6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depreminin olduğu bölgede ülke nüfusunun yüzde 13,5 kısmı yaşıyor. Devasa yıkımda, ilk 6 günün sonundaki resmî rakamlara göre ölü sayısı 30 bine yaklaştı, 90 binden fazla yaralı var. Bölgedeki bina stoğunun çoğu kullanılamaz hale gelerek on binlerce kişinin evsiz kalmasına neden oldu. Halk bölge dışına göç etmeye, başka yerlerdeki akraba ve eş dostun yanına taşınmaya, yeni bir hayat kurmak için çabalamaya şimdiden başladı. Hem bölgede hem de bölge dışında olumsuz etkilenen hayatın normale dönmesi aylar alacak. Devlet kurumları bir yandan temel elektrik, su, gaz, ulaşım ve iletişim gibi kamu hizmetlerinde aksamaları hızla gidermek, hasara uğrayan devlet kurumlarını tekrar çalışır hale getirmek, göçlerle oluşan nüfus değişimlerini kayıt altına almak ve tüm kayıtları güncellemek zorunda.
Gün seçim konuşma günü değildir ama seçimleri öne almayı düşünen kesimden şimdi de 18 Haziran 2023’ten sonraya ertelemeyi fısıldamaya başlaması nedeniyle bazı unsurlar hatırlatılmalı.
Ölümler, yaralanma ve göç nedeniyle büyük değişimlere uğrayan nedeniyle adrese dayalı nüfus kayıtlarının ve oradan oluşturulan seçmen kütüklerinin bölgede günlük yaşam ve nüfus hareketleri normale döner dönmez hemen güncellenmesi zorunlu. Ayrıca bölgedeki tesislerin seçimin güvenle yapılabileceği hale getirilmesi, diğer eksiklerin tamamlanması ve aksamaların giderilmesi ve halkın da seçim faaliyetleri ile oy verme işlemini kısıntıya uğramadan serbestçe yapabilir hale gelmesi gerekiyor. Bütün bunların ve diğer hazırlıkların seçimlerde oy verme gününden 60 gün önce bitirilmiş olması zorunludur.
Bu durum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Mart 2023’te seçimleri yenileme kararı almasına, böyle bir karar alsa bile YSK’nın bu kararı yerine getirmesine engeldir. Dolayısı ile Türkiye 14 Mayıs 2023 günü sandığa gidemez.
Öte yandan 18 Haziran 2023 tarihinden 60 gün önce başlayacak olan 2023 seçimlerini “savaş ve savaş sebebiyle seçim yapılmasının imkânsız hale gelmesi” hali dışında TBMM veya cumhurbaşkanı hiçbir sebeple erteleyemez. Anayasa madde 78, 6271 sayılı Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu madde 5 ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu madde 6 gereğince seçimler sadece savaş halinde ve savaş sebebiyle seçimleri yapmak fiilen imkânsız hale gelmiş ise ertelenebilir. Savaş hali mevcut olsa bile savaşa rağmen seçimlerin yapılması imkânsız değil ise seçimler savaş halinde dahi yapılmak zorundadır.
Bir popüler köşe yazarı deprem bölgesinde olağanüstü hâl ilan edilmesini gerekçe göstererek ederek seçimleri ertelemesi için iktidara Anayasaya aykırı bir yol gösteriyor. Yazar Anayasa Mahkemesinin 2012/30-96 sayılı kararındaki bir cümleden cımbızladığı birkaç kelimeyi , arkasına karardakine aykırı bir ek yaparak “seçimleri ertelemek için iktidarın elinde bir başka manivela (el aleti) var” olarak takdim ediyor. Yazar yazısının sonunda “karar metninde ‘savaş ve benzeri zaruret sebepleriyle seçimlerin yapılmasının fiilen imkansız kalması’ halinde ertelenmesinin önünü açıyor. Bu karar Anayasa’ya açıkça aykırı. Ama alınmış. İktidar (…) erteleme kararını alırsa (…) Anayasa Mahkemesi yargıçları bilebilir” diyerek adeta siyasallaşmış Anayasa Mahkemesinin böyle bir ertelemeye yol verebileceğini ima ediyor.
Bu imayı yapabilmek için Köşe yazarı sözünü ettiği Anayasa Mahkemesi kararının uzun gerekçesinin içindeki uzunca bir cümleden “‘savaş ve benzeri zaruret sebepleriyle seçimlerin yapılmasının fiilen imkânsız kalması” kelimelerini cımbızla çekip alıyor, arkasına karara ve cımbızlama yaptığı cümlenin gerisine aykırı olarak “[seçimlerin] ertelenmesinin önünü açıyor” ekleme yaparak cümleyi olduğundan farklı takdim ediyor, kararı belli bir amaca doğru kasten değiştiriyor yani, manipüle ediyor.
