Siyaset

Bir kriz de Almanya’yla kapıda: Erdoğan ve Scholz’un İsrail düellosu

Umutlar beslenen 17 Kasım Almanya ziyareti öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Şansölye Scholz’un İsrail üzerine söz düellosu iki ülkeyi krizin eşiğine getirdi. Atlatılamazsa, bu Türkiye’nin gündeminde bir kriz daha demek olacak. (Foto: TCCB)

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 17 Kasım’da Almanya çalışma gezisinin hazırlıkları aylardır devam ediyordu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un 28 Mayıs’ta Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ardından açtığı tebrik telefonunda yaptığı davetin Türkiye-Almanya ilişkilerine değil, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine de yeni bir nefes getireceği umuluyordu.
Özellikle ekonomik ilişkilerde 2021’de 41 milyar doları aşan ticaret hacminin  daha da geliştirilmesi için çaba harcanıyordu. Gezin hemen arifesinde, 15 Kasım’da iki ülke yatırımcılarını buluşturan Türkiye-Almanya İş ve Yatırım Forumu Gaziantep’te toplanmıştı.
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısında sivilleri öldürmesine misilleme olarak İsrail’in Gazze’de yaşayan Filistinli sivil halkı hedef alan saldırıları havayı değiştirdi. Özellikle son birkaç günde Erdoğan ve Scholz’un konu üzerine karşılıklı çıkışları adeta söz düellosuna dönüştü ve ziyaret öncesi siyasi gerilimi tırmandırdı.

Söz düellosu

Gazze’deki El Ahli Arap Baptist hastanesinin 17 Ekim’de vurulup yüzlerce Filistinlinin öldürülmesinin ertesi günü, Scholz’un İsrail’e gidip Başbakan Binyamin Netanyahu’yla ortak basın toplantısında sivil halkı hedef alan akınların İsrail’in kendini savunma hakkı içinde bulunduğunu söylemesi bir dönüm noktası oldu. Almanya, daha önce 12 Ekim’de İsrail’e “kendini savunması için” askeri yardım önermişti; Almanya İsrail’e silah satışında ABD’nin yüzde 82’lik payı ardından yüzde 15 ile ikinci sıradaydı.
Erdoğan 20 Ekim’de İsrail’in Batılı bölge-dışı aktörlerin kışkırtmasıyla “devlet gibi değil, örgüt gibi davrandığını” söyledi ve bütün devletlerle uluslararası kuruluşları Gazze’de bir an önce ateşkes ilanı için çaba harcamaya çağırdı.
Scholz’un 25 Ekim’deki AB liderler zirvesinde İspanya Başbakanı Pedro Sánchez’in önerdiği ateşkes teklifini reddetmesi de Ankara açısından hayal kırıklığı oldu. Erdoğan aynı gün “Hamas terör örgütü değil, direniş örgütü” dedi.

İsrail mi terörist, Hamas mı?

Erdoğan 4 Kasım’da “İsim vermeyeceğim” diye nsöze girdi; “Çok samimi olduğum bir Alman siyasetçi ‘borcumuz var’ diyor. Holokost var ya. Şimdi diyetini ödüyorlar.” Erdoğan Almanya ve genel olarak Batı’nın İsrail’e kayıtsız şartsız desteğinin, Almanya’daki Nazi iktidarının İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında 6 milyon Yahudi’yi, sırf Yahudi oldukları için feci şekilde öldürmesinin suçluluk kompleksine bağlıyordu.
Scholz’un 14 Kasım’da Erdoğan’ı hedef almasıyla iki lider arasındaki söz düellosu 17 Kasım Berlin buluşması öncesi yeni bir düzeye sıçradı. Almanya Başbakanı bir gazetecinin sorusu üzerine, şunları söyledi: “İsrail bir demokrasidir ve insan haklarına ve uluslararası hukuka bağlı olan ve buna göre hareket eden bir ülkedir. Bu nedenle İsrail’e yönelik suçlamalar absürt (saçma).”
İsrail’in bir demokrasi olduğu doğruydu da insan hakları ve uluslararası hukuka bağlı ve ona göre hareket eden” bir ülke olduğu, onlarca yıldır Filistin halkına reva gördüğü baskı ve kuşatma siyasetiyle örtüşmüyordu.
Erdoğan 15 Kasım’da “İsrail bir terör devletidir” diye el yükseltti; Hamas ise İsrail’in işgal politikaları karşısında vatanlarını ve canlarını korumaya çalışan direnişçilerdi.

