“Türkiye ile İngiltere arasında yapılan yasa dışı göçmen anlaşmasından İngiltere açıklama yapmasa haberimiz bile olmayacaktı. Türkiye’yi sığınmacı deposu haline getirdiler. Bakınız hem anlaşmanın hem de bizde kurulacak Mükemmeliyet Merkezi’nin İngiltere tarafından duyurulması son derece vahim ve sorunlu. Para karşılığı Türkiye’nin sığınmacı deposu haline getirilmesi gerçekten de utanç verici.”
Bu sözler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait. Kılıçdaroğlu, iki ülke arasında yasa dışı göçle mücadele anlaşması imzalanmasının önce İngiltere tarafından açıklanmasına hemen tepki göstermişti. Böylece tepkisini bir adım öteye taşıyor. Anlaşma İngiltere İçişleri Bakanlığına dayanarak Guardian gazetesi tarafından 9 Ağustos’ta duyurulmuştu. Anlaşmaya göre Türkiye’de bir Mükemmeliyet Merkezi kurulacak, Türkiye’nin yasa dışı göçle mücadelesine İngiliz polisi de katılacak ve Türkiye’den İngiltere’ye yasa dışı göç ederken yakalananların iltica başvurusu kabul edilmeyerek öncelikle Türkiye’ye gönderilecekti. İngiltere benzeri bir anlaşmayı daha önce Arnavutluk’la imzalamıştı.
Kılıçdaroğlu’nun konuyu gündeme getirmesi ardından İçişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama ile anlaşmayı doğrulamış ama sıradan bir anlaşma olduğu vurgusuyla anlaşmanın tarihi, yeri kimler arasında olduğu gibi ayrıntılara yer vermemişti. Görüşmeler 2019’dan bu yana sürüyordu; yani Süleyman Soylu’nun Bakanlığı döneminde başlamıştı.
İngiliz İçişleri Bakanı Suella Breverman ise ayrıntı veriyor, Türk ve İngiliz polisinin birlikte çalışarak yasa dışı göçte kullanılan küçük tekne ve botların tedarik zinciriyle ortak mücadele edileceğini söylüyordu. O arada İngiltere’nin 2022 yılında Türkiye’ye yasadışı göçle mücadele için 3 milyon Sterlinden (bugünkü kurla 103 milyon lira) fon sağladığı iddiası ortaya atılmıştı. Miktar küçük ama hükümetin bu fonu kabul etmesinin önemi büyüktü. İçişleri Banakı Ali Yerlikaya’nın konuya açıklama getirmesinde fayda var.
MetroPoll araştırma şirketinin Temmuz ayında yaptığı Türkiye’nin Nabzı anketinde “Düzensiz” göç ankete katılanların yüzde 43,6’sı tarafından “en büyük tehdit” görülüyordu. PKK yüzde 21,1 ile düzensiz göçün yarısından az, yüzde 21,1 ile ikinci sıradaydı. Seçimlerdeki önemi da görülmüştü.
Kılıçdaroğlu İçişleri Bakanlığının yanı sıra Dışişleri Bakanlığına da sert eleştirilerde bulundu.
Bakanlığın “Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, adeta Saray’ın ve AK Partinin Dışişleri Bakanlığına” dönüştürülmekte olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu ehil olmayan büyükelçi atamalarını da eleştirdi. Kılıçdaroğlu’nun “Rüşvetçi” suçlamasıyla isim vermese de (kapatılan) 17-25 Aralık2013 soruşturmalarında rüşvet almakla suçlanıp AB İşleri Bakanı görevinden alındıktan sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Prag Büyükelçisi atanan Egemen Bağış’ı kast ettiği biliniyor.
Kılıçdaroğlu ile görüşmemizde, görevden ayrılması tartışmaları dahil CHP için konular üzerinde de durduk. Ancak Kılıçdaroğlu bu konularda daha önceki mülakatımızda olduğu gibi, henüz sürecin olgunlaşmakta olduğu dışında pek ayrıntıya girmiyor.
Yine de örneğin Büyük Kurultay’ın Cumhuriyetin 100’üncü yıl bayramıyla örtüşecek şekilde 28-29 Ekim’de yapılacağı iddiaları, CHP’nin tüzüğünü değiştirip değiştirmeyeceği ve halkın en ciddi sorunu olan hayat pahalılığı konusunda yapmayı düşündükleri konusunda bazı bilgiler verdi.
Mülakatın tamamı şöyle:
MY- Sayın Kılıçdaroğlu, CHP üzerine yapılan tartışmalar şahsınız, istifa edip etmeyeceğiniz, aday olup olmayacağınız üzerine devam ediyor. Bu konuda netleşen bir düşünceniz var mı?
KK- Bu taleplerin elbette farkındayım. Taleplerin daha çok aydın entelektüel kesimden geldiğinin de farkındayım.
CHP Genel Başkanı olarak benim sorumluluklarım var. Daha önce gemiyi sağ salim limana götürmem gerektiğini söylemiştim. Bu süreci duygularımızla değil, akılcı politikalarla yönetmek gerekiyor. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum… Kuşkusuz kararları ben tek başıma almıyorum. CHP’nin çok önemli bir kurumsal kimliği var. CHP tek adam partisi değildir.
MY- Büyük Kurultay 31 Mart 2024 yerel seçiminden önce mi, sonra mı? Siyaset kulisinde bir 28-29 Ekim iddiası dolaşıyor.
