Dünyada siyaset kartları yeniden karılıyor. Nijer darbesi, birazdan geleceğiz, Afrika’nın patladı patlayacak eşiğe geldiğini gösterdi. Türkiye’nin o denklemde yeri bulunuyor. Türkiye Rusya’nın Ukrayna savaşında da ön cephede; ABD sonunda tahıl anlaşmasının anca Erdoğan-Putin kanalıyla bağlanabileceğini söyledi. Çin hem Afrika hem Orta Doğu denkleminde. AB konusu yine geldi Kıbrıs’a dayandı. Mevcut dengeler hızla değişirken ortaya çıkan risk ve belirsizlikler fırsat olarak da değerlendirilebilir. Bugün, 7 Ağustos’ta Ankara’da toplanacak Büyükelçiler Konferansı, amacına uygun yapılırsa bu fırsatın değerlendirilmesini getirebilir.
İlki Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı, Ali Babacan’ın Dışişleri Bakanlığında 2008 yılında düzenlenen Büyükelçiler Konferansının bu 14’üncüsünü öncekilerden ayıran bir yan var. Bunda dünyada değişen risk ve fırsat dengelerinin yanı sıra yeni Bakan Hakan Fidan’ın istihbaratçılıktan gelen tercihlerinin de rol oynadığı söylenebilir.
Önceki Konferansların tanıtım yönü, PR yönü ağırlıktaydı. Toplantılara başka devletlerin yönetim kademelerinden isimler davet edilir, böylece adeta Ankara’nın uluslararası siyasetin merkezlerinden olduğu gösterilirdi. Türkiye’nin değişik şehirlerine turistik geziler düzenlenirdi.
Bu defa farklı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tanımından yola çıkarak “Türkiye Yüzyılında Dış Politikamız” başlığı altında düzenlenen Büyükelçiler Konferansının bu defa bir arama konferansı niteliğinde olacağı anlaşılıyor.
Örneğin, Erdoğan’ın ve Fidan’ın konuşmaları dışındaki konuşmaların basına açık olmayacağı yolunda bir bilgi var; dün akşama dek öyleydi en azından. Bu yöntem en azından oraya davet edilen başka bakan ve yüksek devlet görevlilerinin, kürsüyü tribünlere oynama aracı olarak kullanmasının önüne geçebilir. Onlar da dünyada Türkiye’nin çıkarlarını temsil etmekle görevli diplomatlara gerçek devlet bilgileri aktarırlar.
Zaten bu defa formatın tematik olacağı bilgisi de var. Örneğin konuları birbirine benzeşen bakanların, büyükelçiler önünde tek tek hatipler olarak değil de aynı panelin konuşmacıları olarak çıkacağı bilgisi de var.
Peki, bu panellerden, çalışma gruplarından çıkacak bilgi ve fikirlerin dış politikanın yeni yol haritasına bir etkisi olacak mı? Yoksa kim ne konuşursa konuşsun Cumhurbaşkanının açış konuşmasında söyledikleri talimat kabul edilip bildik yola devam mı edilecek?
Eğer ikincisiyse, yine havanda su dövülür, yazık olur.
Kargaşa yalnızca siyasi değil ekonomik boyutta da devam ediyor. Tekelleşme daha önce görülmemiş boyutlarda. Sömürgecilik heveslerinin bitmediği Afrika’da görülüyor. Yönetimin darbeyle devrildiği Nijer, dünyanın 7’inci büyük uranyum üreticisi. Alıcıları arasında, elektrik üretiminin yüzde 68’i nükleer kaynaklı olduğu için Rusya’nın Ukrayna savaşından en az etkilenen Avrupa ülkesi olan Fransa var. Fransa’nın eski sömürgeleriyle yeni sömürü zincirini ifşa edense, AB’nin bir diğer kurucu üyesi İtalya’nın Başbakanı Girogia Meloni olmuştu. Fransa, 14 fakir Afrika ülkesinin para birimi yerine geçen Afrika Frankı (CFA) basmış, bunun karşılığında ürünlerinin yarısını kendine alıyordu. Nijerya Cumhurbaşkanının Fransa’yla doğal gaz boru hattı projesinin rotasında bulunan Nijer’deki darbe yönetimine karşı asker gönderme talebiyse Senato’dan dönmüştü.
