Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 21 Ocak’ta Bursa’da (yine toplu açılış töreni kılığına sokulan) AK Parti mitingi vardı. Miting kamuoyunda Erdoğan’ın başarılarını anlattığı konuşmasıyla değil, “Sinan Ateş” pankartı açılması ve polise pankart açanlara müdahale emri verilmesiyle konuşuldu. Seçime bugün 110 gün kalmışken sonuncu baş ağrısı olup olmayacağını bilemeyiz ama Sinan Ateş cinayeti Erdoğan’ın son baş ağrısı.
Erdoğan açısından çözülse bir türlü, çözülmese bir türlü.
Çözülse de çözülmese de Erdoğan ve AK Parti’ye siyaseten getirileri de olacak, götürüleri de.
Ülkücülerin MHP’nin Ateş cinayeti karşısındaki tutumunu protesto eden bölümü, cinayet çözülmezse sandığa gitmeyeceğini söylüyor; bu Cumhur İttifakı için kötü haber. Öte yandan Erdoğan da güvenlik bürokrasisi de cinayetin arkasında MHP bağlantıları çıkabileceğini görüyor ve bunun Devlet Bahçeli’yi kızdıracağından çekiniyorlar.
Cinayeti bir solcu, ya da Ateş’le arasında şahsi bir husumet bulunan birisi işlemiş olsaydı, polis katili ve bağlantılarını çoktan çözmüş olmaz mıydı? Sorun ve soru da bu zaten.
Eskiden bir tekerleme vardı: olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar.
Türk polisi bu yeteneğe hala sahip olduğunu son olarak 13 Kasım 2022’deki kanlı İstiklal Caddesi bombalamasında gösterdi.
Bombacı da bağlantıları da 24 saat içinde yakalandı. Talimatı veren şahıs da birkaç hafta içinde Bulgaristan’da yakalanıp getirildi.
Polisin eli tutulmayınca oluyor demek ki…
MHP’nin gençlik kolları işlevini gören Ülkü Ocakları Derneğinin önceki Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesindeki en önemli isimlerden olduğu bildirilen Tolgahan Demirbaş’ın MHP’lilerce korunup kollandığı izlenimi, Demirbaş’ın iki defa ifadesi alınmasına rağmen tutuklanmaması gibi nedenler cinayet soruşturmasına gölge düşürüyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Her şeyi biliyoruz” ve “Ülkücülere sözümdür” diyerek 4 ay sonra iktidara gelirlerse katilleri adalete teslim edeceklerini söylemesi iktidarın cinayetin üzerine gitmediği suçlamasını içeriyor. Erdoğan bu konuda konuşmuyor ama “çevresi” olayın çözülmesi için “kesin talimat” verdiğini söylediği için sorumluluk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın üzerinde kalıyor.
Sinan Ateş cinayeti 30 Aralık’ta Ankara’nın yeni zengin ve daha çok AK Parti ve MHP ileri gelenlerinin tercih ettiği Çukurambar semtinde işlendi. Siyasi sonuçları olacağı tahmin edilen cinayete çevrildi gözler.
Ancak cinayeti örtbas etme çabaları da ilk anda başladı. Önce Ankara Emniyeti Asayiş Şubeye verilerek sıradan bir asayiş olayı gibi gösterilmek istendi. Sonra sanki sıradan bir çek-senet işi kılığına sokulmak istercesine “bacağından vurulacaktı, kazayla boynuna geldi” lafı yayıldı ama tutmadı. Bazı bilgiler hızla ortaya dökülmeye başlamıştı.
Evet, tetikçiler suç dünyasındandı ama ilk gözaltına alınanlar arasında MHP İstanbul İl Yönetiminden Ufuk Köktürk vardı. Köktürk, cinayeti organize ettiği öne sürülen suç dünyasıyla bağlantılı, “Dodo” lakaplı Doğukan Çep’in hesabına para göndermişti. Köktürk ve Çep 2013’te cezaevinde tanışmışlardı. Köktürk o sırada Kahraman Kaya adlı bir lise öğrencisini öldürmekten yargılanıyordu. 20 yıl ceza almıştı ama Yargıtay cezasını hala onaylamadığı için siyaset yasağı da almamış, MHP yönetiminde yükselmişti.
Çep 2014’te İstanbul, Maltepe’de uyuşturucuya karşı bir yürüyüşe katılan Hasan Ferit Gedik’i öldürmekten aranıyordu.