Scholz’un “uzun listesi”

Alman Şansölyesi, Türk Cumhurbaşkanıyla hangi konuları görüşeceği sorulduğunda Hamas, İsrail, Orta Doğu’daki çatışma, göç anlaşmasının uzatılması, İsveç’in NATO üyeliği yanıtlarını vermiş. Almanya açısından Türkiye’den iltica taleplerinin artması da bir sorun; Almanya artık Türkiye’den başkalarını değil nitelikli işgücü almak etmek istiyor.
Bunun Türk tarafındaki yansıması Schengen vizesi sıkıntısı. Türkiye’ye Alman yatırımların çekilmesi. Bir yandan Türkiye’de yargı bağımsızlığından basın özgürlüğüne dek sorunlar yığılırken, diğer yandan Avrupa’daki yabancı düşmanlığı ve İslamofobi tırmanıyorken Erdoğan’ın da Scholz’un da Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesi gereğinden söz etmesi havanda su dövmek olacak.
Scholz, Erdoğan’la görüşmek üzere “çok uzun bir liste” hazırladığını söylemiş. Benzeri bir liste de Erdoğan’da var. Peki, Berlin buluşması iki liderin İsrail-Hamas çelişkisi gölgesinde mi kalacak? Bir soru daha, Türkiye açısından: bir kriz de İsrail üzerinden Almanya’yla mı çıkacak?

“Dostluk maçına” kalacak mı?

Erdoğan’ın 17 akşamı Berlin’de kalıp 18 Kasım’da Türkiye-Almanya Erkek Milli Futbol takımlarının “dostluk maçını” izlemesi öngörülüyordu.
Fikir değiştirip izlerse kriz vahim noktalara derinleşmemiş sayılır ama artık izlemesi öngörülmüyor, Edoğan’ın aynı gün yurda dönmesi öngörülüyor.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Kaygı verici tablo: Türkiye’de yaşandıkça, yaşlı yoksulluğu da artıyor

Emeklilerin Bayram ikramiyelerinin 3 bin liradan 4 bin liraya çıkarılmasının konuşulduğu şu günlerde yayınlanan Türkiye…

1 saat ago

Suriye “İslâm Cumhuriyeti” olmayacak, kendi türünde bu bir ilk

Neyin ilk olduğunu açıklamam gerekiyor. İlk defa siyasi İslamcıların devrim, ya da zor yoluyla yönetimi…

2 saat ago

AB’den Türkiye’ye ikiyüzlü teklif: askerine evet, üyeliğine hayır

Avrupa Birliğinden Türkiye’ye ikiyüzlü teklif derken Polonya Başbakanı Donald Tusk’un 12 Mart’ta Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip…

1 gün ago

Şam-SDG arasındaki anlaşma ve Türkiye’ye etkileri

Arap Alevilerinin/Nusayrilerin yaşadığı sahil şeridinde meydana gelen kanlı olaylar, Nusayri sivillere yönelik toplu katliamlar ülkenin…

2 gün ago

Suriye’de ABD’nin bağladığı SDG anlaşmasına Ankara’dan şartlı destek

SDG’nin Suriye ordusuna katılması üzerine 10 Mart’ta açıklanan anlaşmanın ABD’nin arabuluculuğuyla sağlandığı, Ankara’nın ikincil rol…

2 gün ago

NATO’nun geleceği: ABD ile mi, ABD’siz mi?

NATO yetmiş yılı aşkın bir süredir Batı güvenliğinin temel taşı olmuş, çeşitli çatışmalarda yaşanan gerilemelere…

2 gün ago