Nijer’deki devrik yönetimle iki ülkenin askeri anlaşması ve varlığı bulunuyordu: Fransa ve Türkiye. Darbe yönetimi Fransa ile askeri anlaşmaları iptal edeceğini söyledi; Türkiye duruyor şimdilik. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, aslında tarihi henüz belirlenmemiş Türkiye gezisini öne alarak Afrika turundan hemen sonra Ankara’ya geldi.
İki eski sömürgeci güç olan Fransa ve İtalya’nın Afrika kavgası ibretlik ama hala 1990’ların ölçüleriyle yapılan doğu ekseni, batı ekseni, ya da “eksen kayması” yorumlarını da boşa çıkarıyor.
Nijer’de Rusya da mevcut; hatta darbeciler geçenlerde Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e ayaklanan ama durulmuş görünen Wagner paralı askerlerini yardıma çağırdı. Erdoğan ise Putin’i Rus buğdayını Türkiye’de una çevirip fakir Afrika ülkelerine maliyetine gönderme planı üzerinde duruyor; Ukrayna tahıl anlaşmasının kilidini belki de bu formül açacak.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Sisi önem verilen Ankara ziyaretini neden erteledi? Moskova’daki Rusya-Afrika Zirvesine katılmak için. Mısır hem Rusya hem Ukrayna’dan tahıl alan ülkelerden. Sıcak günler. Çin Dışişleri Bakanı Nijer’de darbenin yapıldığı 26 Temmuz’da Ankara’daydı. Putin Afrika Zirvesini 27 Temmuz’da topladı. Neden sonuç ilişkisi var diye hatırlatmıyorum; ortamın ne kadar sıcak ve hareketli olduğunu belirtmek istiyorum.
Riskler ve fırsatlar derken bunu kast ediyorum.
Bunun Kafkaslar’ı, Balkanlar’ı, Doğu Akdeniz’i var daha.
İyi diplomasi için çok paraya ihtiyacınız yok; diplomasi büyük ölçüde eğitim, dosya bilgisi, kıvrak zekâ ve insani ilişkilere dayanır. Ancak dış politika yalnızca diplomasi değildir. Dış politikaysa ekonomi-politik bir iştir, başta diplomasi olmak üzere savunmadan enerjiye, ulaştırmadan tarıma pek çok strateji unsurunu kapsar, kapsamalıdır.
Türkiye’nin ekonomik krizi aşabilmesi dış politikasını daha etkili kılacaktır. Tersi de doğru, yani krizi aşabilmek içim kaynak arayışında da dış politika çizginizin payı büyük olacaktır. Erdoğan’ın 28 Mayıs’ta yeniden cumhurbaşkanı seçildikten sonra daha uzlaşmaya açık bir algı oluşturmaya çalışması bunu gösteriyor.
Ancak bütün bunların ötesinde dünyada kargaşa hüküm sürerken sizin yeni bir yol haritası için yeni bir hikâye yazmanız da gerekiyor. “Türkiye Yüzyılı” o aranan hikâye midir? Henüz bilmiyoruz; içinin nasıl doldurulacağına bağlı. Bu Büyükelçiler Konferansı “Türkiye Yüzyılı” kavramının içini dolduracak mı? Onu göreceğiz.
2024’ü geride bırakmak üzereyiz. 2025’e girerken ekonomimiz ne durumda? Doğru yolda mıyız? Kısa bir değerlendirme…
“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” diye başlayan bir cümleye hazır…
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025 yılı için geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere dördüncü toplantısını…
Balıkesir'de Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada 24 Aralık'ta patlama ve çökme meydana geldi. Patlama sonucunda…
Baştan söyleyeyim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ona bu Cuma namazını Emevî Camiinde kıldırma yarışındaki meslektaşlarımızı hayal…
Orta Doğu, güvenlik, ekonomik, kültürel, tarihi ve insanlık ilişkilerimiz açılarından dış politikamızın yaşamsal alanlarından birini…