Siyaset

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier Türkiye’ye gelirken

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ve 2018’de Berlin’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşini ağırlarken görünüyor. Steinmeier’in 22-24 Nisan’da İstanbul, Ankara ve Gaziantep’i kapsayacak Türkiye ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açması beklentisi var. (Foto: AKParti)

Almanya Cumhurbaşkanı Franz-Walter Steinmeier 22-24 Nisan tarihleri arasında Türkiye’ye gelmesi gerek resmî gezi programının niteliği gerekse gezinin denk düştüğü konjonktür bakımından özel bir önem taşıyor.

Yirmili yaşlarından beri beyaz saçlı koyu bir FC Schalke 04 taraftarı ve bir Rolling Stones hayranı olmasıyla ünlü bir isim Steinmeier.

Politik yaşamına Alman sosyal demokrat partisi SPD’de başlamıştı. Eski Alman başbakanı Gerhard Schröder’e yakınlığı ve onun sırdaşı olmasıyla biliniyordu. Angela Merkel’in başbakanlığı altında Hristiyan Demokrat CDU ile SPD arasında kurulan büyük koalisyon döneminde Başbakan yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı da yapan Steinmeier zeki, pragmatik, deneyim sahibi bir politikacı olarak öne çıktı. Yine aynı koalisyon tarafından 2017 yılında ilk kez Cumhurbaşkanı seçildi. 2022 yılından bu yana da beş yıllığına ve son kez seçildiği Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürüyor.

Avrupa’nın seçkin politikacıları arasında yer alan Steinmeier’in Türkiye gezisi ise ilginç ve çok önemli bir konjonktüre denk düşüyor. Dolayısıyla bu gezinin bir takım sonuç ve izdüşümlerinin olacağı tahmin edilebilir.

Ankara’da Erdoğan, İstanbul’da İmamoğlu

Steinmeier’in Türkiye gezisinin açıklanmış olan programı Almanya’nın Türkiye’deki iç ve dış politik gelişmeleri mercek altına aldığını gösteriyor. İstanbul’da Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, daha sonra Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la [ve ardından CHP lideri Özgür Özel’la] yapılacak görüşmeler herhalde bir nezaket ziyaretinin ötesinde olacaktır. Diğer yandan İsrail’in Gazze savaşı üzerine iki ülkenin derin görüş ayrılığı içinde olduğu ancak bunu daha fazla öne çıkarmamaya gayret ettikleri de görülüyor.

Alman Cumhurbaşkanının Türkiye gezisi ülkenin üç ayrı kentini kapsamaktadır: Gaziantep’de depremzedelerle bir araya gelecek; Ankara’da Anıtkabir’i ziyaret ederek Atatürk’ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulunacaktır. Yine Ankara’da Fen Fakültesinde 2. Dünya Savaşında Türkiye’ye sığınmış olan Alman bilim adamlarının anılacağı bir toplantıya katılacaktır. Steinmeier’in gezisini Alman diplomasisinin Türkiye ile ilişkilerinde incelikli bir yol arayışı olarak da düşünmek mümkündür. Gezinin bir iş ziyaretin ötesinde, yoğun bir halkla ilişkiler boyutuyla birlikte tasarlandığı belli olmaktadır.

Değişen Türkiye’yi anlamak

Bu çerçevede Almanlar uzun süredir maruz kaldıkları olumsuz Türkiye imgesinden farklı, bilim adamlarına kucak açmış, konuksever bir Türk imgesiyle ve Atatürk’le yeniden tanışırken; Türkler de uzun süredir karşı karşıya kaldıkları olumsuz Alman imgesinden farklı, kendi dertlerini paylaşan ve Atatürk gibi kurucu değerlerine saygı gösteren daha yumuşak bir Almanya algısıyla tanışacaktır.

Bu karşılıklı algıların gerçekle uyuşup uyuşmayacağını ise elbette önümüzdeki aylar ve yıllar gösterecektir. İki ülke ilişkilerinin yeni bir perspektifle ele alınması bir karşılıklı bir ihtiyaçtır. Türkiye nasıl ki Almanya’nın Avrupa’nın baskın gücü olduğunu kabul etmek durumundaysa, Almanya da Türkiye’nin kendine özgü çıkarlarıyla, ekonomik, askeri ve stratejik açıdan bölgesel bir güç olduğunu kabul etmek durumundadır. Örneğin, Türkiye hava kuvvetlerini çeşitlendirerek geliştirmek için almak istediği Eurofighter Typhoon jetleri için ortak üretici olan Almanya’nın onayını bekliyor.

