Anayasanın 2. ve 135. maddelerine göre demokratik yönetime tabi kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olan ticaret ve sanayi odaları ile borsalarda kıyasıya seçimler var. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) merkez yönetiminin seçimleri öne çektiği, 2023 genel seçimlerine hazırlık yapıldığı söyleniyor.
TOBB merkez yönetiminin seçilmelerine türlü yöntemlerle etki ettiği kişiler “büyük bir ihtimalle” yönetici ve TOBB delegesi olarak seçilecekler ve daha sonra “büyük bir ihtimalle” TOBB başkanını ve yönetimini yeniden seçecekler. TOBB başkanının 20 seneden fazla bu görevde kalması bu dediğimi ispata yeterlidir. Dobra bir oda başkanı, bu seçimden sonra da TOBB’dan aranacağını, mevcut TOBB yönetimini desteklediğine dair bir mektup yazmasının isteneceğini, içinden gelmese de yazıp göndereceğini söyledi. Zira birliğin desteğinin kısılması bile yeterince etkili bir yaptırım olur.
Lider ve Merkez Sultası Her Kurumda
Lider ve merkez yönetim sultası olarak çok daha ağırı siyasi partilerde yaşanan bu durum, barolar ve diğer meslek kuruluşlarında da aynı. Ankara’daki birliklerin ve merkezi kurumların yönetimini bir kere ele geçirmiş olan zamane padişahları, merkezdeki birliğin imkanlarını kendilerini yeniden seçecek yerel yöneticiler ve delegeler devşirmek için kullanıyorlar. Halk ile devlet yönetiminin buluştuğu, konularında söz ve etki sahibi olan bu yarı resmi meslek kuruluşları siyasetin arka bahçesi gibi. Onları ele geçirilecek müstahkem mevkiler olarak gören siyasiler de müdahil oluyor, yandaşlarının seçilmesi için nüfuzlarını kullanıyorlar.
Pespaye Blok Liste Seçimler
Bu nahoş tiyatroda en pespaye yöntem, kapalı kapılar ardında hazırlanan blok liste seçimleri. Amaç kurumları iyi çalıştırmak değil ele geçirmek, karşıt ve farklı düşünenleri yönetimden uzaklaştırmak. Farklı listeler çıkarsa bir yanda herşeyi alan kazananlar diğer yanda herşeyi kaybedenler kutupları ortaya çıkıyor. Seçimlere siyasilerin ve birlik merkezlerinin karışması ise mesleki konularla sınırlı kalması gereken seçim yarışını adeta siyasi bir kan davasına dönüştürüyor.
İstanbul Barosunda önceki seçimlere 8 faklı liste katıldı. İkinci turda 45 binden fazla avukatın 8 bin küsurundan oy alan liste kazandı. 37 binden fazla avukat yönetimde temsil edilmedi, baronun ve birliğin yönetiminden hepten dışlandılar. Azınlığın çoğunluğa tahakküm edebileceği bir yönetim oluştu. Avukatların sorunlarını ortak akılla ve uzlaşma ile çözmek ise imkânsız hale geldi. Ortak akla erişmek isteyen yönetim değişik adlarla danışma meclisleri oluşturmaya çalışıyor. Ama nafile çaba, yönetime katılmayan, yönetimin yetki ve imkanlarını kullanma imkanından mahrum olanların etkin katılımı sağlanmadıkça ortak aklın ortaya çıkması zaten mümkün değil.
Türkiye’nin “Milli Şef – Başkan” Hastalığı
Türkiye’nin esas yönetim derdi işte tam burada. Yönetimi tek başına ele geçirerek karşıtlarını yönetimden dışlayanların gücü keyfe göre kullandıklarında dışladıklarını en iyi yöneteceklerini sanmaları. Başınızı sağa da çevirseniz sola da, merkezi hükümete de baksanız belediyelere de, yarı resmi meslek kuruluşlarına da baksanız aynı yönetim sakatlığını görüyorsunuz: Her kurumda bir milli şef ve diğerleri; bir köşede tüm yetkileri tek başına kullanan bir başkan ve etrafında ona tam tabi olan yönetim kurulları, öbür yanda hiç hükmü olmayan meclisler. TBMM’den tutun, belediye meclislerine kadar aynı durum. Cengiz Han’ın torunları olmakla övünenler, türlü entrikalarla başkan mevkilerini ele geçirip de kendilerini Ulu Hakanla özdeşleştirenler, O’nun ilk yönetim ilkesini, en iyi yönetimin en azılı rakibi ile bir masa etrafında oturabilmek olduğunun farkında bile değiller.
İlla Kurumsal Demokratik Yönetim
Demokratik yönetim, farklı ve karşıt düşünenleri bir araya getirip uzlaştırarak ilerlemeye dönüştürme sanatıdır. Demokratik devlet kurumları ise farklı ve karşıt düşünenleri bir araya getiren, herkese ve her kesime ait olan resmi kurumsal platformlardır.
Demokrasi, siyasi partilere çöreklenme, kurumları ele geçirme, kilit mevkilere kendi adamlarını getirme, devasa devlet gücünü ele geçirerek keyfince kullanma, her şeyi tasdik eden notere döndürülen TBMM’de sayı üstünlüğü ele geçirme, dalaşan kerli ferli siyasilerin birinci çıkacağını tahmin veya manipüle edebildiği zaman seçim sandığını halkın önüne koyma oyunu değildir.
Bütün paydaşları bir araya getirmesi, herkesin görüşünü değerlendirerek ortak akıl yoluyla karar almayı ve kararları herkesin benimsemesini sağlaması nedeniyle kurumlaşmış bir demokrasi kocaman bir devlet için de küçük bir kurum veya şirket için de olabilecek en iyi ve ileri bir yönetim sistemidir.
Demokrasinin başlangıç ve bitiş noktası
Mensuplarına mesleki konularda yönetime katılma imkânı veren meslek kuruluşları, demokrasinin başladığı, demokratik yönetim kültürünün serpildiği kurumlardır. Ülkede demokrasi bu kurumlarda başlar, serpilir ve ülkenin diğer tüm kurumlarına yayılır.
İşi gücü yerinde olan kerli ferli ağalar beyler, atın bu blok liste seçimleri, hak eden ve gücü yeten herkes hak ettiği koltuklara otursun, rakiplerinizi düşmanlaştırmayıp dost edinin, aynı masa etrafında buluşun hepinizin ve herkesin ortak sorunlarına birlikte çözümler arayın, bulun ve gerçekleştirin. Küçük menfaatler için ya da ecele faydası olmayan korkular nedeniyle siyasetçilerin arka bahçesi olmayın. Kendilerinden zorla aidat aldığınız üyelerin hak ve menfaatlerinin yerine getirilmesi için siyasilere baskı kurun, kapılarında el pençe durmayın.
En başta istemeniz gereken şeyin de hukukun üstünlüğü ve onu her alanda sağlaması için yargıyı yetkin, kaliteli hizmet üreten, kendisi hukuka en üst düzeyde uyarlı olan ve tam bağımsızlığı hak eden bir hale getirmek olduğunu unutmayın ve bunu ısrarla talep edin. İşte o zaman ileri bir demokrasi ve hukuk devleti olur, o zaman karlarınız kısa süre 3-4 katına çıkar, o zaman hali hazırda değerinin 4’te birine düşmüş olan varlıklarınız gerçek değerini bulur.