Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında 9 Ağustos 2023’te toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) ilk defa “iklim değişikliği” bir milli güvenlik sorunu sayıldı, tartışıldı.
Toplantı sonrası yayımlanan bildiride şu ifadelerle “iklim değişikliğine” yer verildi:
Madde- 7. Küresel bir kriz halini almaya başlayan iklim değişikliğin, düzensiz göçlerden sosyal buhranlara, iç karışıklıklardan devletler arası çatışmalara kadar pek çok sorunu tetikleyebilecek etkileri üzerinde durulmuş; insanlığın bu müşterek meselesine ancak uluslararası toplumun adil ve samimi gayreti ile iş birliğinin çözüm getirebileceği belirtilmiştir.
MGK üyelerinin de belirttiği şekliyle elbette insanlığın ortak bir sorunu sözkonusu. Dünya üzerinde iklim değişikliğinin ağır etkilerini bizzat yaşamayan tek ülke yoktur. Sera gazı emisyonları artmaya devam ediyor. Küresel ısınma, insanların hayatını ciddi ölçüde etkiliyor.
Acil önlem alınmazsa içerisinde bulunduğumuz coğrafyada ve yüzyılın ortalarında meydana gelecek en az 2°C ve üzeri küresel ısınma sonrası, ülkemiz de aşırı sıcaklıklar, kuraklık, yağış azalması, yangın koşullarının artışı, aşırı deniz seviyeleri, kar örtüsünün azalması ve rüzgar hızının düşmesi gibi sonuçlarla karşılaşacak. Ve bu aşırılıkların olumsuz etkileri ülke güvenliğini tehlikeye sokacak.
Çözüm ne? Kararlı bir mücadele ile net sıfır emisyona ulaşmak.
Bu da temiz teknolojiyi kullanmayı, karbon salımıyla mücadele etmeyi gerektiriyor.
Peki mevcut yönetim anlayışımızı değiştirmezsek bu hedefleri başarabilmemiz mümkün mü? Ne yazık ki çok zor görünüyor ve bu da endişelerimizi artırıyor.
Enerji kullanımındaki verimsizlik, fosil yakıt kullanımı, karbondioksit ve su buharı salımlarının kontrol edilememesi sonucu ortaya çıkan sera etkisi ile küresel ısınmayla karşı karşıyayız.
Küresel ısınma sonucu, kapalı alanlardaki klima yükleri artmakta, hava sıcaklığına bağlı olarak hava soğutmalı cihazların verimleri düşmekte, elektrik talepleri artmakta, kullanımı artan soğutucu akışkan kaçakları ozon katmanının giderek incelmesine neden olmakta, insan bağışıklığına zararlı UV ışınları yeryüzüne giderek daha yoğun biçimde ulaşmaktadır.
Elektrik talepleri arttıkça ve kömürden de vazgeçmedikçe, termik santrallerden daha çok karbondioksit ve zararlı partikül salımları ile bir kısır döngü içerisinde savruluyoruz.
Dünyanın pek çok ülkesinde yatırımların ve istihdamın yavaş yavaş fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçtiğini ve yapılan yatırımların da arttığını görüyoruz. Bununla birlikte, iklim değişikliğinin yıkıcı ekonomik ve sağlık etkilerini önlemek için hızın artırılması gerekiyorken, “bazı hükümetler”, fosil yakıtları içeren karbon yoğun ve sağlığa zarar veren bir ekonomiyi teşvik etmeye devam ediyor.
Öneğin, Akbelen Ormanı’nı koruma mücadelesine karşı hükümetimizden gelen termik santral taraftarı açıklamalar bu teşviklerin süreceğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elektrik üretimi için kömür üretimi artışının gerektiğini öne sürerek, Almanya ve Fransa’da, elektrik üretimi için kömür üretimi artışının sorun teşkil etmediğini iddia ediyor. Yürütülen kampanyaların ağaç sevgisi ve çevre hassasiyetiyle izah edilemeyeceğini söyleyebiliyor.
Bu arada, Paris Anlaşması’nın onaylanması ve Türkiye’nin 2053 vizyonu ile birlikte kömürden çıkışın bir gereklilik olduğunu göz ardı ediyor.
TBMM’ye sunularak onaylanan Paris Anlaşması ile taahhüt edilen hedefin gerçekleşmesi için Türkiye’nin de içinde bulunduğu OECD ülkelerinde 2030, küresel olarak ise 2040’a kadar kömürden çıkışın tamamlanması gerektiğini dillendirmiyor.
Cumhurbaşkanı, korkarım, kömür kullanımına örnek gösterdiği ülkelerden Almanya’nın iklim taahhütlerini yerine getirmek için, kömürün aşamalı olarak kaldırılması eylem planını işlettiğini; vatandaşları, belediyeleri, etkilenecek işçileri de sürece dahil ederek, kömürden çıkış yolunu çizen bir komisyon kurduğunu; kömür endüstrisinin kaybını telafi etmek için kömür bölgelerinde yeni katma değer ve insana yakışır işler planlayan, daha yaşlı işçiler için erken emekliliğe geçişin sağlanması gibi yöntemleri içeren adil geçiş politikası oluşturduğunu ise bilmiyor. Halbuki, iyi örnek olarak alabilir ve bir eylem planı başlatılmasını isteyebilir.
Akbelen ormanındaki kıyım sonrası açıklamalar yayımlayan şirketin, ürettikleri enerjinin vazgeçilmezliği ile ilgili iddiaları bir çok uzman tarafından yanıtlandı.
3 bin 100 kişiyi istihdam ettiklerini dile getirerek, ekonomiye katkıları üzerinden haklı çıkma çabalarını boşa çıkaran bir rapora da ben dikkat çekmek isterim:
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ‘‘Kömüre Dayalı İstihdamdan Çıkış’’ isimli bir rapor hazırlayarak, Türkiye’de elektrik üretiminde kömürden çıkışın sektör istihdamında yaratabileceği muhtemel sorunları ve çözüm önerilerini inceledi.
Raporda, kömür sektörünün toplam istihdam içindeki payının binde 2’den daha az olduğuna dikkat çekilerek, insana yakışır işler için yeşil sektörlere yapılacak yatırımlarla kimsenin işsiz kalmayacağı ortaya konuluyor. Ayrıca, kömürden adil bir çıkışın sektör çalışanları için mümkün olduğu, hatta belli şartlar sağlandığı takdirde yaşam koşullarını iyileştirme olanağı da içerdiği vurgulanıyor.
Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:
Rapor “Kömürden çıkışın istihdam boyutu” için genel politika önerileri de veriyor:
Görüldüğü gibi, enerji konusunda da tercihlerin ne yönde olduğu ve niyet çok önemli.
Devletin vatandaşlarının yanında onların iyiliğini önceleyen politikalar üretmesi gerekirken, topraklarını savunmak zorunda bırakması, üstelik “marjinaller” diye nitelemesi ve zaten çok pahalıya satın aldığımız enerjiyi üreten şirketlerin yanında yer alması bir tercih.
Bu ve benzeri tercihlerin Milli Güvenlik Sorunu da olabilecek iklimsel ısınmanın nedeni olduğu da bir gerçek.
MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan açılımıyla başlayan gelişme ve tartışmaların hem MHP hem de CHP’de oy…
President Tayyip Erdoğan welcomed Donald Trump's return to the US presidency. During Trump's previous tenure,…
Türkiye’yi hedef alan iki vekil gücün liderlerine ilişkin Ekim ayında, ardı ardına önemli gelişmeler yaşandı.…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…