Bayram tatilinin bitmesine birkaç gün kaldı. 15 Nisan Pazartesi’den itibaren 31 Mart seçimleriyle değişen siyasi iklimde fırtınalar bekleniyor. Fırtınalar elbette kazanan tarafı, CHP’yi de etkileyecek ama daha çok kaybeden tarafta, AK Parti ve genel olarak Cumhur İttifakı saflarında eseceğe benziyor.
Bayram boyunca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin yerel seçimde hem büyükşehirler ve iller düzeyinde hem de ülke genelinde CHP’nin -ilk kez- gerisine düşmesinin muhasebesini yaptığını söyledi zaten. Ankara’ya dönüşte AK Parti kurullarını toplaması ardından sadece parti üst seviyelerinde değil, (iddialara göre Beştepe dahil) üst bürokraside, hatta bakan koltuklarında değişiklikler beklenebilir. Kaynaklarım, Erdoğan’ın sadece başarısız olanlardan değil, daha çok kendi adına güç kullananlardan rahatsızlığına dikkat etmemi istedi; sizinle paylaşıyorum.
Özgür Özel’in Cumhurbaşkanına bayramlaşması, diyalog kanallarını açık tutma önerisinde bulunması ve ondan öneriyi “kıymetli bulduğu” yanıtını alması, siyaseten ön almasıdır. Bunu CHP’li belediyelerin iç denetimini yapacak bir yerel yönetimler kurulu girişimiyle birleştirince Özel’in seçim galibiyetini CHP bünyesinde gücünü pekiştirmekte kullanacağı tahmin edilebilir.
Seçim sonrası yaptığımız ilk değerlendirmelerde, Erdoğan ve AK Parti dışında kaybedenler arasında MHP lideri Devlet Bahçeli ve İYİ Parti lideri Meral Akşener’i de saymıştık.
MHP’nin ülke genelindeki oyları Mayıs 2023’ten Mart 2024’e, on ay içinde yüzde 10,3’ten yüzde 5’e, yani yarı yarıya düştü. İYİ Parti ise yarıya dahi yaklaşamadı: 10 ay içinde yüzde 9,9’dan, yüzde 3,8’e düştü. (Bu arada DEM’in ülke genelindeki oylarının da yüzde 9’dan, yüzde 5,7’ye düştüğüne dikkat çekelim. Oradaki iç hesaplaşma henüz dışa vurmadı ve bu yazının konusu değil.)
Ama örneğin 2023’te Cumhur İttifakı içinde yer alan Yeniden Refah ve BBP 2024’te seçime bağımsız girerek kazandılar. BBP Sivas gibi önemli bir büyükşehir belediye başkanlığını aldı. Yeniden Refah Şanlıurfa Büyükşehir ve Yozgat il belediye başkanlıklarını kazanmakla kalmadı, ülke genelindeki oylarını 10 ay içinde yüzde 2,9’dan yüzde 6,2’ye, neredeyse üç katına çıkardı.
Kaybedenlerden Akşener, Parti içinden gelen suçlamalara kulak verip 27 Nisan için ilan ettiği seçimli olağanüstü Kurultayda aday olmayacağını açıkladı ve siyasetin milliyetçi-muhafazakâr kanadı karıştı.
Önce MHP lideri Bahçeli, Akşener’in partisinin başına kalmasını arzu ettiğini söyledi; oysa daha önce “yuvaya dön” çağrısı yapmıştı İYİ Partililere. Ardından BBP lideri Mustafa Destici’den “Bırakma, partinin başına kal çağrısı geldi. sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bayramlaşma telefonu sırasında “Partinizin başından ayrılmayın” dediği, Akşener’in de “nezaketi için teşekkür” ettiği haberi çıktı. Haber, İYİ Parti tarafından “algı operasyonu” iddiasıyla yalanlandı. İki kişi arasında geçen konuşma, iki taraftan birinin, ya da ikisinin bu konuşmayı başkalarıyla paylaşmalarıyla öğrenilebilirdi. Örneğin, son olarak Özel-Erdoğan görüşmesini “CHP kaynaklarına” dayanarak yazmıştım.
Peki, neydi bu Cumhur İttifakı saflarında birdenbire ortaya çıkan Akşener sevgisi? Neydi bu Akşener’in İYİ Parti liderliğini bırakmasından duyulan ıstırap ve telaşın kaynağı? Rakip bir partinin içişlerine bu müdahale ortaklığın nasıl açıklanabilirdi?
Cumhur İttifakı bileşenlerindeki telaşı düne kadar hedefe koydukları Akşener’e birdenbire sempati beslemeye başlamalarıyla elbette açıklanamaz. Ya da yerel seçimler önceki performansıyla değerlendirip CHP’ye, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a en sert muhalefeti onun yapmış olmasıyla.
İşin kökü daha derinde.
Cumhur İttifakında birdenbire beliren Akşener ilgisinin en temel iki nedeni var:
1- CHP 2023 seçim yenilgisiyle yönetimini değiştirdi, 2024’te kazandı. İYİ Parti liderliğini değiştirir ve başa İYİ Parti’yi “muhalefete muhalefet” görüntüsünden Akşener’in ilk dönemindeki gibi yine “iktidara muhalefet” çizgisine taşıyacak “yenilikçi” bir isim başa gelirse bu, -halen düşünülemez bir tabu gibi dursa da- AK Partiden MHP’ye, BBP’ye dek sağdaki -belki Yeniden Refah dışında- her partiye örnek oluşturacak bir gelişme olur. Milliyetçi-muhafazakâr parti yönetimleri mevcut yapılarını muhafaza etmek istiyor, siyaset lisanıyla statüko değişmesin istiyorlar.
2- Böyle bir durumda, yani Akşener’in aldığı inisiyatif sonucu İYİ Partiye, aslında Akşener’in ilk dönemindeki tanımı olan modernist, yani şehirli, eğitimli, laik milliyetçi bakış hâkim olursa, 2028 seçimlerinde sadece AK Parti değil, MHP, BBP ve son seçimlerde yüzde 1’in altında kalan partilerin gidişattan rahatsız seçmeni için de bir çekim alanına dönüşebilir. Bu durumun özellikle Bahçeli-sonrası bir çıkış planı, güçlü bir halef görülmeyen MHP için endişe kaynağı olduğu söylenebilir.
Bu iki gelişme de Cumhur İttifakını 2028 seçimleri yolunda toplumsal tabanları bakımından ve siyaseten zayıflatıcı gelişmeler sayılmalı.
Akşener’e İYİ Parti dışından “gitme kal” ilgisinin 2028 seçimleriyle doğrudan ilgisi var anlayacağınız; birileri kendi koltuklarına halel gelmesin diye Akşener’in sözünü geri alıp koltuğunu korumasını istiyorlar.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 23 Kasım’daki basın toplantısında Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacak ikinci…
İçişleri Bakanlığı'nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması,…
Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım'da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki…
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…