KK- Olur mu öyle şey… Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız 29 Ekim’de. Bunu parti içi işlerle karıştıramayız. Nereden çıkıyor bu laflar bilemiyorum. Kurultay tarihine ise parti kurullarımız karar verecek günü gelince… Ayrıca bu yıl Partimizin kuruluşunun da 100. Yılı… Bu konuda da çalışmalarımız var… Bir Genel Başkan Yardımcımız bu konuyla ilgili çalışıyor.
MY- Değişim sürecinde olduğunuzu söylediniz; TBMM Grup Başkanınız Özgür Özel de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da topyekûn değişimden söz ediyorlar, Genel Başkanlığı da içerecek şekilde. Nasıl karşılıyorsunuz bu çıkışları?
KK- Daha önce de söylemiştim, Parti içi tartışmaları medyada yapmayı ya da sürdürmeyi doğru bulmuyorum.
Bakınız mahallelerden başlayarak yapılan delege seçimleri büyük ölçüde tamamlandı. Şimdi ilçe ve il kongreleri süreci başladı. Bir taraftan bu süreçler yaşanırken öte yandan Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere pek çok sorununu dillendiriyoruz. Örgütümüz yerel seçimlere çok iyi hazırlanacak, bunu hep birlikte göreceğiz… Ayrıca kadın kolları, gençlik kolları özellikle ekonomide yaşanan derin sorunu gündemde tutmaya çalışıyor.
MY- Tabandaki çalışmadan söz ettiniz. Belli konular var mı yoğunlaştığınız? Örneğin şu ara sokakta herkesin konuştuğu hayat pahalılığı gibi…
KK- Var elbette. Hayat pahalılığı gerçekten de can yakıyor. Türkiye genelinde kadın kollarımız Pazar yerlerinde masalar kurdu ve vatandaşları dinliyorlar. İşsizlik giderek derinleşen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor ve işsizliğin daha da artacağını hep birlikte göreceğiz. Özellikle tekstil sektöründe ciddi işten çıkarmalar yaşanıyor. Bu konuda tekstil sektöründe örgütlenen bazı sendika başkanlarından raporlar istedim. Öte yandan depremzedelerin devam eden sorunlarıyla ilgilenmek onların yalnız olmadığını göstermek için arkadaşlarımızı deprem bölgesine gönderiyoruz.
MY- İngiltere ile yapılan göç anlaşmasına tepki gösterdiniz, neden önce hükümetten duymadık diye ama İçişleri Bakanlığı da yaptı açıklama.
KK- Yaptı, ama ben tepki gösterdikten sonra, gece geç saatlerde açıklama yapmak zorunda kaldı. Biz Türkiye ile İngiltere arasında yapılan yasa dışı göçmen anlaşmasını İngiliz yetkililerden duyuyoruz. İngiltere açıklama yapmasa böyle bir anlaşmadan haberimiz bile olmayacaktı. Niçin Saray öncelikle açıklama yapmadı? Çünkü Türkiye’yi sığınmacı deposu haline getirdiler. Bakınız hem anlaşmanın hem de bizde kurulacak Mükemmeliyet Merkezi’nin Türkiye Cumhuriyeti tarafından değil de İngiltere tarafından duyurulması son derece vahim ve sorunlu. Bu nedenledir ki sormuştum, Türkiye’yi kim yönetiyor diye? Bu ciddiyetsizliktir. Denetimsiz göç Türkiye’nin en ciddi sorunlarından. Para karşılığı Türkiye’nin sığınmacı deposu haline getirilmesi gerçekten de utanç verici.
Murat Bey, daha acı olanı ise Dışişleri Bakanlığının içine sürüklendiği siyasal ortamdır. Bugün Dışişleri Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin değil de adeta Sarayın ve Ak Partinin arka bahçesine dönüştürülmüştür. Hayatı boyunca dışişleriyle ilgili tek makale bile okumamış kişilerin büyükelçi olarak atanması Türkiye açısından gerçek bir beka sorunudur.
Rüşveti verenin her türlü bilgiye sahip olabileceği bir süreci yaşıyoruz dersek kimse şaşırmamalı… Çünkü dünyanın hiçbir saygın ülkesinde rüşvet alandan büyükelçi olmaz, atanmaz.
MY- CHP’deki değişim sürecine dönersek, yeni bir parti tüzüğü hazırlığından söz etmiştiniz. Delege sisteminden, etkili genel sekreterden, Parti Meclisi, MYK ve TBMM Grubundaki değişikliklerle ilgili iddialar var medyada. Biraz bilgi verebilir misiniz?
KK- Bu konuda bir grup arkadaşımız çalışıyor. Bu aşamada ayrıntı vermeyi doğru bulmuyorum… Değişiklikleri öncelikle olgunlaştırmamız gerekiyor.
MY- “Satılık kalemler” suçlamanız medyada tepkilere yol açtı ve açıkçası hepimiz zan altında kaldık: örneğin ben de YouTube yayınlarımda hiçbir parti ve kuruluştan, fon dahil destek almadığımı açıklamak zorunda kaldım. Kimleri kastettiniz?
KK- Murat Bey bu kişileri aslında hepimiz tanıyoruz. Medya dünyası sizler gibi değerli gazetecileri de tanıyor.
Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri yine de gazeteci milleti olarak içimizdeki çürük elmaların açığa çıkmasına yardımcı olmuyor.
CHP içindeki sürece gelince, sanırım göç konusuna atıfla, göç (ya da kervan) yolda düzülür tanımı uygun düşüyor.
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…