Bu sene bahar geç başladı yaz hiç gelmeyecek diye endişelenirken havalar öyle bir ısındı ki son bir haftadır yanıp kavruluyoruz. Sadece bizler değil, Türkiye’de ve Yunanistan’da ormanlar yanıyor.
Türkiye 6 Şubat’ta tarihinin en büyük deprem felaketini yaşamıştı. Şimdi de Yunanistan tarihinin en büyük orman yangınları ile boğuşuyor. Rodos’taki yangınlar bir haftadır kontrol altına alınamadı.140 bin nüfuslu adada bugüne kadar 30 bin kişi tahliye edildi. Başbakan Kriyakos Miçotakis’in deyimiyle Yunan turizminin amiral gemisi olarak nitelenen koca bir ada neredeyse kül olup gidecek.
Rodos Türkiye için de sıradan bir Yunan adası değil. Aralarında Süleymaniye camii, Murat Reis Külliyesi, Türk azınlığı vakfına ait zengin bir kütüphane gibi Yunanistan’da Osmanlıdan günümüze intikal edebilen tarihi eserlerin önemli bir bölümü Rodos adasında bulunuyor. Ada’da Türkiye’nin bir de Başkonsolosluğu da var.
Aslında Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da orman yangınlarına yaz aylarında çok sık rastlanılır. Eskiden Yunanistan’da bir yangın çıktığında Yunanlıların aklına ilk gelen “mutat şüpheli” Türk istihbaratı sayılırdı. Türkiye’deki yangınlarda da PKK ile birlikte Yunanistan suçlanırdı.
Rodos yangınıyla ilk kez depremden sonra bir başka afetin iki ülke yakınlaşmasında bir araç olarak kullanıldığına şahit olduk. 6 Şubat depreminde Türkiye’ye yardım elini uzatan ilk ülkelerden biri Yunanistan olmuştu. Bu kere Türkiye, Yunanistan’daki yangınları söndürme çalışmalarına katkıda bulunmak üzere iki geniş gövdeli uçak ile bir helikopteri Rodos’a gönderdi. Hem de Türkiye’de her gün yeni bir orman yangınının çıktığı bir dönemde.
Rodos’taki tek havaalanı halen sadece yangın söndürme uçaklarına tahsis edildiğinden tahliyeler için Marmaris üzerinden Dalaman havaalanı kullanılıyor. Türkiye ayrıca bu amaçla iki feribotu Marmaris’te hazır bekletiyor.
Oysa 1996 yılında iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren kriz Kardak kayalıklarında karaya oturan bir gemiyi kimin kurtarması gerektiği konusundaki görüş ayrılığından kaynaklanmıştı.
12 Temmuz’da Vilnius’ta yapılan NATO zirvesi vesilesiyle Türkiye ile Yunanistan arasında önemli ikili görüşmeler yapıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Miçotakis görüşmesinin yanı sıra iki ülkenin dışişleri bakanları ve Savunma Bakanları bir araya geldiler. Erdoğan-Miçotakis görüşmesinden sonra yapılan açıklamadan, bir yılı aşkın bir süredir donmuş bulunan tüm diyalog kanallarının tekrar açılacağı anlaşılıyor. Ancak bu görüşmelerde tam olarak nelerin konuşulduğun ayrıntıları henüz açıklanmadı.
Hatırlanacağı gibi, Miçotakis’in ABD seyahati sırasında Türkiye’ye F-16 satışını engelleme girişimine karşı Erdoğan bir daha kendisiyle görüşmeyeceğini söylemişti.
Bu bakımdan, Vilnius görüşmesi acaba 1987’deki kıta sahanlığı krizi ardından Başbakan Turgut Özal’ın Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu ile 31 Ocak 1988’de Davos’ta buluşmalarını hatırlatan yeni bir bahar sayılabilir mi?
Yoksa bu bahar da yerini kısa sürede yakıcı sıcaklara mı bırakır yine?
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları üç başlık altında toplamak mümkün:
1- Ege’deki ihtilaflar,
2- Azınlık sorunları,
3- Kıbrıs
Son yıllarda bu sorunlara bir de yasa dışı göç eklendi.
Kıbrıs’ta bir yere varılamayacağı üç aşağı beş yukarı belli oldu.
Kıbrıs’ın Türk-Yunan ilişkilerini esir almasına daha fazla müsaade edilmemeli. Saman alevi gibi bir yanıp bir sönen Türk-Yunan yakınlaşmasını gerçek bir bahar ve kalıcı bir barışa dönüştürebilmek için öncelikle Ege’deki sorunlara odaklanmak gerekiyor. Yeni Yunan hükümetinin de yavaş yavaş bu görüşü benimsemeye başladığının sinyalleri alınıyor.
Ege sorunlarının resmî düzeyde ele alındığı tek forum eski adıyla istikşâfi, yeni adıyla istişari görüşmeler. Yunanistan’ın Eski Dışişleri, yeni Savunma Bakanı Nikos Dendias, seçimlerden önce Delphi Ekonomik Forumu sırasında bir gazeteciye verdiği mülakatta, 63 turdur sonuç alınamayan istikşâfi görüşmelerde bir değişikliğe gidilmesi gerektiğini dile getirmişti.
Seçimlerden sonra verdiği son beyanatta da yeni dışişleri bakanına bu konudaki görüşlerini açıklayan bir not bırakacağını söyledi. Dışişleri Bakanı Giorgios Gerapetritis’in Yunanistan’ın kafasındaki yeni fikirleri somutlaştırması lazım.
Ege sorunlarının çözülmesinin önündeki en büyük engel ise kara suları ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması haricindeki diğer ihtilafların varlığının bile Yunanistan tarafından kabul edilmemesi. Yıl başından bu yana ilişkilerde yaşanan tüm olumlu gelişmelere karşın maalesef Yunan kamuoyunun bu yaklaşımında herhangi bir değişiklik olmadığı dikkat çekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın körfez seyahatinden dönüş yolunda gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında Miçotakis ile yaptığı görüşmede adaların silahlandırılması meselesini de görüştüğünü dile getirmesi Yunan medyasında Başbakan Miçotakisin hedef tahtasına konulmasına neden oldu. Sonuçta Dışişleri Bakanı Gerapetritis Parlamentoda bir milletvekilinin sorusuna cevaben Vilnius toplantılarında Yunanistanın egemenliğine dokunan konuların gündeme gelmediği gibi tartışılmasının da mümkün olmadığını söylemek zorunda kaldı.
Türkiye ile Yunanistan arasında geçmişte çok bahar yaşandı, ama kalıcı olmadı. Bu baharın o bahar olması için önce kamuoylarının hazırlanması şart.
Başbakan Miçotakis bunu başarabilecek mi? Sorun asıl burada kilitleniyor.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…