Geçtiğimiz günlerde TEMA Vakfı’nın paylaştığı bir bilgi dikkatimi çekti: “Yeşil Yol Projesi’nin İptal Kararı Kaldırıldı!”
Karadeniz Bölgesi’nde, 9 ilin yaylalarını birbirine bağlayarak yaşam alanlarına zarar verecek olan yaklaşık 2.600 kilometre uzunluğundaki “Yeşil Yol” projesi ilk olarak 2011 yılında hazırlanan Çevre Düzeni Planı içerisinde yer almış, TEMA Vakfının açtığı dava neticesinde Danıştay “kesin hüküm” niteliğinde bir iptal kararı vermişti.
“Yeşil Yol Projesi” bilime, hukuka ve şehircilik ilkelerine aykırı bulunmuş ve plandan silinmişti.
Ancak bu karardan yaklaşık 5 yıl sonra 2016’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir çevre düzeni planı ile “Yeşil Yol” projesini tekrar yürürlüğe koydu. TEMA’nın açtığı 2. davada farklı isimlerden oluşan bilirkişilerin hazırladığı ve yine TEMA’yı haklı bulan bilimsel rapora rağmen, Danıştay bu kez yürütmeyi durdurma kararı vermedi.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na yapılan itiraz kabul edildi ve Üst Kurul Yeşil Yol Projesi için yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Üst Kurulun bu kararına rağmen Danıştay ilgili talebi reddederek “Yeşil Yol”a devam dedi.
Bu ret kararını kesin karar olarak kabul eden bazı İdare unsurlarının sanki süreç sona ermiş gibi inşaat için ihalelere başladığı duyumunu alan TEMA, henüz temyiz incelemesinin devam etmekte olduğuna dikkat çekti.
Bu endişe verici gelişme sonrası, Yeşil Yol Projesini hatırlamak ve son duruma dair bilgiyi almak için TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç ve Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Özer’e sordum:
“Yeşil Yol, Samsun’dan Gürcistan sınırına kadar tüm Doğu Karadeniz yayla ve turizm merkezlerini birbirine bağlamayı amaçlayan 2600 km uzunluğunda bir yoldur. Dokuz ili ilgilendiren yolun yaklaşık 1000 km’si Karayolları Genel Müdürlüğü, kalan 1600 km’si ise büyükşehir belediyeleri veya il özel idareleri sorumluluğunda olacaktır.
Ortalama eğimin yüzde 74 olduğu Karadeniz sıra dağları boyunca uzanacak yol, 1750-2500 metre yüksekliğine kadar çıkmaktadır. Mevcut yolların genişletilerek kullanılması yanında, yüzlerce km yeni yol açılması da planlanmaktadır.
Proje ilk defa 2005 yılında yaylalar arası entegrasyon, ortak koridor oluşturulması gibi adlarla ifade edilmeye başlanmış, daha sonra “Doğu Karadeniz Turizm Odaklı Kalkınma Projesi” içinde değerlendirilerek nihayet “Yeşil Yol Projesi” adını almıştır.
2011 yılında hazırlanan Ordu-Giresun-Trabzon-Rize-Artvin-Gümüşhane Çevre Düzeni Planı içerisinde proje, “yayla turizminin geliştirilmesi için yaylalar arası entegrasyon” adıyla yer almıştır.”
“Doğu Karadeniz dağları sadece ülkemizde değil, uluslararası ölçekte de koruma değeri yüksek bir bölge olarak tanınmaktadır. Uluslararası doğa kuruluşları, bölgenin ılıman kuşak ormanlarını, dünyadaki savunmasız 200 önemli karasal ekolojik bölgeden biri olarak belirlemiştir.
Yine bu dağlar, uluslararası Doğa Koruma Örgütü (CI) tarafından yeryüzünün en önemli biyolojik çeşitliliğe sahip ve en çok tehdit altındaki 34 sıcak bölgesi arasında sayılmaktadır.
Bu bölge, 4 Milli Park, 5 Tabiatı Koruma Alanı, 16 Tabiat Parkı ve 60 Tabiat Anıtını bünyesinde barındırmaktadır. Bölgenin farklı yerlerinde çeşitli statülere sahip doğal ve kültürel SİT alanları mevcuttur.
Karadeniz, ülkemizin en eğimli bölgesidir. Bu alanlardaki her faaliyet önemli riskler içermektedir. Bu alanlardaki yayla ve dağlar fauna, flora ve habitatları bakımından zengin, bir o kadar da hassas ve kırılgan ekosistemlere sahiptir. Bu alanlar yaban hayatının sıkıştığı, sığındığı son alanlardır.
Dağlık ve eğimli alanlarda ormanlara en fazla zarar veren, kalıcı iz bırakan ve geri dönüşümü çok uzun zaman alan faaliyetler yol inşası ve bakımı işleridir. Orman yolu inşası, teknik açıdan zor, ekonomik açıdan pahalı, çevresel açıdan ekosistemin tüm elemanlarına çok yönlü zarar verebilen riskli faaliyetlerdir.
Yüzde 70 eğimli bir arazide bir yol açılması durumunda devasa toprak hafriyatı çıkmaktadır. Bu devasa hafriyatın taşınması, depolanması, şevlerden aşağı bırakılması büyük çevre tahribatına yol açacaktır.
Yol ağları, ekosistemler üzerinde hidroloji, habitat kaybı, arazi parçalanması, kirlilik, gürültü, yaban hayvanlarında ölüm ya da davranış bozukluğu gibi çok sayıda olumsuzluğa neden olmaktadır.
