Yunanistan’da 25 Haziran Pazar günü yapılan ikinci tur seçimlerle iki aydır devam eden seçim maratonu sona erdi. Sonuç sürpriz olmadı. Tahminlerde öngörüldüğü üzere, Kriyakos Miçotakis Liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi oyların yüzde 40,3’nü alarak çıkardığı 158 milletvekili ile tek başına hükümeti kurabilecek çoğunluğu elde etti. 300 üyeli Yunan parlamentosunda 155-160 arası milletvekilline sahip olmak iktidar partisi için rahat bir çoğunluk anlamına geliyor. Kamuoyu araştırma şirketlerinin çoğu Türkiye’dekilerin aksine seçim sonuçlarını tam tamına bildiler.
Bu seçim zaferinin gösterdiği bir nokta da Yunanistan’da seçim kazanmak için seçim kampanyasını “Türkiye tehdidi” üzerine kurmanın gerekli olmadığını kanıtlamasıydı. Her iki ülkenin seçim süreci boyunca Ege, Kıbrıs, Akdeniz krizi çıkmadı, ama Miçotakis sandıktan çıktı.
25 Haziran seçimlerine katılım oranı yüzde 52,8 olarak gerçekleşti. Demek ki her iki kişiden biri sandık başına gitmemiş.
1974’deki cunta yönetiminden bu yana seçimlere en düşük katılımı gösteren bu oran, demokrasinin beşiği olmakla övünen Yunanlıları hayli üzmüş olmalı. Oysa Yunanistan’da yaşamış olanlar için bu sonuç hiç de şaşırtıcı değil. Sokaktaki Yunanlılara, “Ssenin için oy atmak mı önemli, adalarda deniz tatili mi?” diye soracak olsanız, eminim yarıdan fazlası deniz tatilini tercih edeceğini söyleyecektir.
Son seçimlerde küresel düzeyde görülen sağın yükselişinden Yunanistan da nasibini almış görünüyor. Yüzde 3’lük seçim barajını aşarak Parlamentoya girmeyi başarabilen 8 partiden üçü (Spartanlar, Niki ve Yunan Çözümü) aşırı sağı temsil ediyor. Bu üç Partinin çıkardığı toplam milletvekili sayısı 36. Seçimlerin en büyük kaybedeni ise 2019 seçimlerine göre oyları yüzde 31’den yüzde 17’ye düşen bir zamanların iktidar Partisi, ana muhalefet SYRiZA. Parti lideri Aleksis Çipras’ın “yenildik ama ezilmedik” söylemini sanki bir yerlerden hatırlar gibiyim. Soldaki üç Partinin (SYRİZA, PASOK/KINAL ve Komünistler) toplam oyları birinci Parti Yeni Demokrasinin tek başına aldığı oylara yetişemiyor. Bu seçimlerle yıllardır Türkiye’de siyasi yelpazede gördüğümüz tablo üç aşağı beş yukarı ilk kez Yunanistan’da da ortaya çıktı: yüzde 65 sağ, yüzde 35 sol kesim.
25 Haziran’da sandıkların kapanmasının üzerinden 24 saat geçmeden resmî sonuçlar açıklandı, Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu hükümeti kurma görevi verdi, Miçotakis papazların huzurunda İncil’e el basarak yemin etti ve 26 Haziran akşam saatlerinde yeni hükümetini ilan etti. Ağır işleyen bürokrasisi ile ünlü Yunanistan için bu sürat bir rekor olmalı.
Yeni Kabine 24 bakan ve 7 bakan vekilinden oluşuyor. Bunlardan 17’si eski hükümette de yer almışlardı.
Galiba Miçotakis siyasette Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan bir şeyler öğrenmiş; kimseyi küstürmüyor. Bir süre kenarda tuttuklarını, yeniden sahneye çıkarıyor. Mevcutların yerini değiştiriyor. Parti içi dengelere özen gösteriyor.
Yeni Hükümette Karamanlis ve Samaras’ın izlerini görmek mümkün. Örneğin o dönem Adonis Samaras’ın Türkiye’de magazin gazetecilerinin ilgisini diplomasi muhabirlerinden çok çeken Turizm ve Kültür Bakanı Olga Kefalogianni yeniden Turizm bakanı oldu.
Her vesileyle dağdaki taşlara, kuşlara Türkiye’yi şikâyet eden eski Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Milli Savunma Bakanlığına kaydırıldı. Yeni Yunan Dışişleri Bakanı, Hakan Fidan gibi Miçotakis’in sır küpü sayılan Giorgos Gerapetritis.
Belki de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilmesinde milliyetçi söylemin iş yaptığını gördüğü için, Miçotakis seçim kampanyasının son haftasında Batı Trakya Türklerini gündeme taşıyarak oylarını artırdı.
Buna karşın Yeni Demokrasi’nin milletvekili çıkaramadığı tek seçim bölgesi de Batı Trakya’daki Rodopi vilayeti oldu. Batı Trakya Türklerinin bu kere de 4 milletvekili ile Parlamento’da temsil edilecek olması sevindirici. Ancak dördü de muhalefetteki SYRİZA ve PASOK’tan. Aralarında iktidar Partisi Yeni demokrasiden kimse yok. Uzun süredir Batı Trakya’nın muhalefetin oy deposu olarak görülmesi azınlığın sorunlarına çözüm bulunması açısından yardımcı olmuyor.
6 Şubat depremiyle başlayan Türk-Yunan yakınlaşması parmağımızı tahtaya vuralım, kampanya sırasında bozulmadı. Aksine planlı savaş tatbikatlarının eğitim tatbikatlarına dönüştürülerek gerçekleştirilmesi, karşılıklı telefon görüşmeleri gibi güven artırıcı önlemler ile daha da pekişti.
İki yıl önce Amerikan Kongresindeki konuşmasından sonra cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yok sayılan Miçotakis yeniden hayata döndü.
Artık gözler 11-12 Temmuz tarihlerindeki NATO Zirvesi sırasında Vilnius’ta yapılacak Erdoğan-Miçotakis görüşmesine çevrildi.
Her iki taraf da geçmişten dersler çıkararak Vilniusa iyi hazırlanarak gitmeli.
MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan açılımıyla başlayan gelişme ve tartışmaların hem MHP hem de CHP’de oy…
President Tayyip Erdoğan welcomed Donald Trump's return to the US presidency. During Trump's previous tenure,…
Türkiye’yi hedef alan iki vekil gücün liderlerine ilişkin Ekim ayında, ardı ardına önemli gelişmeler yaşandı.…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…