Dünya, demokrasinin korunması ve gelişimi için kritik bir dönemden geçiyor, siyaset ve kamu kurumlarına duyulan güven azalıyor. Oysa, kurumlarına güven duyulan toplumların yaşam kalitesi daha yüksek oluyor. İnsanların kamu otoritesi ile en yakın ilişki içerisinde olduğu kurumlar ise belediyeler. Bu nedenle, vatandaş odaklı yerel yönetişim anlayışının yaygınlaşması aslında demokrasinin ve ortak kaynakları paylaştığımız insanlarla birlikte yaşama kültürünün gelişimi için de kritik önemde. Çünkü güven, iyi yönetişimin özü ve sürdürülebilir kalkınmanın temel taşıdır.
Argüden Yönetişim Akademisi’nin geliştirdiği Entegre Belediye Yönetişim Modeli©’nden de yararlanarak Türkiye’de ilk kez Sultanbeyli ve Şişli Belediyelerinin Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı kullanma hakkı kazanmaları demokrasinin ve güvenin gelişimi açısından iyi birer örnek ve önemli bir kilometre taşı oldu.
İyi yönetişim, bir kültür ve güven kültürünün yeşerdiği iklimdir. Toplumsal güven anlayışı aslında Anadolu medeniyetinin yakından bildiği bir kültür. İyi ahlak ve doğruluğu içeren Ahilik kültürü, ‘kendin için ne istiyorsan, başkası için de onu iste’ diyen Yunus Emre’nin şu bilge sözleri:
“Sen sana ne sanırsan, ayruğa da onu san
Dört kutsal kitabın mânası var ise, budur işte.”
bu adalet ve ahlâk anlayışının Anadolu medeniyetinin temelleri olduğunu ne de güzel ifade ediyor.
İyi yönetişim toplumdaki sorunlarla ilgili sorumluluk üstlenerek bu sorunlara tutarlı ve adil şekilde etkili çözümler üretmeyi, bu süreçteki davranışlarıyla ilgili şeffaf bir şekilde hesap verebilmeyi ve tüm bu süreçlerde sorundan ve çözümden etkilenen herkesin kararlara aktif katılımını sağlamayı gerektirir.
Bu kültürün her yaş grubundan bireylerde, her sektörde ve kurumda yeşermesi ve sürekli gelişmesi ise toplumda “güven” ikliminin oluşmasını sağlar. Güven ise sürdürülebilir kalkınmanın anahtarıdır. Bu nedenle, daha iyi bir gelecek ve sürdürülebilir kalkınma için kurumlara güven duyulması yani iyi yönetişim şarttır.
“Kurumlara duyulan güven” olarak tanımlayabileceğimiz “iyi yönetişim” kültürünün toplumdaki karşılığını anlatabilmek adına bir örnek vermek isterim. Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı üstlendiğim Argüden Yönetişim Akademisi her yaş grubu ve her sektörde iyi yönetişim kültürünü geliştirmek için çalışmalar gerçekleştiriyor.
Bu çalışmalardan biri olan Öğrenen Çocuk: Sorumlu Birey programında bir araya geldiğimiz 9-10 yaş grubundaki çocukların neredeyse tamamı, sorunların çözümü için adres olarak ailesini, okulunu ve belediyeleri ana aktörler olarak gördüklerini gözlemledik. Bu yaş grubunun, aile ve okulu neden seçtiğini anlamlandırmak kolay. Belediyeler ise günlük yaşamlarındaki sorunlara çözüm üretmede vatandaşa en yakın kamu kurumu olarak öncelik kazanıyor.
9-10 yaş grubundan itibaren, her vatandaşın sorunların çözümünde başvurduğu kurumlar olan belediyelerin de güveni artırmak için iyi yönetişim kültürünü geliştirmesi gerekiyor. Entegre Belediye Yönetişim Modeli©, belediyelerde işleyişin, bilginin ve katılımın kalitesini artırarak sürekli gelişimi tetikliyor. İyi yönetişim ilkeleri ve entegre düşüncenin benimsenmesine destek olarak hem bu süreci oluşturmak için gerekli hem de sonraki dönemlerde yaratılacak değeri ve süreç kalitesini artırıyor.
Model, yerel yönetimlerde işin yapılış biçimini ve süreçlerin kalitesini iyileştirmek üzerine geliştirildi. Bu nedenle gerek Türkiye’de gerekse dünyada tüm yerel yönetimler tarafından kullanılabilecek uluslararası bir model olma niteliği taşıyor.
Akademinin geliştirdiği bu yeni model ilk kez Türkiye’de 2 belediyede uygulandı. Akademi Koordinatörlüğünde, Avrupa Konseyi, Marmara Belediyeler Birliği, Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri iş birliğinde 1 yıl boyunca gerçekleştirilen bu projede başvurular, saygın bürokratlar, akademisyenler ve STK temsilcilerinden oluşturulan bağımsız bir jürinin değerlendirmesi sonunda Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri, Avrupa Konseyi’nin Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı bir yıl boyunca kullanmaya hak kazandılar.
Markayı almak bir sürecin bitişi değil başlangıç noktası diyebiliriz. Başvuruyu yapan kurumun halihazırda gerçekleştirdiği çalışmalara ek olarak taahhütleri de göz önünde bulunduruluyor. Markayı kullanma hakkını 1 yıllığına kazanan kurumların, ilgili taahhütlerini yerine getirmesi ve bununla ilgili şeffaf bir şekilde hesap verebilmesi gerekiyor. Kullanım hakkı süresinin sonunda kurumların yeniden başvuru yapması ve jüri değerlendirmesi sonucunda bu süreyi uzatma imkânı bulunuyor.
Avrupa Konseyi Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın Türkiye’de ilk kez iki belediyeye birden verilmesini, yerel yönetimlerin bu alanda etkili çalışmaları ve iyi yönetişim kültürünün gelişimi adına örnek olmasını ve yaygınlaşmasını diliyorum.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…