Karar hiç de yazarın dediği gibi bir şey demiyor. Anayasa mahkemesinin 2012 tarihli kararının gerekçeleri arasındaki uzun cümlenin ilgili kısmı aynen şöyle: “savaş ya da başka bir nedenden kaynaklanan zaruret halinde seçimlerin fiilen yapılamaması durumunda herhangi bir erteleme kararı olmasa da süresi biten cumhurbaşkanı görev yapmaya devam edecektir.”
Görüleceği üzere karardaki cümle seçimin erteleneceğini değil zaruret halinde mevcut cumhurbaşkanının yenisi seçilinceye kadar göreve devam edeceğini anlatıyor. Yazar hem cımbızla seçerek alıyor hem de cümlenin anlamını değiştiren bir ekleme yapıyor. Bu arada bu cümlenin Anayasanın 2017’de ilga edilen 102. maddesine dayandığını ve 2023 için ir hükmünün olmadığını da not etmekte fayda var.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi söz konusu kararda 6271 sayılı kanunun dava konusu 5. Maddesinde “savaş gibi bir mücbir sebep nedeniyle seçimin yapılmasına imkân bulunmayan hallerde seçimin ertelenmesini düzenlemesinde Anayasa’ya aykırı bir yon bulunmamaktadır” diyor. Nitekim 6217 sayılı Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu, 5. maddesinde” savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmediği” durumda seçiminin bir yıl erteleneceğini düzenleniyor.
Başka bir deyişle Anayasa Mahkemesi söz konusu kararı ile sadece “savaş sebebiyle seçimlerin yapılması imkânsız hale gelirse” ertelenebileceğini teyit ediyor. Söz konusu karardan deprem nedeniyle bölgesel olağanüstü hâl ilan edilmesi sebep gösterilerek 2023 seçimlerinin ertelenebileceği sonucuna varmak hayal gücünü olağanüstü derecede zorlanmasıyla varılabilecek son derece yanlış bir çıkarımdır. Çünkü ortada savaş hali de yoktur seçimlerin yapılmasının imkânsız hale gelmesi durumu da söz konusu değildir.
Köşe yazarının uzmanlık sahası dışında bir Anayasa mahkemesi içtihadını yorumlamaya çalışması bir dereceye kadar mazur görülebilir; ancak uzun bir gerekçe cümlesinden cümlenin küçük bir kısmını cımbızlayıp sonuna cümlede yer almayan bir ekleme yaparak cümlenin söylemediği bir şey söylemek ve anlamını değiştirmesini hata olarak değerlendirmek ve hoş görmek mümkün değildir.
Öte yandan yazarın “Anayasa’ya açıkça aykırı” dediği bir kararı iktidar “seçimleri ertelemek için bir manivela” olarak kullanabilir diyerek takdim etmesi, ve erteleme için “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılması imkansız olması” durumu Anayasa’da ve 6271 sayılı yasada açıkça belirtildiği halde “[iktidar TBMM’de bir erteleme kararı alırsa neye karar vereceklerini] Anayasa mahkemesinin yargıçları bilebilir” diyerek Anayasanın ve Anayasal düzenin yargıçların iki dudağı arasında olduğunu, iktidarın bu yolu kullanabileceğini ima etmesi ise sorumlu bir davranış değildir.
2023 seçimlerinin olağan süresinde yapılması, 18 Haziran 2023 tarihinde oy verilerek sonlandırılması zorunludur. Hem deprem sonrasında oluşan olağanüstü şartlar, yapılması zorunlu idari işlemler hem de Anayasanın herkesi bağlayan hükümleri bunu zorunlu kılmaktadır.
İktidar, muhalefet tüm siyasiler ile bütün fikir önderleri sorumlu davranmalı, fitne fesat sokanlar ayıklanmalı, halk ve devlet bir taraftan yaraları sarmaya diğer taraftan beklenen diğer depremlere karşı tedbir almaya odaklanmalıdır aklı eren, dili dönen herkes bu doğrultuda sorumlu davranmalıdır. Siyasiler iktidar olma hesap ve kavgalarını, seçimleri öne almak ya da ertelemek gibi ayak oyunlarını bir kenara bırakmalı, halk, olağan tarihte sandıklara giderek bu zor şartlara ülkeyi en iyi hazırlayacağına ve yöneteceğine inandığı kişileri seçmelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer siyasi parti liderleri ve Yüksek Seçim Kurulu bu hususlarda halkı bilgilendirmeli, muğlak konular ortaya çıkarsa hızlıca mutabakat oluşturarak netleştirmeli, devasa yıkımın zararları ile cebelleşen halk bir de seçim tartışmaları ve karmaşası ile uğraşmaktan kurtarılmalıdır.
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…