Birkaç gündür 6 Şubat Kaharamanmaraş depremi sonrasında “kaçırıldığı düşünülen” kayıp çocuklardan bahsediyoruz. Çünkü depremde ne olup bittiği belli değil. Yani kimın vefat ettiğini tam olarak bilmiyoruz. Ölen sayısını doğru mudur, daha yüksek midir, bilmiyoruz. 10-11 ay sonra bile enkazdan hala bazı naaşlar çıkıyor. Muhtemelen bazı çocukların naaşlarına da ulaşılamamış durumda, bazılarının ise depremden sonra binalardan çıktığının görüldüğü, hatta ambülansa yerleştirildiği ama sonradan ortadan yokolduğu iddiaları var.
Sinyal Alınamayan GSM Abone Sayısı KahramanMaraş depremi, 21.yüzyılın en çok kişinin öldüğü deprem sıralamasında 59.259 kişi ile 5.sırada. Ama bu rakam doğru mu bilgimiz yok. Dr.Turhan Çömez tuhaf bir rakam ortaya attı:
İyi Partili Çömez deprem sonrasında, 300 bin GSM abonesinin şebekeden kaybolduğuna ve sonradan geri dönmediğine işaret ediyor. Gerçekten de yok olan GSM abone sayısı, depremdeki ölüm sayısı için bir referans olabilir. Bu nedenle ben de, depremden 20 gün kadar sonra yaptığım röportajda operatörlere aynı soruyu sormuştum.
13 milyon nüfusu olan deprem bölgesinde Turkcell’in söylediğine göre, 6 milyon abonesi vardı. Bu abonelerin ne kadarının sinyalinin artık alınamaz ya da başka illerden alınmakta olduğuna dair soruyu, önce bölgede yüzde 10 kadar azalma olduğu, sonra başka illerden 800 bin kadar sinyal alındığı şeklinde cevapladılar ama hiç sinyal alınamayanlar sorusunu cevaplamaktan kaçınarak, şöyle dediler;
“Bunlar sistemden görülebilecek veriler ama enkaz altında olmayan kişinin telefonu, enkaz altında kalmış olabilir. Ya da enkaz altındaki kişinin pili bitmiş olabilir. Bu biraz spekülatif bir sayı olur. Depremden 30 saniye önce sinyal alan ya da deprem anında sinyal alıp da depremden sonra kaça düşmüş onu görürüz. Ama telefon kırılmış olabilir, o sağlıklı bir sayı vermez hatta endişeye de sevk edebilir milleti.”
“Depremde haberleşmenin neden sorun yaşadığı”na dair bu söyleşimiz, depremden hemen 20 gün sonra olduğu için, enkaz altındaki telefonu yerine yenisini henüz satın alamamış olan insanlar olabilir diye düşündük ve o gün bu cevapla yetindik.
Ama 2 ay sonra nisan ayında Prof. Dr. İnsan Tunalı aradı ve “Deprem Etkileri Araştırma Grubu (DEAG)” adına “Deprem ve Göç” başlıklı akademik bir çalışma yapmak istediklerini belirterek, operatörlerdeki yetkililere erişim konusunda yardım istedi. Aradığı bilgilerden bir tanesi aynıydı; ne kadar GSM sinyali yok olmuştu? Uzunca bir süre operatörlere erişemediğini biliyorum. Bu yazıyı yazarken sonucu sordum. Şöyle cevapladı;
“KVK yasasını gerekçe gösterdiler. Oysa gerçek numaraları uyduruk numaralarla eşleştirmek suretiyle bu sorunu aşmak mümkündü. Projeyi 2 sayfalık bir özet üzerinden değerlendirdiler, toplantıya çağrılmadık.”
Yani bugün ülkemizin en önemli devlet sırlarından birisi bu.
Epstein’ın kız arkadaşı olan Ghislaine Maxwell’e 2015’de açılan bir davanın uzantısı olarak, ABD’de 3 Ocaktan beri yayınlanan belgelerde çeşitli olaylara değiniliyor. Bunlardan birisi de, taciz edilenlerden birisinin –o dönemde 26 yaşında olan– bir Türk kadın olması. Adının gizli kalmasını isteyen ve şu anda emlak işinde çalıştığı anlaşılan kadın dışında, 5 yıldızlı bir otelde çalışan ikinci bir isimden daha bahsediliyor.