Yeşil Yol güzergahı üzerinde 30’dan fazla turizm merkezi planlanmaktadır. Bu durum Doğu Karadeniz dağları ve yaylalarının birer kent merkezine dönüşeceği ve tüm doğallığını yitireceği anlamına gelmektedir.
Nitekim bu gerekçelerle açmış olduğumuz davalarda da bilirkişiler projeyi ekolojik değerlerin ve geleneksel mimari değerlerin korunmasını zorlaştıracak bir yatırım olarak tariflemiştir.
Bilirkişi raporuna göre; yaylaların karayolu ile birbirlerine bağlanması halinde, araç trafiği denetlenmesi zor biçimde artacak, yaylalardaki geleneksel yaşam tarzını sürdürmek zorlaşacak, yaylalar yapılaşma için cazip hale gelebilecektir. Bu durum, yaylaların doğal yapısını olumsuz olarak etkileyecektir.
Daha vahim bir sonuç ise; yaylaların entegrasyonu için planlanan yol yapımı nedeniyle, bölgenin topografik yapısının oluşturduğu denize dik ve derin vadilerin denize paralel yollarla ve devasa büyüklükte viyadüklerle birbirine bağlanması gerekeceğinden büyük bir çevre tahribatı meydana gelmesi olacaktır.
Yol inşaatlarıyla, çok özgün doğal özellikleri olan vadiler ve doğal çevre tahribata uğrayacağından, şehircilik ve planlama ilkeleri açısından da uygun olmadığı görüşü ile projeye yönelik hukuki süreçler başlatılmıştır.”
“Günümüzde ve gelecekteki arazi kullanım kararları, çevre düzeni planları ile belirleniyor. Mevzuatta da belirtildiği üzere, çevre düzeni planları çevrenin korunması amacıyla, barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemeye yönelik hazırlanmaktadır. Bu yüzden doğa tahribatlarının oluşmadan önlenebilmesi için TEMA Vakfı olarak Türkiye genelinde 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarını takip etmekte ve gerekli görülen yerlerde itiraz ederek hukuki süreci başlatmaktayız.
Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 24.06.2011 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girdi. Bu planı incelediğimizde, bölgedeki önemli doğa koruma alanlarının, tarım alanlarının gerektiği gibi korunmadığını, koruma-kullanma dengesinin her alanda gözetilmediğini gördük ve plan kararlarına itiraz ettik.
Planın onayından yaklaşık 2 sene önce kamuoyunda tartışılmaya başlanan ve “Yeşil Yol” olarak yansıyan proje de artık bu plan yoluyla resmiyet kazanmıştı. Planda bu projenin yapılmasını mümkün kılan plan notuna da dava açtık. Davada içinde Yeşil Yol projesinin de bulunduğu birçok karar için Danıştay önce yürütmeyi durdurma kararı, devamında da iptal kararı verdi. Bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından da onaylanarak kesinleşti ve “kesin hüküm” halini aldı.
Ancak ne yazık ki Bakanlık bu sırada yeni bir plan çalışması yaparak şehircilik ilkelerine aykırı olması sebebiyle iptal edilen Yeşil Yol Projesi’nin olduğu kararları yeni bir çevre düzeni planı ile 2016 yılında yeniden yürürlüğe koydu. Bu plana da dava açtık.
Tüm bu dava süreçlerinde bölge halkı ile çok yoğun dayanışma içerisindeydik. Yargılama süreçlerinde projeyi neden istemediğimizi tüm gerekçeleriyle hep birlikte aktardık, kamuoyuna açıklamalar yaptık.”
“Dava süreci henüz sona ermedi.
Danıştay 6. Dairece daha önce verilen kesin hüküm niteliğindeki iptal kararına ters düşecek bir şekilde ret kararı verilmişse de henüz temyiz incelemesi devam etmekte. İtirazlarımızı ve geçmiş kazanımlarımızı hatırlattığımız dilekçemizi sunduk. Bazı İdareler ise sanki süreç sona ermiş gibi hızla inşaat süreçlerine devam etmek istiyorlar. İtirazlar, kazanımlar ve bilimsel raporlar ortadayken Karadeniz’in doğasını yok edecek bir adımın atılmayacağını umut ediyoruz.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun hukukun ve bilimin üstünlüğüne sahip çıkacağına ve ilgili Danıştay Dairesi’nin son hukuksuz kararını bozacağına inanıyoruz. Projenin hayata geçmemesi adına tüm süreçlerini takip etmeye ve itirazlarımızı dile getirmeye devam edeceğiz.
Doğu Karadeniz’in doğasını bir bütün halinde koruyacak bir üst ölçek plan çalışmasının hayata geçirilmesi konusunda da çalışmaya devam edeceğiz.”
Projeye karşı itirazlarını dillendiren ve mücadele veren kişiler hala aynı görüşteler ancak baskılar nedeniyle çok yorulmuş ve yıpratılmışlar. Yürütmeyi durdurmaya yönelik kararların geç kalması nedeniyle bağlantı yollarının çoktan tamamlandığını ve geriye dönüşün artık zor olduğunu, doğal yaşama dair kaygılarının ne yazık ki gerçekleşmeye başladığını, bundan sonra olası bina inşaatlarını mercek altına alacaklarını ve zararın daha da büyümesini önlemeye çalışacaklarını söylüyorlar.
Adı “Yeşil Yol” olan ama yeşili yok edecek diye itiraz edilen yol ile ilgili yeni bir süreç başlıyor sanki.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…