TÜİK, 3 Ağustos’da Temmuz ayı tüketici enflasyonunu açıkladı. Bir aylık fiyat artışı yüzde 9,5 oldu. Evet, bu on iki aylık (yıllık) değil, bir aylık fiyat artışı. Yıllık enflasyon, malum yüzde 47,8 olarak açıklandı. “Bunda ne var; neden ‘bir aylık’ diye vurguluyorsun” gibi bir soru gelebilir elbette. Haklısınız; 2021’in son ayında yüzde 13,6’lık Ocak 2022’de de yüzde 11,1’lik fiyat artışları vardı. Temmuz’daki aylık enflasyon, dolayısıyla ilk değil, son yirmi ayın en yüksek üçüncü enflasyonu.
Böyle bakınca bir gariplik yok gibi. Ama yıllık enflasyonun yüzde 73’ten (Ocak 2002) yirmi sekiz ay sonra (Nisan 2004) yüzde 7,9’a düştüğü ve izleyen yılın ortalama enflasyonun da yüzde 7,7 olduğu bir dönemde, TCMB’de yöneticilik yapmış ve 2001 krizi sonrasının para politikasının tasarlanmasında aktif rol oynamış biri olarak, 2021’in son aylarından bu yana yaşananları anlamlandırmam mümkün değil.
Eylül 2021’de durup dururken Merkez Bankasının (TCMB) politika faizini indirmesi ile başladı her şey. Enflasyon hedefi yüzde 5’ti ama enflasyon yüzde 19’du; buna rağmen düşürülebildi faiz. TCMB bağımsız değildi, faizi düşürmesi istendi, ondan düşürdü. Tamam öyle de son tahlilde düşüren TCMB. Peşi sıra faiz düşürmenin döviz kurunu ve enflasyonu patlatacağını bilmiyor olması mümkün değil, faiz düşürülmesinde ısrarcı olunuyorsa, o dönemin TCMB yöneticilerinin o koltuklarda oturmaya devam etmiyor olmaları lazımdı. Zira, yasayla onlara verilen görev, enflasyonla mücadele etmekti; enflasyonu patlatmak değil.
Bu ülkede, yıllar sonra Mart 2004’te tek haneye düşen yıllık enflasyonun 2004-2017 ortalaması yüzde 8,4 oldu. Bu ortalama etrafında dar bir aralıkta bir aşağı bir yukarı salındı; aşağıya ya da yukarıya doğru bir eğilim göstermedi. O dönemde bu düzeyi beğenmiyor ve önceleri -ne yazık ki artık namevcut olan- Radikal’deki köşemde sonra da o zamanki Dünya gazetesinde, neden enflasyonu aşağıya çekemiyoruz diye eleştiriyordum. Sen, yıllık yüzde 8,4 civarında dalgalanan enflasyonu beğenme, sonra bir aylık enflasyonun bundan daha yüksek olduğu bir dönemi yaşamaya başla. İyi mi?
İyi değil elbette. Tamam, benimki eski meslek sapması ama gelin siz bu yüksek enflasyonu düşük sabit gelirlilere anlatın. Grafik 1’de Ocak 2021’den bu yana net asgari ücret ile İstanbul Ticaret Odasının (İTO’nun) İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksinin ‘gıda’ alt kaleminin hareketleri yer alıyor. Rahat karşılaştırabilmek için her iki seri de Ocak 2021’de 100 olacak şekilde ayarlandı. Basamak şeklindeki kırmızı çizgi net asgari ücret. Mavi çizgi, kırmızının üzerine çıkınca asgari ücretli enflasyona karşı kaybetmiş oluyor.
Bu dönemlerde -ki ele aldığım dönemin çok büyük kısmı böyle- mavi ile kırmızı çizgi arasında kalan alan, asgari ücret alan bir emekçinin enflasyon nedeniyle oluşan kaybını gösteriyor. Üstelik, Ağustos 2023 – Aralık 2023 İTO enflasyonunu TCMB’nin yüzde 58 tahmini ile uyumlu (yılın geriye kalanında yüzde 20,5 oranında fiyat artışı) olacak şekilde aldım. Hem benim hem de bazı iktisatçıların tahmini yıl sonunda enflasyonun yüzde 70’e yaklaşabileceği yönünde. Dolayısıyla, mavi ile kırmızı arasındaki alan aslında daha da büyük olacak.