Ancak dikkat ederseniz Epstein olayındaki tacizlerde çocuklardan değil, 14-27 yaş grubu genç kızlardan bahsedildiğini duyuyoruz. Çocuk olayı varsa da buna dair bir belgenin ortaya çıktığını duymadık ya da henüz duymadık.
Epstein olayında “Türk” gençkızlar olduğu duyulunca, 1999 depremi sonrasında ortaya çıkan “çocuklarımız depremden sonra kayboldu kaçırıldı mı?” soruları, Kahramanmaraş depreminde de ortaya çıktı. 1999 depreminde de, Kahramanmaraş depreminde de “organ mafyası”ndan bahsedildiğini duyduk.
Başka bir konuya da dikkat çekelim; çok sayıda çocuk ve genç için “enkazdan canlı çıktı ama sonra kayboldu” denildiğini gördük. Ancak bir kısmının, enkaz altından çıktıktan sonra gittikleri hastanede –muhtemelen travma nedeniyle– hayatlarını kaybettiği de anlaşıldı. Mesela 10 yaşındaki Mukaddes Erva Aktaş ya da Ayşegül Karlı. Bu tür ölümlere “Kurtarma Ölümü” deniliyormuş. Yani kayboldu denilenlerin bazıları, ilk etapta canlı görülse de, hatanede travma nedeniyle vefat etmiş ve isimsiz gömülmüş olabilir.
1999 depreminde kaybolduğu söylenen çocuklardan, bebek düzeyinde olanlar hatırlamasa da, o dönem 10 yaş ve üstü olanlar varsa bugün 30-35 yaşlarında olmalılar ve en azından 1-2 tanesinin ortaya çıkması beklenirdi. Böyle bir şey duymadık.
Diğer yandan Kahramanmaraş depremi sonrasında, bazı çocukların tarikatlara verildiği ortaya çıktı. Daha sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı reddetmiş olsa da, ilgili tarikatın açıklamaları bu reddetmeyi tekzip ediyordu. Bu konuda pek çok haber yayınlandı. Ancak ülke olarak ne kadar çocuk tarikata verildi bilemiyoruz. Herhalde bu da bir başka önemli devlet sırrı olmalı.
Gelelim Epstein şüphesi neden konuşuluyor? Çünkü ABD’de son 8 yıldır siyaset arenasında savaş “pedofili” propogandası üzerinden yapılıyor. Cumhuriyetçiler her seçim öncesi Demokratları her seferinde değişen bir cins “pedofili” komplo teorisi ile suçluyorlar. Öyle ki; İddialara göre, Donald Trump ülkesini başkenti ele geçiren pedofil Demokratlardan kurtarmak amacıyla Tanrı tarafından gönderilmiş.
ABD’de 2016’dan bu yana pedofili konusunda 3 büyük komplo teorisini patlatıldı –ki ülkemizde bazı kişiler bunları hala gerçek sanabiliyor–. Bu 3 komplo teorileri ne tesadüf ki, kasım ayında yapılan 2016 ve 2020 ABD Başkanlık seçimlerinden önceki aylarda (biri temmuz, diğer ikisi eylül) ateşlendi ve seçim bittikten sonra da hafifledi ya da yok oldu. 3ünü de Cumhuriyetçiler parlattı ve hedefleri Demokrat Parti milletvekilleri ve yöneticileriydi.
İlki PizzaGate idi. Amerikan başkanlık seçim kampanyaları sırasında Ruslar Demokratların mail sistemine sızmıştı. Bunun arkasından Barack Obama, Bill Clinton ve Hillary Clinton’a danışmanlık yapan John Podesta’nın, ticaret ve yüksek bürokrasi çevresinden kimselerle Comet Ping Pong adında bir pizzacıda düzenlenecek “pedofili” organizasyonuna ilişkin mailler, Wikileaks üzerinden sızdırıldı. Yani Başta Hilary Clinton olmak üzere demokratların, güya Washington DC’de bulunan bir pizzacı üzerinden Irak ve Suriye’den göçmen çocukları ABD’ye getirdikleri ve pedofili amaçlarla kullandıkları iddia edilen bir komplo teorisiydi ve tabi ki sahte bir haberdi. Ama ilk okuduğunuzda “vay canına.. olabilir mi?” diye düşündürüyordu. Öylesine detaylı yazılmıştı.
