İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na uyduruk bir hakaret suçlamasıyla verilen 2 yıl 7 ay 15 gün cezanın amacı sadece İmamoğlu’nu siyaset dışına itmek değildi. Sadece böylece Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı zorlayacak bir aday adayını devre dışı bırakmak değildi.
Aynı zamanda 2019’de CHP’nin AK Parti’den seçimle aldığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına yargı kararı üzerinden el koymaktı. Böylece 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi İstanbul’un kaynakları belli tarikat ve çıkar gruplarının kontrolündeki dernek ve vakıflara akıtılmaya devam edecekti.
Ama beklenen oldu, fazla zor oyunu bozdu. Muhalefet İmamoğlu’na yapılan haksızlığa karşı kenetlendi. İmamoğlu bütün muhalefeti 15 Aralık 16.00’da Saraçhane’de toplanmaya çağırdı.
Erdoğan şansını daha da zorlamak istiyorsa iki şey yapabilir. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Erdoğan yargısını hızlandırıp İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay süreçlerini hızlandırıp seçimlerden önce İmamoğlu’nun kararını onaylamasını sağlayabilir. İçişleri Bakanı da öyle mahkeme, Yargıtay filan beklemeden İmamoğlu’nu görevden alabilir.
Erdoğan’ın 2023 seçimini almak için her zorlamayı denemesi şaşırtıcı olmaz.
İmamoğlu’nun dün Saraçhane’de yaptığı konuşmada 1999’da yine böyle uyduruk bir suçlamayla, şiir okuduğu için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınan Erdoğan’ın “Yargının bağımsız olmadığı anlaşıldı” sözlerini okudu. Hemen yanında duran İYİ Parti lideri Meral Akşener ise Erdoğan’ın yine görevden alındığı süreçte söylediği “Bu şarkı burada bitmez” sözlerini tekrarladı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu o sırada Almanya’dan dönüyordu.
Akşener ise İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi duruşmaya 16.00’ya dek ara verdiğinde herkese Saraçhane’ye, Belediye binası önüne çağırdığında ilk yanıt veren lider oldu; atladı arabaya İstanbul’a gitti. Akşener’i n siyaseten daha da öne çıkarak bir hareketti.
Kılıçdaroğlu o saatte Berlin Teknik Üniversitesinde, Şahin Albayrak’ın davet edilse pek ala Ankara’da da verebileceği yapay zekâ sunumunu dinliyordu. Türkiye’de ortalık karışınca programını iptal edip İstanbul’a döndü.
Açık konuşalım, İmamoğlu duruşmasının 14 Aralık’ta yapılacağı daha 11 Kasım’da belliyken -siyaseten gerekliliği tartışmalı olan- Almanya’daki üniversite ziyaretleri tarihlerini ona göre ayarlamaması hataydı.
Peki, bu gelişmelerle Altılı Masanın cumhurbaşkanlığı adayı ibresi İmamoğlu’na mı döndü?
Orası biraz karışık.
Dün akşamdan bu yana siyaset kulisinde pek çok senaryo konuşuluyor.
Verilen ceza ardından muhalefetin İmamoğlu etrafında kenetlenmesiyle adaylık ibresi siyaseten İmamoğlu’na dönmüş görünüyor ama hukuki durum bu senaryoların konuşulmasını getiriyor.
Bu senaryolar arasında, az önce de söz ettiğimiz İçişleri Bakanı Soylu’nun yargı sürecini beklemeden İmamoğlu’nu görevden alması veya Adalet Bakanı Bozdağ’ın yargı sürecini hızlandırması geliyor. Bir başka senaryo, Erdoğan’ın seçimi öne alma tarihinin, dolayısıyla Altılı Masanın adayını ilan etme tarihinin de böylesi bir hızlandırılmış yargı süreci ile eşgüdüm içinde yürütülecek olması.
İmamoğlu’na siyaset yasağının yolunu açan bu mahkeme kararı bir yönüyle Altılı Masayı bir an önce adayını ilan etmeye zorlama hamlesi işlevini görüyor.
Hatta Ankara’da Altılı Masanın İmamoğlu’nun aday yapması ve ilk turda Cumhurbaşkanı seçilememesi, Yargıtay kararının da tesadüfen tam o aradaki 15 günde çıkması durumunda Erdoğan’ın seçimi kazanmış sayılacağı dahi konuşuluyor.
Yine dün geceden bu yana Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş aleyhine de uydurma bir suçlamayla benzeri bir dava açılması ihtimali söz konusu.
Bu açıdan bakıldığında Erdoğan’ın kendisini zorlayacak İmamoğlu’nun adaylığının önünü yargı kararlarıyla kestiği, Erdoğan’ın karşısında Kılıçdaroğlu’nu görmek istediği yorumları güçleniyor.
Dolayısıyla mahkemenin İmamoğlu aleyhine verdiği karar, siyasi açıdan olmasa da hukuki açıdan Kılıçdaroğlu’nun aday adaylığını güçlendiriyor.
Öte yandan Kılıçdaroğlu’na Altılı Masa içinde eleştiriler artıyor. Bunların başında “Başörtüsü Yasası” teklifi vererek Erdoğan’ın meseleyi Anayasa değişikliğine getirmesine yol açmış olması geliyor.
Ama zamanında Süleyman Demirel’in söylediği üzere, “Meşru zeminlerde çare tükenmez”. Bakasınız bugün kapalı görünen kapılar açılıverir. Siyaset boşlukları sevmez, bazen hiç akla gelmeyen ya da hevesli olmadığını söyleyen birilerini öne çıkarıverir. Tıpkı zamanında Erdoğan’ı çıkarıverdiği gibi.
Altılı Masanın 26 Aralık’ta yapılması beklenen toplantısı ardından sürprizlere hazır olmak lazım.
MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan açılımıyla başlayan gelişme ve tartışmaların hem MHP hem de CHP’de oy…
President Tayyip Erdoğan welcomed Donald Trump's return to the US presidency. During Trump's previous tenure,…
Türkiye’yi hedef alan iki vekil gücün liderlerine ilişkin Ekim ayında, ardı ardına önemli gelişmeler yaşandı.…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…