Doğan Medya iştiraklerini satın almak için 2018’de Ziraat Bankası’ndan kredi alan ve borçlarını ödemediği için bazı varlıklarını devreden Demirören Grubu, 31 Ekim’de Bağcılar’daki 30 yıllık medya binasını da Ziraat Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na devretti.
Gazeteci İsmet Berkan, Demirören’in Doğan grubunu satın alım sürecini, Ziraat Bankası’ndan alınan kredinin akıbetini, Total’in satışını, Kemer Country’deki golf sahasını ve en son Bağcılardaki medya binasını abonelerine gönderilen Gündem adlı bültende değerlendirdi.
Berkan, “Demirören Medya para kaybetmeye devam edecek, kredi borçlarını da ödeyemeyecek. Ziraat Bankası bu kredileri “batık kredi” olarak sınıflamamak için bugüne kadar elinden geleni yaptı ve zamana oynadı. Daha ne kadar zamanı var, kestirmek kolay değil ama ufuktaki sonu biliyoruz: Kredi “batık” yazılacak, bu medya grubu Ziraat’e devrolacak, bankanın zararını Hazine, yani hepimiz ödeyeceğiz,” ifadelerini kullandı.
Berkan’ın yazısını sizlerle paylaşıyoruz:
Türkiye’de 20 yıllık AK Parti ve Tayyip Erdoğan iktidarının çok sayıda cüretkar ve ahlaken tartışmalı uygulaması oldu ama herhalde Demirören Holding’in Aydın Doğan’dan Doğan Medya Grubu varlıklarını satın alması kadar tartışmalısı az yaşandı.
Önce hatırlayalım: Doğan Holding, 6 Nisan 2018’de Kamuyu Aydınlatma Platformu KAP’a bir bildirimde bulunarak medya varlıklarının tamamına yakınını toplam 916 milyon dolara Demirören Grubu’na devrettiğini açıkladı.
Demirören Grubu bu alım için daha önce 50 milyon dolar kaparo vermişti; kalan 866 milyon doların peşin olarak ödeneceği de aynı açıklamada yer alıyordu.
Peki Demirören Grubu bu 916 milyon doları nereden buldu da bu alımı yaptı? Bu soruya bir muhasebeci titizliğiyle net cevap vermek kolay değil; çünkü Demirören’ler bir kısmı dolar cinsinden, bir kısmı TL cinsinden çok sayıda farklı kredi kullandılar. Kredilerin bazıları satın alma işlemi için, bazıları ise Demirören Grubu’na bu yeni alınan şirketlerin işletme sermayesi olarak verildi. Kredilerin yükümlüleri de farklı. Bazı kredilerin borçlusu olarak satın alınan şirketler (Hürriyet ve Doğan TV Holding) gözüküyor, bazıları için Demirören Holding, bazıları için Demirören Grubu şirketi Total. Ama şunu biliyoruz: Demirören Grubu’na bu krediler, hükümetin özel olarak devreye girmesiyle başta Ziraat Bankası olmak üzere kamu bankaları tarafından verildi ve verilen tutar 750 milyon doları aşıyordu. (Bunun 675 milyon doları satın alma için kullanılan, 2 yıl geri ödemesiz 10 yıl vadeli krediydi.)
Her banka-kredi kullanan şirket ilişkisinde olduğu gibi bu dev krediler için de türlü çeşitli teminatlar verildi. Bir kere satın alınan şirketlerin hisse senetleri de, mal varlıkları da kredinin teminatları arasındaydı. Ayrıca Demirören Grubu’nun neredeyse bütün varlıkları, hatta ailenin kimi özel varlıkları da (Rahmetli Erdoğan Demirören’in meşhur yalısı ve sanat koleksiyonu dahil) bankaya teminat olarak gösterildi.
Normali nedir: Bir yatırım yaparken siz kredi almak istersiniz, banka da yapacağınız yatırımla bu krediyi geri ödeme gücünüzün olup olmayacağına bakar, ona göre de krediyi verir.