Köktürk ve Çep’in avukatları aynı kişiydi. Ülkü Ocakları Başkan Yardımcısı Serdar Öktem.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yapan Sinan Ateş, Ülkü Ocakları başkanlığına Ocak 2019’da Bahçeli tarafından atanmış, Nisan 2020’de yine Bahçeli’nin talebiyle istifa ederek yerini Ahmet Yiğit Yıldırım’a bırakmıştı.
Yıldırım, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’a yakınlığıyla tanınıyordu; Kılavuz da 2012-2018 arasında Ülkü Ocakları başkanlığı yapmıştı. Öktem, Yıldırım’ın “Hukuk İşleri” yardımcısıydı. (Cinayette ilginç Mersin bağlantıları var ki üzerine yeterince gidilse çok daha derinlere ulaşabilir.)
O arada cinayetin MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın bilgisi içinde işlendiği iddiası ortaya atıldı ama devamı gelmedi.
Siyasi kuliste Büyükataman ve Yalçın’ın “Bahçeli sonrası” MHP liderliği için rekabet içinde olduğu konuşuluyor, bu da cinayeti başka bir boyuta taşıyordu.
Sinan Ateş’i öldüren ekibin, (birisinin uyuşturucu geçmişi olan iki özel harekat polisi tarafından getirildiği öne sürülen) tetikçi zanlısı Eray Özyağcı dahil Ankara’daki lojistiğini ayarlamak ve sonra Ankara’dan kaçışını örgütlemekle itham edilen Tolgahan Demirbaş’ın yakalanmasıyla olayın örtbas edilmesi zorlaşsa da etkilenecek çevrelerce elzem hale geldi.
Demirbaş’ın cep telefonunu izleyen polisler, daha ilk akşam Çukurambar semtinde bir eve baskına gitmiş ama karşılarına çıkan MHP Milletvekili Kılavuz, Demirbaş’ı teslim etmek istememişti. (Ertesi gün Kılavuz’un cinayetten dört gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu makamında ziyaretine dair fotoğraflar medyada yer aldı.) Polis yine de Demirbaş’ı gözaltına aldı ama zanlı hemen serbest bırakıldı. Demirbaş’ın ifadesine soruşturma savcısının MHP bağlantılı bir başka savcıyla değiştirilmesi ardından bir daha başvurulacak ama yine bırakılacaktı.
Siyaset kulisinde cinayetin işlenmesinde iki etken olabileceği, bu etkenlerin de birbirine bağlı olabileceği konuşuluyor.
Birincisi, MHP içinde belli grupların Devlet Bahçeli’den sonra parti liderliği için girdikleri siyasi mücadeleyi siyaset-dışı alanlara taşıması. Bahçeli’nin TBMM Grubuna hitap ederken “Hiçbir ülkücünün zarar görmeyeceğine” kefil olması, Sinan Ateş cinayeti arkasındakileri hedef almaktan çok MHP kurullarında cinayetin uzanabileceği isimleri başlarına bir şey gelmeyeceğine temin etmeyi amaçlıyor gibiydi.
Eli tutulmasa cinayeti kısa sürede aydınlatma yeteneğine sahip olan polis hala tetikçiyi bulabilmiş değil.
Soruşturma hakkında ilk günlerdeki kadar bilgi çıkmıyor medyaya. Belli ki Soylu ve Bozdağ bakanlıklarında sıkıyönetim ilan etti. Ancak bu defa sızan bilgilerin hepsi soruşturma sürecini etkileyecek ağırlıkta.
Bu bilgiler doğrudan hedef şaşırtmak isteyen Soylu, ya da Bozdağ’a bağlı ekipler tarafından mı, yoksa içerideki rakipleri tarafından mı medya ve muhalif siyasetçilere sızdırılıyor? Devlet içinde birileri bu cinayeti siyasi boyutlarıyla aydınlatma iradesinin iktidara gelebileceği ihtimali üzerine böylelikle kendilerini sağlama almaya mı çalışıyor?
Siyasi kuliste artık muhalefet kandı değil, AK Parti yönetim kademesindeki isimler dahi MHP oylarının Ateş cinayeti nedeniyle yüzde 5’in altına düştüğünden söz ediyor, “Ama neyse” diye ekliyorlar, “Biz bu ara yükseliyoruz, Cumhur İttifakı ortalaması düşmüyor”.
Düğüm ya AK Partinin cinayetin çözülmesinin Erdoğan yararına olduğuna inanıp polis ve savcıların elini serbest bırakmasıyla çözülecek gibi duruyor, ya da gerçekten bir iktidar değişikliğiyle. Seçime 109 gün kaldı bu arada…
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…