İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İstiklal Caddesindeki kanlı 13 Kasım terör eylemi ardından ABD’nin taziyesini reddedip müttefikliğini tartışmaya açması, neredeyse toplumun tamamında öfke ve üzüntüye yol açan saldırının kendisi kadar dikkat çekti. ABD Büyükelçiliğinin “terörizmi kınıyoruz, NATO müttefikimizin yanındayız” gibi basmakalıp yanıtı toplumu ikna edici olmaktan uzaktı. Kamuoyu PKK tarafından ABD’nin para ve silah desteğiyle Suriye’de eğitilip gönderildiği söylenen bombacının yakalandığını görüyordu; Soylu’nun çıkışı toplumda -onu eleştirenler arasında dahi- belli bir yankı buldu.
İşin ilginç yanı Soylu İstanbul’da ABD’nin müttefikliğini tartışmaya açarken Ankara’da MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ABD dış istihbarat servisi CIA’nın Başkanı William Burns ve Rusya dış istihbarat servisi SVR’nin Başkanı Sergey Narışkin’i buluşturmaya hazırlanmasıydı. MİT’in Ankara’daki karargâhı “Kale”de yapılan görüşme Rusya-Ukrayna savaşında nükleer silahların kullanılmasını önlemeye yönelik, küresel güvenliği ilgilendiren bir konu üzerineydi.
Bir yandan küresel güvenlik konularında “NATO müttefikiyle” işbirliği arayışındaki ABD’nin öte yandan Türkiye’nin temel güvenlik ihtiyacını destek mesajlarıyla geçiştirmesi daha ne kadar sürdürülebilir?
Soru budur.
PKK 1978’de kuruldu. Kurucuları arasında Abdullah Öcalan ve içinde bugün örgütün Irak’taki fiili yöneticileri Cemil Bayık ve Duran Kalkan da bulunuyordu. Türkiye, İran, Irak ve Suriye toprakları üzerinde Markist-Leninist ideolojide bir Kürt devleti kurmayı amaçlıyordu; bayrağında hala Kızıl Yıldız vardır.
Bu Kızıl Yıldızlı bayrakla kendisini 2014’ten bu yana emperyalist gördüğü ABD’nin Suriye’de IŞİD’e karşı kara gücü olarak kullandırmaktadır PKK. Üstelik ABD uzun yıllardır PKK’yı terörist örgüt olarak kabul etmektedir. Öcalan’ın 1999’da yakalanması bir MİT-CIA ortak operasyonuyla mümkün olmuştur. ABD Dışişleri PKK’nın üç fiili yöneticisi Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın başına terörizm ve uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasına milyon dolarlık ödüller koymuştur. ABD Savunma Bakanlığı bu yüzden PKK’yı terörist sayarken PKK’nın Suriye kolu PYD ve onun silahlı gücü PKK yerine SDG gibi bir paravan örgüt kurdurup yardımlarını onun üzerinden yapmaya başlamıştı.
PKK, ABD’nin Vietnam’da 14 yıl, Irak’ta 18 yıl kaldıktan sonra çekildiğini unutarak Suriye’de ilelebet kalacağını zannediyor.
Ya ABD kendisine Kürt devleti kurdurana dek Suriye’de kalacağını zannediyor ya da Türkiye’nin 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra değişen mücadele taktiğiyle Suriye’de kuşatılıp kaldığının ayrımına vardı.
Irak’ta (KDP destekli) Türk askeri operasyonları ve MİT’in nokta atış suikastlarıyla birlikte, Nisan ayında operasyonlar durmazsa “savaşı şehirlere taşıyacakları” tehdidini savurdu PKK şefi. Nitekim 26 Eylül’de Mersin’de polis lojmanlarına yapılan saldırıyı kınayan HDP’nin hapisteki önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ı “düşman lisanıyla” konuşmakla suçladı. Bu nedenle ABD’nin Türkiye’yi Rusya-Ukrayna savaşı ardından NATO’ya girmek isteyen İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğini onaylamaya ikna ettiği sıralarda, AB ama özel olarak İsveç’i caydırmak için kimyasal silah iddiasını ortaya attı. İstiklal saldırısından sonra da şehirlerdeki terör eylemlerinin süreceğini söyledi.
PKK mesajını Türkiye’den çok ABD’nin duymasını istiyor.
Kandil, ABD’nin Türkiye’yi durdurmasını istiyor ama ABD’nin Türkiye’den Rusya-Ukrayna savaşı ve küresel güvenlik çıkarlarına dair daha büyük büyük beklentileri var.
Oysa Ankara da Stokholm ve Helsinki’yla NATO müzakeresini aslında dolaylı olarak Vaşington’la yapıyor.
Çünkü özellikle de İsveç, Türkiye’nin taleplerini yerine getirmeye başlarsa, ABD’nin açmazı daha da açığa çıkacak. Çünkü PKK’yı Suriye’de büyüten ve 15 Temmuz askeri darbe girişimi arkasındaki Fethullah Gülen ve yasadışı örgütünü hala bürokratik bahanelerle koruyup kollayan ABD yönetimi.
Ama Türkiye, ABD’ya ne kadar kızsa da Rusya’ya karşı manivela gücünü NATO’dan dolayısıyla ABD ile aynı askeri ittifakta bulunmaktan aldığını biliyor. Ne seninle ne sensiz…
ABD’nin Türkiye, Türkiye’nin ABD açmazı bunlarla da bitmiyor.
Düşünsenize, bir yandan “Değerli NATO müttefikimiz” diyen ABD’nin diğer yandan NATO güney kanadını da güçlendirecek olan F-16 satışına izin için ayak sürüyor. Hatta bir başka NATO müttefiki Yunanistan sınırlarında kullanılmayacağı şartı getirmek istiyor.
ABD’nin açmazı bir bakıma Beyaz Saray ile dünyayı hala ekonomik ve askeri yaptırımlarla hizaya getirebileceğini sanan modası geçmiş Kongre arasında.
Türkiye-ABD ilişkilerindeki fay hatlarında enerji birikiyor. Bu enerji yüküyle, bu ilişkinin daha uzun süre böyle yürütülmesi zor. Bakalım bardağı taşıran damla ne olacak ne zaman gelecek?
MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan açılımıyla başlayan gelişme ve tartışmaların hem MHP hem de CHP’de oy…
President Tayyip Erdoğan welcomed Donald Trump's return to the US presidency. During Trump's previous tenure,…
Türkiye’yi hedef alan iki vekil gücün liderlerine ilişkin Ekim ayında, ardı ardına önemli gelişmeler yaşandı.…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…