92 yaşında bir kadın, ismini yazmamı istemedi ama biz Nazire Hanım diyelim. İngiltere’nin Londra şehrinde, Dalston’da, Türkiye Gönüllüleri adlı sivil bir grubun seçmenleri oy kullanma merkezine götürmek için tuttuğu minibüse kızının yardımıyla zorlukla biniyor.
“Buradan razı değilim,” diyor. 35 sene durmaksızın çalışmış İngiltere’de. “Ben bu memlekette acılıyım, ama hakkımı almadan da gitmeyeceğim.”
Soruyorum, 92 yaşındasınız, neden oy veriyorsunuz, sizi bu otobüse getiren nedir?
“Tabi seçim için” diyor “Önemli. Benim için çok önemli.”
Birden otobüste bekleyen 4-5 kişinin seçimi tartıştığı bir konuşma gelişiyor. Nazire Hanım’ın en çok heyecanlandığı kısımlar, Recep Tayyip Erdoğan’a öfkelendiği konular oluyor. Otobüste genel eğilim Millet İttifakı yönünde.
Yaklaşık 60 kişilik bir ekiple Londra genelinde çalışma yürüten Türkiye Gönüllülerinden Şermin Aksoy gruplarının İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin insiyatifiyle kurulduğunu belirtiyor. Kendisi pek çok seçimde uluslararası gözlemci olarak yer almış. Seçmenlerin adres kaydından oy verilecek yere ulaştırılmasına kadar çalışmalarını durmaksızın yürütmüşler. Yine de seçim çalışmalarının yetersiz olduğu konusunda gelen eleştirileri haklı karşılıyor. Onlara göre AK Parti çok daha etkili bir çalışma yürütmüş.
İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler’in tamamında seçmen sayısı 127 bin 281. 2018 seçimlerinde CHP birinci HDP ise ikinci parti olarak çıkmış. Genel eğilim ülke genelinde bu yönde. Bu sebeple otobüsteki konuşma genel eğilimden farklı değil.
Tartışılan konular, Türkiye gündeminden damıtılan tartışma konuları: Türkiye’nin ekonomik durumu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştiriler ve Kılıçdaroğlu’nun Alevi çıkışı…
Türkiye siyaseti sizi ne kadar etkiliyor diye soruyorum, 45 yıl boyunca göçmenlere yardımcı olan sivil toplum kuruluşlarında çalışan Ali Aksoy şöyle cevap veriyor:
“Burada yaşayan insanlarımız tüm Avrupa’da yaşayanlar gibi fiziki olarak burada ama beyin olarak Türkiye’deler. Kolay kolay kopamıyor insan. Söylediğim gibi ben 77’den beri buradayım. 46 sene olmuş. Benim hala daha aklım orada. Birçok şeyi kültürel ilişkiler olsun, dostluk ilişkileri olsun buraya getirdik, orayla ilişkimiz kopmadı. Orada ne oluyor ne bitiyor burada insanların haberi var. Ama bu sefer özel olarak görev bilerek insanlar oy kullanmaya koşuyorlar.”
“Değişmesi lazım,” diyor Nazire Hanım, “Açlık çok. Millet açlıktan kırılıyor, yoksuzluktan kırılıyor.”
Konuşma derinleşiyor, tartışma koyulaşıyor.
“Türkiye’de böyle bakınca çok zulüm var. Çok zulüm var,” diyor 25 senedir Londra’da işçilik yapmış olan 50’li yaşlarında başka bir kadın seçmen. O da isminin yazılmasını istemiyor. Eşi giriyor söze,
“Biz Demirel’e neler söylüyorduk,” diyor. “Sabahında alıyorlar insanları.”
“Belki insanlar (AK Parti) ilk aldığı zaman çoğu verdi. Neden? Çünkü ben dedi yapacağım dedi, halka şirin gösterdi. Ama beş on sene sonra, 2017’den sonra değişti. Herşeyi eline aldıktan sonra değişti. İnsanların (arasında) ayırım yaptı. Sen busun sen osun diye insanları birbirine bıraktı.”