İkincisi yine başkanlık seçimleri öncesinde piyasaya verilen; Wayfair komplo teorisiydi. Ucu ülkemizde kadar da yansımıştı. Buna göre, Wayfair isimli Amerikan mobilya ve ev eşyaları satan firmanın e-Ticaret sitesi üzerinden mobilya görüntüsü altında seks amaçlı çocuk satılıyor. Olay bir Reddit kullanıcısının 9 temmuz 2020’de WayFair sitesinde 12.699,99 ve 14,499,99 $’lık satış fiyatları olan dolapları ve 9,000 $’ın üzerinde fiyatları olan yastıkları, duş perdelerini sosyal medyada “şüpheli” olarak tanımlamasıyla başladı. Benzer ürünlerin 100 $ düzeyinde olması gerektiği yorumunu yapıyordu. Kısa sürede bunun saçmalığı da ortaya çıktı. Bu olay Türkiye’ye de yansıdı. Bir süre konuşuldu.
Ama en ateşli komplo teorisi QAnon oldu. Bu da Trump taraftarlarının Demokrat Partililerin, küçük çocukları bir cins ritüelle kurban ettiklerine dair bir komplo teorisiydi. Aslında 2017’de Q takma isimli bir sosyal medya kullanıcısı tarafından öne sürülmüştü. Ama Eylül 2020’de yani ABD Başkanlık seçiminden 1 ay kadar önce ateş aldı.
Arkasından sosyal medya şirketleri olayı farketti ve ilgili çirkin içerikleri engellediler. Facebook “Çocuklarımızı Koruyun” etiketlerini blokladı. Telegram çok sayıda aşırıcılık hesabını kapattı. YouTube çok sayıda videoyu yayından kaldırdı.
QAnon bugün hala devam ediyor. İçine Hollywood ünlülerini de aldı. Daha doğrusu Trump’ın savaştığı herkesi alıyor. İddialara göre, Donald Trump ülkesini Washington’ı ele geçiren pedofil Demokratlardan kurtarmak amacıyla Tanrı tarafından gönderilmiş. 6 ocak 2021’de ABD Kongre Binasına saldıranların çoğu da QAnon takipçisi olan Trump destekçileri idi.
Bu tür komplo teorileri için söyleyeceğimiz şey şu; bunları köpürtmek doğru değil.
Çocuklar hepimizin bam teli. Çocuklara yapılan her kötülük, en duygusuz insanları bile rahatsız ediyor. Bu nedenle olsa gerek, Trump taraftarlarının en vahşi komplo teorileri çocuklar üzerine oldu. ABD, 1980’lerden sonra başlayan Outsourcing (dış hizmet) dalgası içinde üretimi işçiliğin daha ucuz ve daha az belalı (Sendikasız) olduğu Uzakdoğu’ya çevirince, ülkenin sinemaya, tiyatroya giden, kitap olan orta direği yok oldu. Yerine de bu tür komplo teorilerine inanan eğitimsiz, kültür düzeyi düşük kitlesi oluştu.
Peki ülkemizde neden eğitimli kesim, bu tür temeli olmayan teorileri köpürtüyor. Bunu köpürtmek toplumun gerçek skandallara tepki vermek refleksini yok ediyor. Yapay skandallarla, tepki duymamız gereken konulara alışır hale geliyoruz. Bu nedenle ancak belgesi varsa, gerçek olduğu ortaya çıkmışsa konuşmak lazım. Yoksa “Epstein belgelerinde Türk kadın ismi var, o zaman depremde kaybolan çocuklarımız o adaya götürülmüş olabilir mi?” teorisi mutsuz toplumumuzu daha da mutsuz hale getiriyor.
Felsefeci Ahmet İnam‘nın 2019 Bilgisayar Mühendisleri Odası kurultayında söylediği sözleri kendim için videoya çekmiştim. Çünkü çok önemliydi. Burada paylaşmak istiyorum. Onun da dediği gibi, hepimiz hayatı ıskalıyoruz. Yeterince sıkıntılı olan dünyamızı bu tür –muhtemelen gerçek olmayana– skandalları köpürterek daha fena hale getiriyoruz. Konuştuğumuz olumsuz olaylar hepimizi çok üzüyor ama burada devamlı mağduru oynamak yerine artık çözümleri konuşamaz mıyız?
* Bu yazı Turk-Internet sitesinde yayınlanmış, Füsun Sarp Nebil’in izni ile YetkinReport’ta yayınlanmıştır.
Kaynak: https://turk-internet.com/epstein-cocuklarimizi-kacirdi-mi-pizzagate-myfair-qanon-komplolari/
Şam Ravda Meydanı, 15 Aralık 2024, Türkiye’nin Şam Büyükelçiline 12 yıl aradan sonra, ay yıldızlı…
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…