Demirören Grubu’nun satın almasıyla birlikte, o güne kadar kârlı işletmeler olan medya şirketleri giderek artan bir hızla kârlı olmaktan uzaklaştı. Satışları düştü, reklam gelirleri hızla azaldı. Bugün satışın üzerinden 4 yıldan biraz fazla zaman geçti ve tahminen grubun Kanal D dışında kalan bütün şirketleri zarar ediyor. Grup zarar ettiği için kredilerini geri ödeyemiyor; ayrıca bu krediler için teminat gösterilen en önemli varlıklardan biri olan Kemer Golf & Country Club’ın arsasının kağıt üzerindeki değeri son derece şüpheli durumda, yani Demirören’lerin bir “teminat açığı” sorunu da var.
Bu sorunları aşmak isteyen grup ve kredileri batık duruma geçme tehlikesi yaşayan Ziraat Bankası için iktidar birkaç kez devreye girdi. Örneğin Demirören’lere ait Total, “fahiş” denebilecek bir fiyatla bir çeşit kamu şirketi olan Oyak Holding’e satın aldırıldı. 450 milyon dolarlık bu satış Demirören’i aslında çok da rahatlatmadı; çünkü şirket TL olarak kullanmış olsa da, aldığı işletme kredilerini de ödeyememişti ve aksine gündelik operasyonlarını sürdürebilmek için bankadan sürekli kredi kullanır olmuştu. Gelen bilgilere bakılacak olursa Hürriyet ve Kanal D’de “CFO” pozisyonunda çalışanlar artık Ziraat Bankası’nın kendi elemanlarıydı. Benzer şekilde Demirören Holding’in muhasebesi de Ziraat’ın kontroluna geçmişti. O kadar ki, Yıldırım Demirören’in özel uçağına alınacak benzin için bile Ziraat Bankası’ndan izin isteniyordu. (Demirören, Golfstream 450 model bu uçağı 2018’de Ferit Şahenk’ten satın aldı.)
En vahim durum, dün iş makineleriyle içine dalınan Kemer Country’nin golf sahalarında yaşanıyor. Ziraat Bankası, Emlak Konut eliyle bu arsaları bir an önce paraya çevirmek ve teminat açığını kapatmak istiyor. Yani, bir iş insanına verilen sakat kredi ve bu kredinin geri ödenememesinin cezasını İstanbul’un golf parkuru ve Kemer Country’deki ev sahipleri ödeyecek. Dün ödemeye başladılar maalesef.
Ama sorun bitecek gibi değil. 28 Ekim cuma günü gözlerden kaçtı, Ziraat Bankası KAP’a bir bildirim yaptı ve eskiden Doğan Medya Center diye bilinen, sonra Demirören Medya Center’a dönüşen Bağcılar’daki Hürriyet ve Kanal D binaları ile bu binaların da arkasında kalan dev arazinin Ziraat Gayrımenkul Yatırım Ortaklığı’na tapu devrinin yapıldığını açıkladı. Yani artık geriye bina da kalmadı.
Biliyoruz ki bu konu burada da bitmeyecek. Çünkü Demirören Medya para kaybetmeye devam edecek, kredi borçlarını da ödeyemeyecek. Ziraat Bankası bu kredileri “batık kredi” olarak sınıflamamak için bugüne kadar elinden geleni yaptı ve zamana oynadı. Daha ne kadar zamanı var, kestirmek kolay değil ama ufuktaki sonu biliyoruz: Kredi “batık” yazılacak, bu medya grubu Ziraat’e devrolacak, bankanın zararını Hazine, yani hepimiz ödeyeceğiz.
Tayyip Erdoğan ve iktidarının kendisine dost görmediği bir medya grubunu yok etmek için önce 1,5 milyar dolarlık vergi cezası yazması; ardından grubu kendine daha “dost” bir iş insanına aldırmak için kamu kaynaklarından kredi verdirmesi öyle herhangi bir yolsuzluk skandalı değil. Biz bu konuyu uzun yıllar konuşmaya devam edeceğiz.