Sohbet hararetlendikçe Nazire Hanım anlatıyor: İngiltereye geldiğinde oğlu küçükmüş, uyuşturucu ile tanışmış. Nazire Hanım’ın hayatı, kazancı, oğlunu iyileştirmeye çalışmakla geçmiş. Yine de oğlunu kurtaramamış. “Kazandım, doktora verdim” diyor. Kendi de rahatsızlanmış sonra, 11 aydır Türkiye’de tedavi oluyormuş.
Türkiye’yi tercih etmiş, Londra’da tedavi zormuş, doktorlar da ilgisiz. Neden diye soruyorum, belki anlamıyor, belki istemiyor tercihini anlatmak, “ben diyor, razı değilim, ama hakkımı alacağım.” Sonra dönüyor, Erdoğan’a kızıyor. “İnsanlara nasıl para dağıtıyor öyle” diyor.
“Demirtaş’a bile verin oyunuzu ama Erdoğan’a vermeyin” diyor sonra. Kimse ne Muharrem İnce’den ne Sinan Oğan’dan bahsediyor.
Kendisi Kılıçdaroğlu’na verecekmiş. “Ben Kılıçdaroğlu’na vereceğim. Çünkü merhameti var, vicdanı var. Dürüst yanlış yunluş yok. Tayyip gibi değil. Ben bunu söylüyorum. Yedi bitirdi. Hazinede şimdi para yok, altınları satıyorlar.”
Ekonomiye dönüyor tartışma yine ve insan hakları sorunları, “ülkemize bu yakışmıyor,” diyor Ali Bey.
“Bu seçimlerde insanlar çok heyecanlı, gerçekten oy kullanmak istiyorlar. Demokratik seçimle sözlerinin geçmesini istiyorlar. Endişeliler çünkü son 5 yılda birçok şey demokrasi açısından, sosyal yaşam açısından, ekonomi açısından geriye gitti ve bu bizim ülkemize yakışmıyor,” diye başlamıştı Ali Bey sözlerine, konuşma da heyecan ve endişe hislerini onaylar şekilde ilerliyor.
Otobüs yolculuğu başlıyor, çok uzakta değil aslında oy vereceğimiz yer. Londra’nın merkezinde yer alan Old Bilingsgate adlı büyük bir etkinlik binası.
Nazire hanım yine güçlükle iniyor, yardımla oy verilecek yere doğru ilerliyor.
Londra’da 29 Nisan’dan 7 Mayısa kadar oy kullanılacak, bazı ülkelerde ise 9 Mayıs son tarih. Daha önceki yıllardan farklı bir şekilde İngiltere genelinde 4 şehre sandık kurulmuş. Bu sene katılımın fazla olması bekleniyor.
Dünya genelinde yurtdışı seçmen sayısı 3 milyon 44 bin. Geçtiğimiz seçimde bu seçmenlerin yarısı kadarı, 1 milyon 500 bini oy vermiş. YSK’nın 2 Mayıs’ta açıkladığı rakamlara göre şimdiye kadar 797 bin 841 kişi oy vermiş.
İlk gün görece sakin olmasına rağmen, 1 Mayıs’ta tatil sebebiyle Old Bilingsgate’de uzun kuyruklar oluşmuş. Dün biraz daha sakin geçmiş oy verme süreci. Son iki gün artacağını düşünüyorlar. Ancak bir handikap var, o da Kral 3. Charles’ın 6 Mayıs’taki taç giyme töreni.
Seçim merkezi önünde konuştuğumuz bir seçim görevlisi de doğruluyor. İlk gün sakin ancak bu büyük ihtimalle uzun olduğu için diyor, sonra hatırlatıyor,
“Daha önceki seçimlerde oy kullanmamış yurttaşlarımız da bir şekilde oylarını kullanacaklar. Daha öncesinde adres bildirme uyarıları yapılmıştı, yağmurlu havalarda bile insanlar uzun saatler adres beyanında bulunarak oy kullanmak için gerekli işlemleri yaptılar, katılımın çok daha yüksek olacağını düşünüyoruz.”
