslüman dünyasındaki tartışmalı konulardan olan kadınların çalışması, siyasete katılıp katılamayacağı, eğer katılıyorsa ne ölçüde katılabileceği gibi konulara Peygamberin eşleri ve ailesi üzerinden verilen örneklerle ve ayetlerle açıklık getiriliyor.
Peygamber’in ilk eşi Hatice bint Huveylid’in, mükemmel bir iş kadını ve iyi bir müzakereci olduğu, aynı şekilde Hz. Peygamber’in eşlerinden ve ikinci Halife Ebu Bekir’in kızı Aişe bint Ebu Bekir’in Deve Savaşı’na katılıp önderlik edişi ve sonrasındaki barış görüşmelerine katılması, Hudeybiye sulhünde Peygamber’in hanımı Ümmü Seleme ile istişare etmesi ve onun tavsiyesine göre hareket etmesi gibi birçok örneği içeren rehberde, Eşitlik; Erkek ve Kadının Eşit Hakları; Eşit Ahlaki Sorumluluk; Eşit Ödüllendirme; Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Kötü Muamelenin Kınanması; Siyasi Katılım Hakkı; Kızlara Muamele; Eğitim ile ilgili ayetler ve hadisler tasnif edilmiş ve referans olarak sunulmuş.
Dr. Kadayıfçı: “Olumsuz bir tepki almadık”
Rehberi okuduktan sonra Baş Yazarı Dr. Ayşe Kadayıfçı-Orellana ile görüşme şansım oldu. Kendisine ayet ve hadislerin yorumlarını dahil ederken nasıl bir yol izlediklerini sordum.
Farklı tercümeleri, farklı yorumları inceleyip karşılaştırdıklarını, bu incelemelerin hem tarihi hem de güncel kaynaklara dayandığını, danıştıkları din alimlerini farklı gelenek ve coğrafyalardan seçtiklerini (Mısır, Afganistan, Suriye, Türkiye, Endonezya, vs), hem kadın hem erkek din ve Kur’an alimlerine danıştıklarını yani çok titiz ve kapsayıcı bir çalışma yürüttüklerini söyledi.
Diğer sorum: “Din ve kadın” ilişkisi gibi hassas bir konuda yapılan bu çalışma sonrası olumsuz geri dönüşler alıp almadıklarına dairdi. Cevap şu şekilde geldi:
“Hayır, şimdiye kadar olumsuz bir geri dönüş almadım. Aksine, farklı kesimlerden ve geleneklerden gelen din alimleri çok destekte bulundu, ve bu konuda eğitim vermemiz için pek çok kişiden talep aldık. İslam geleneğinde “ihtilaf ahlâkı” diye bir kavram var. Metodolojiniz İslama uygun olduğu sürece, farklı yorumlar ve anlayışların hepsi geçerli sayılıyor. Zaten bu nedenle farklı mezhepler var. Rehberin içeriği İslam’da kabul edilen metodolojiye dayandığı için ve tarihsel ve dini kaynaklarca desteklendiği için, şimdiye kadar olumsuz tepki almadık.”
“Laik ve dindar kesimler arasında büyük yanlış anlaşılmalar var”
“Bu rehberin amacına ulaşabilmesi için nasıl bir tanıtım ve eğitim süreci düşünüyorsunuz? Afganistanlı kadınlara nasıl ulaşacaksınız?” diye sordum:
Rehberden bazı bölümleri Dari diline çevirdiklerini, sırada rehberin tamamını tercüme etmek olduğunu, daha sonra Peştuca ve Arapçaya da tercüme edileceğini iletti. Rehberin nasıl uygulanabileceği konusunda eğitimler verilmesi planlanıyormuş, ayrıca İslam dünyasındaki bazı üniversiteler bu rehberi programlarına almayı istiyormuş.
Ayşe Kadayıfçı, bu konuda çalışmaya başlamadan önce “İslam’da barış ve savaş” konularında benzer çalışmalar yapmış ve farklı ülkelerde (Irak, İran, Suudi Arabistan, Nijerya, Çad, Sudan, Pakistan vs.) din adamlarına eğitimler vermiş. Bu çalışmalar sırasında, Müslüman kadınların sesine ve görüşlerine yer verilmediğini görmüş. Aynı konularda çalışmaya devam edeceğini söylerken şöyle bir detayın altını çiziyor:
“Özellikle kendini laik ve dindar olarak tanımlayan kesimler arasında da büyük yanlış anlaşılmalar olduğunu fark ettim. Bu tür karşılıklı yanlış anlaşılmalar, kadınların haklarının korunması yolundaki çalışmalara büyük zarar veriyor.”
Afganlı kadınlar özelinden başlayarak, haklarını kaybeden, kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalan tüm müslüman kadınlar için eşit hak mücadelesinde “doğru bilgi” bugün dünden daha önemli. Kadınlara yönelik şiddet ve hatta linç girişimlerinin ülkemizde de gittikçe arttığı, aslında İslama aykırı olan dini söylemlerle kitleleri etkilemeye çalışanların ortalıkta cirit attığı gözönüne alınırsa, bu rehber, bilgiye dayanarak cehaletle mücadele etmek için ülkemizde de fayda sağlayacak önemli bir araç olabilir.