Dikkat ederseniz, daha bu hesapta hepimizin gelirlerinin toplamından oluşan GSYH’deki artıştan asgari ücretlinin alması gereken pay yok. Enflasyonun üzerine bir de GSYH büyümesini koysaydım, mavi çizgi kırmızıdan daha da yukarıda olacak ve asgari ücretlinin hem enflasyon kaybını hem de (göreli) refah kaybını gösterecekti.
Hangi asgari ücret? Temmuz ayı açlık sınırı olan 11658 liranın altındaki asgari ücret. Hangi asgari ücret? Çalışanların yarısından fazlasının asgari ücretle çalıştığı ülkedeki asgari ücret. Hangi asgari ücret? Emeklilerin büyük çoğunluğunun emekli maaşından yukarıda olduğu asgari ücret. Hangi asgari ücret? Bazı işverenlerin ‘asgari ücret yüksek, rekabet edemiyoruz; ihracatımız düşecek’ diye şikâyet ettikleri asgari ücret.
Dikkatinizden kaçmamıştır; asgari ücret-enflasyon karşılaştırması için TÜİK’in tüketici enflasyonu yerine İTO’nun gıda enflasyonunu kullandım. İki nedenle: Birincisi asgari ücretli için asıl önemli olan gıda fiyatlarının nasıl geliştiği. Ama TÜİK’in de gıda enflasyonu var. Neden onu kullanmadım o zaman? Bu, ikinci nedene getiriyor bizi. Şu: Eylül 2021’den sonra yaşadıklarımız çerçevesinde ‘TÜİK’e göre enflasyon’ ya da ‘resmi enflasyon’ gibi tanımlamaların -ne yazık ki- gündemimize girmiş olması.
Bu tanımlamaları kullananların ‘yalancısıyım’ diyeceğim ama öyle söylemeyip bir fikir versin diye İTO enflasyonu ile TÜİK enflasyonunu karşılaştırayım. Her iki enflasyonun elbette birbirlerinden farklı olmaları beklenir. Birincisi, biri İstanbul içinken, diğeri tüm Türkiye için. İkincisi, mal sepetleri farklı. Ama bu farklılığın belli bir aralıkta kalması gerekir. Daha önemlisi, birkaç aydan daha uzun herhangi bir dönemde, iki enflasyon arasındaki farkın daha önceki dönemlerdeki farktan belirgin biçimde sapmaması beklenir.
TÜİK’in şu anda açıklamakta olduğu tüketici endeksi Ocak 2003’ten bu yana yayınlanıyor. Dolayısıyla, yıllık enflasyonu Ocak 2004’ten itibaren hesaplamak mümkün. Ocak 2004 – Aralık 2017 döneminde her iki endeksle ölçülen yıllık enflasyonlar arasındaki aylık farkların ortalaması yüzde 0,69. İTO enflasyonu TÜİK enflasyonundan çok az yüksek. Ama gelin görün ki bu fark sonra giderek açılıyor ve çok yüksek düzeylere çıkıyor (Grafik 2). Nisan 2022’den bu yana farkın aylık ortalaması tam yüzde 19,5. Evet, yüzde 0,69 nerede yüzde 19,5 nerede!
‘Yalancısıyım’ mı değil mi artık siz karar verin; daha fazla yorum yapmak istemiyorum. Ama hakkını yemeyelim. Rasyonele (akla uygun) politikalara döneceğimizin müjdelenmesinden sonra iki enflasyon verisi açıklandı: Haziran ve Temmuz. Aylık enflasyon değerleri dikkate alındığında, ilkinde TÜİK daha yüksek, ikincisinde İTO. Gerçi yıllık enflasyon değerleri arasında hala önemli bir fark var ama olsun; Temmuz’da bu fark biraz daha azaldı ve ‘sadece’ yüzde 15,9 oldu.
Rasyonele dönülecek denildi; denildi de anlaşılan hemen de olmuyor, kademeli bir dönüş söz konusu. Demek ki, sık sık bir ‘geçiş’ döneminden söz edilmesi boşuna değil. Ne denebilir ki? Geçiş dönemini bir atlatalım, rasyonel dönem de gelecektir inşallah.
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…