Heyecan ve endişe hissi, oylarını verip binadan ayrılan seçmenlerde de görülüyor. Endişe, seçim güvenliği çevresinde dönüyor.
CHP İngiltere Birlik Başkan Yardımcısı Elif Acun, oyların güvenliği ile ilgili bir kaygıları olmadığını, Birleşik Krallık genelinde oyların toplanması ve Türkiye’ye getirilmesi ile ilgili süreci yakından takip ettiklerini söylüyor ancak “ondan sonrası için kaygı olabilir,” diyerek açık kapı bırakmayı da ihmal etmiyor.
Oylar ülkelerde toplandıktan sonra Türk Hava Yolları vasıtasıyla Türkiye’ye getirilecek. 14 Mayıs’a kadar Ankara’da ATO Congresium’da bekletilecek.
Yurt dışı oyları, toplam oyların yüzde 5’ini oluşturuyor. 1,5 milyon kişinin vermesi beklenen oy ise yaklaşık yüzde 2,5. Yurt dışında partilerin aldıkları oy oranları, partiler yurt içinde şehirlerde ne kadar oranda oy aldıysa o oranda dağıtılıyor. Böylesine kritik bir seçimde yüzde 2.5 oy kimin cumhurbaşkanı olacağında da, milletvekilleri dağılımında da söz sahibi olacak.
50 yıldır, 25 yıldır, 5 yıldır İngiltere’de olan, 10 ay önce gelmiş olan seçmenler oylarını verdikten sonra, belki de bu bilgiyle heyecanlarını gizleyemiyor.
“Bu seçimde daha çok heyecan var. Tüm Türkiye’de, hem yurt dışında, bizim gibi insanlarda,” diyor bir seçmen.
“Artık bir değişim istiyoruz,” diyor diğeri.
“Yenilik istiyoruz, yenilik gelmesini istiyoruz,” diyen de var, “Artık uçurumun son safhasına gelindi,” diyen de.
“Demokrasinin yerine oturabilmesi için bu seçimler önemli” diyor bir beyefendi, yenilikten çok, demokrasi oluyor vurgusu.
50’li yaşlarında bir AK Parti seçmeni, “Bunun çaresi yok. Kazanacağız evel Allah,” diyor. “Sonuna kadar Erdoğan’ın arkasındayız diyor,” diğer bir AK Parti seçmeni.
“Benim için bundan önceki seçimler de önemliydi ama bu seçimler daha önemli sanki. Sanki bu sefer bir umut var gibi. Bayağı bir oy verdim, şimdiye kadar verdiğim hiçbir parti seçilmedi, ama bu sefer seçilecek,” diyor 38 yaşındaki seçmen.
Bu seçim ne ifade ediyor size diye soruyorum, “Herhalde demokrasinin tek kazanımı demek. Başkası için ne demek bilmiyorum,” diye cevaplıyor.
Yurt dışında olmak ise hepsi için karmaşık duyguların alanı.
Ama “hiç kadınlar konuşmadı, siz birşey söylemek ister misiniz?” diye sorduğumda çekincesini bırakıp sorularıma cevap vermeyi kabul eden genç bir kadın belki de özetliyor:
“Yurtdışında oy vermek, farklı. Orada oy vermek belki daha… Onların hayatı için karar vereceğimiz için sorumluluk hissediyoruz belki de. Öyle bir his.”
2024’ü geride bırakmak üzereyiz. 2025’e girerken ekonomimiz ne durumda? Doğru yolda mıyız? Kısa bir değerlendirme…
“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” diye başlayan bir cümleye hazır…
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025 yılı için geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere dördüncü toplantısını…
Balıkesir'de Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada 24 Aralık'ta patlama ve çökme meydana geldi. Patlama sonucunda…
Baştan söyleyeyim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ona bu Cuma namazını Emevî Camiinde kıldırma yarışındaki meslektaşlarımızı hayal…
Orta Doğu, güvenlik, ekonomik, kültürel, tarihi ve insanlık ilişkilerimiz açılarından dış politikamızın yaşamsal alanlarından birini…