İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ikinci kez hak ihlali kararı verdiği tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında yine tahliye kararı vermedi, dosyayı Yargıtay’a gönderdi.
Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Can Atalay Mayıs seçimlerinde Hatay milletvekilli seçilmiş, yasama dokunulmazlığı sebebiyle avukatları tarafından yapılan tahliye başvurusu Istanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafindan reddedilmisti. Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda AYM Kasım ayında hak ihlali karari vermiş, Atalay’ın tahliyesi için dosyayı tekrar yerel mahkemeye göndermişti. Istanbul 13. Ceza Mahkemesi Kasım ayında karara direnerek dosyayi Yargıtay’a göndermiş ve yargıda kriz tartışmalarını körüklemişti.
Yeniden Yargıtay kararı
AYM 21 Aralık’ta tekrar hak ihlali kararı vermiş gözler yeniden 13. Ağır Ceza’ya çevrilmişti. Mahkeme karar için önce gerekçeli kararı bekleyeceğini duyurdu. 27 Aralık’ta gerekçeli kararın açıklanmasının ardından Çağlayan Adliyesi önünde bekleyiş başladı.
Kararın açıklanmamasına tepki gösteren Türkiye İşçi Partisi üyeleri, İstanbul Adliyesi önünde eyleme başladı.
Akşam saatlerinde dosyayı karara bağlayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM kararına bir kez daha direnerek Atalay hakkında tahliye kararı vermedi.
Mahkeme, dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Gerekçeli kararı bekliyordu
AYM, Gezi Davasında 18 yıl hapis cezası alan tutuklu Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Can Atalay hakkındaki ihlal kararının gerekçesini açıkladı; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararı vermeyerek Anayasayı çiğnediğini vurguladı.
AYM, bireysel başvurularda verdiği hak ihlali kararlarının herhangi bir merci tarafından inceleme ya da denetlemeye tabi tutulamayacağını belirterek, “Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle başvurucunun bireysel başvuru hakkı, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini” ifade etti.
Yargıtay AYM üyeleri için suç duyurusunda bulundu
Gezi Davasından aldığı hükmün ardından Mayıs seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay için tahliye başvurusu yapılmış, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutukluluk kararını onamasının ardından Atalay için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılmıştı.
Anayasa Mahkemesi Kasım ayında hak ihlali kararı vermiş ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı da uygulanmayarak “yargıda kriz” tartışmalarına sebep olmuştu. Mahkeme dosyayı Yargıtay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiş, Yargıtay ise yerel mahkemenin AYM kararına uymaması gerektiğini belirterek krizi körüklemiş, AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunmuştu.
Atalay için tekrar AYM’ye başvuru yapıldı ve Anayasa Mahkemesi 21 Aralık’ta Atalay için tekrar hak ihlali kararı verdi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açık bir şekilde Atalay’ı tahliye etmesi hükmünde bulundu.
Gözler İstanbul’daydı
Gözler İstanbul 13. Ağır Ceza’nın vereceği tahliye kararındaydı ancak mahkeme, AYM’nin gerekçeli kararını bekleyeceğini, tahliye için o zaman değerlendirmede bulunacağını belirtti.
AYM, gerekçeli kararını 27 Aralık’ta açıkladı.
Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM kararlarına uymadığı ve Yargıtay’ın AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunduğu süreci detaylarıyla inceleyen AYM, verdiği ihlal kararlarına rağmen Atalay’ın tutukluluğunun devam etmesinin hak ihlallerine sebep olduğunu, AYM’nin kararlarının “tavsiye niteliğinde” olmadığını vurguladı.
İlk karara rağmen dosyayı Yargıtay’a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de görevini yerine getirmediği ve Atalay’ın haklarını gözeten bir yargılama yapmadığını belirten AYM, mahkemenin dosyayı Yargıtay’a göndererek Anayasa’ya aykırı hareket ettiğini kaydetti. Kararda, “Sonuç olarak, mahkemelerin izlemiş olduğu yöntem, başvurucuyu yargılama güvencelerinden tümüyle yoksun bırakmıştır. Başka bir ifadeyle yeniden yargılama dosyası görevi ve yetkisi olmayan bir mahkemece karara bağlanarak Anayasa’nın 142. maddesinin amir hükmüne ve Anayasa’nın 37. maddesinde yer alan tabii hâkim ilkesine açıkça aykırı hareket edilmiştir” denildi.