Seçime on gün kala siyasetin rengi hızla değişiyor.
Daha doğrusu siyasetin muhalefet kanadında hızla değişiyor, iktidar kanadında adeta betonarme.
Örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hâlâ bir saatten az sürmeyen konuşmalarla ne kadar yol, havalimanı yaptığını anlatırken, rakibi CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisini de aşarak dün tek cümlelik, 4 saniyelik bir video mesajı yayınladı: “Bugün dünden fakirsen, tek sebebi Erdoğan.” İlk dört saatte 8 milyona yakın görüntülenmişti.
Erdoğan ve ortakları alabildiğine askerî mesajlar verirken Erdoğan Twitter’deki profil resmini başkomutan üniformalı olanla değiştirirken. Kılıçdaroğlu gençlerin elleriyle sevgi sembolü kalp işareti yapmasını yaygınlaştırıyor miting meydanlarında.
Dün, İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Adıyaman, Kâhta’da “Adaletin Ekrem’i Selahattin’i olmaz, adalet herkese” deyip Edirne Cezaevine selam gönderdi. Birkaç saat sonra Selahattin Demirtaş’tan #CumhurbaşkanıKılıçdaroğlu diye etiket açıp “Allah yolunuzu açık etsin” diyerek oy desteği geldi.
TİP lideri Erkan Baş, şahsi hırsından artık sadece CHP ve Kılıçdaroğlu’na muhalefet eden Muharrem İnce’ye “Milyonların hayali sizin hayalinizden çok daha önemli değil mi?” diye sorarak “Kaybettirmek istiyorsanız Kılıçdaroğlu’na değil, Erdoğan’a kaybettirmeye çalışın” çağrısı yaptı.
Muhalefet, İnce’nin tutumunu şu anda Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanması önünde kalan tek engel olarak görüyor.
Siyasetin paradigmasının son üç ayda hızla değişiyor.
Üç ay önce muhalefetin adayı dahi belli değildi.
İki ay önce, Kılıçdaroğlu aday olarak açıklandığında paradigma Erdoğan’ın rakip kim olursa olsun gidip gitmeyeceği olarak değişti.
Şimdi muhalefetin hemen her renginin Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanması için çabaladığı görülüyor; İslamcı tabanıyla Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’ndan sosyalist TİP’e kadar.
Önceki gün bir CHP İstanbul milletvekili adayıyla görüştüm. Bir önceki seçimde CHP’lileri sokaklarına sokmayan, selamlarını almayan muhafazakâr mahalle esnafının dükkanlarında çay sohbeti yaptıklarını anlatıyordu heyecanla.
Kılıçdaroğlu’na Van’da gösterilen Uşak’ta da gösteriliyor: 2017 Ankara-İstanbul Adalet Yürüyüşünün “Hak, Hukuk, Adalet” sloganı siyasetin her alanına hitap ediyor.
Muhalefet her gün aynı anda birkaç şehirde miting yapabiliyor. Bir şehirde Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile konuşurken, başka şehirde Meral Akşener, Mansur Yavaş ile halka hitap ediyor.
İktidar mitinglerinde Erdoğan konuşuyorsa coşkuda azalma yok, canlı kalabalıkları toplayabiliyor hâlâ. Dünkü Rize mitinginde kendisi de moral buldu örneğin. Ama Erdoğan yoksa AK Partililer bakanlarla, milletvekilleriyle pek ilgilenmiyor.
Cumhur İttifakının diğer liderleri, bir iki istisnayla MHP lideri Devlet Bahçeli dışında Erdoğan meydana çıkarsa onun yanında çıkıyor, yoksa yoklar; siyasetin en pasif halinde kenar süsü konumundalar.
Cumhur İttifakının son üyelerinden Hüda-Par lideri Zekeriya Yapıcıoğlu seçim kampanyasını Türkiye’den çok Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminde geçiriyor. Türk bayrağına karşı duruşuna AK Parti içinden de tepki var ama, emir büyük yerden.
Muhalefet saflarından herhangi bir siyasetçi, başbakanlığında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalandığı Bülent Ecevit’in DSP’sinin başında bulunan Önder Aksakal’ın dediği gibi, Cumhurbaşkanının 2 Mayıs’ta 3 kişiyi boğarak öldürmekten mahkûm Hizbullahçıyı affettiği gibi Öcalan’ı da affedebileceğini söyleseydi neler olurdu acaba?
Kılıçdaroğlu’nun geçenlerde günü diğer konuları arasında kalan bir çıkışı bence siyasetin dengelerini başta CHP açısından değiştirmeye çalıştığına çarpıcı bir örnekti.
Erdoğan’ın İzmir mitinginde AK Parti’nin getirdiği kumanyayı almaya yarışan vatandaşların görüntülerini paylaşan sosyal medya hesaplarına sert tepki gösterdi. Zor durumdaki vatandaşın evine bir sandviç, bir ayran götürme çabasını hor gören “Bizden değildir” dedi. Oysa CHP’nin asli propaganda malzemelerinden biriydi AK Parti’nin kömür ve makarnayla “oy satın aldığı” söylemi. İşe yarıyor muydu? Hayır, elitist anlayışı tatmin etme dışında bir faydası olmuyordu.
Kılıçdaroğlu’nun 2021’de başlattığı önleyici hamlelerin etkileri de yeniş anlaşılıyor. Sadece Merkez Bankası, TOBB, TÜİK, SADAT ve benzeri ziyaretlerden söz etmiyorum. Örneğin yasa tasarısı çıkışı başörtüsü konusunun, “Alevi” videosu inanç konusunun AK Parti’nin bu konuları seçim kampanyasında daha fazla işlemesine engel oldu. Aynı şeyi iktidarın İletişim Başkanlığı yoluyla kendisine “deep fake” videolarla karalama kampanyası başlatacağı iddiasında da görüp görmeyeceğiniz henüz belli değil.
Siyasetin rengindekia değişimin sandığa nasıl yansıyacağını, çok değil, on gün sonra göreceğiz.
Şam Ravda Meydanı, 15 Aralık 2024, Türkiye’nin Şam Büyükelçiline 12 yıl aradan sonra, ay yıldızlı…
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…