Türkiye’yi göçmen deposu görmek

Bu örnekler iki ülkenin de birbirini alıştıkları kalıpların dışında düşünmesini gerektiriyor.

Türkiye’nin orta ve uzun erimde bir göçmen deposu olmasının mümkün olmadığı da iki ülke ilişkilerinde dikkate alınması gereken başka bir gerçektir. Almanya’nın ısrarcı olduğu bu yaklaşım sürdürülebilir değildir. Sürdürülebilir olmadığı gibi, Türkiye’de doğmuş ve doğması muhtemel toplumsal ve politik tepkilerin sonuçları hiç kimseye yarar sağlamayacaktır.

Alman ekonomisinde değişim

Steinmeier’in Türkiye’ye gelirken temsil ettiği Almanya’nın ciddi bir takım yapısal ve konjonktürel sorunlarla karşı karşıya olduğunu burada belirtmeliyiz. Bir ekonomik dev olan Almanya’nın büyüme hızının 2024 yılında yaklaşık yüzde 0,5 düzeyinde kalacağı tahmin ediliyor. Geçen yıl Almanya’da fiyatlar yüzde 5,9 oranında yükseldi. Fiyat artışlarında bu yıl bir yavaşlama görülse bile Alman halkı 2. Dünya savaşından beri alışmadığı bir ekonomik güvensizlik içerisindedir ve yaşam düzeyi düşüyor.

Almanya’nın ihtiyaç duyduğu enerji güvenliği ve enerji fiyatları nasıl gelişeceği gibi soruların yanıtları da Alman ekonomisinin geleceği için önem taşıyor. Büyük bir dış satım ülkesi olan Almanya, aynı zamanda kendisinin de en büyük pazarı olan Çin’in rekabetiyle karşılaşıyor. Bu rekabet tüketim ürünlerin de ötesine geçerek artık makine, yatırım malları, elektrikli otomobil, hızlı tren gibi ileri teknoloji gerektiren sektörleri de kapsıyor.

Hükümet İsrail yanlısı, halk karşı

Almanya iç politikasının bir belirsizlik ortamına sürüklendiği yönünde kuşkular eksik değil. Yapılan araştırmalara göre SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat FDP arasındaki koalisyona verilen kamuoyu desteği eriyor: SPD yüzde 16, Yeşiller yüzde 12, FDP yüzde 5 oranlarında kamuoyu desteğini arkasında buluyor. Buna karşılık muhalif CDU/CSU Hristiyan Partiler yüzde 31, radikal sağ AfD yüzde 17, Sahra Wagenknecht İttifakı denilen sol BSW hareketi yüzde 5 oranlarıyla öne çıkıyor. Gözlemciler bu durumun düzelmemesi durumunda, Almanya’nın iç politik dengelerinde radikal değişimler ortaya çıkabileceğini düşünüyor.

Ukrayna savaşı ve İsrail- Gazze-Filistin üçgeninde yaşanan gelişmeler Alman toplumunda ciddi bir gerilim hattı yaratıyor. SPD, Yeşiller, FDP ile muhalefetteki Hristiyan Demokrat CDU çok açık ve kesin biçimde Ukrayna ve İsrail tarafında tutum alıyor. Buna karşılık AfD oldukça Rusya yanlısı, Sahra Wagenknecht hareketi ise eleştirel ve farklı bir yaklaşım sergiliyor. AfD saflarında anti-semitizm yaygın bir tutum iken, yabancı kökenli Alman vatandaşlarının ağırlıklı olarak İsrail karşıtı bir tutum içerisinde oldukları biliniyor.

Steinmeier, Avrupa ve Türkiye

Üzeri sık sık örtülmek istenilse de Almanya ve Fransa arasında bir dış politika gerilimi var. Ayrıca Alman Başbakanı Olaf Scholz ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un pek geçinemedikleri de artık herkesçe bilinen bir sır niteliği taşıyor.

Bütün bu gelişmeler Almanya’nın Avrupa’nın en büyük ve en güçlü ekonomisi olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor elbette. Ülkedeki istikrarın devam etmesi Avrupa ve dünya dengeleri bakımından öncelikli bir durum arz ediyor.

Avrupa ve dünya dengeleri bakımından önem taşıyan başka bir gündem maddesi de Almanya’nın askeri gücünün hangi yönde ve hangi hızla evrileceği konusudur. Almanya ordusunu yenilemeyi planlıyor ve silahlanmaya yatırım yapıyor. Almanya’nın askeri bir güç elde etmesi durumunda jeopolitik dengelerin de değişime uğrayacağı kesindir. İşte böyle bir konjonktür içerisinde Türk-Alman ilişkilerinin hangi yönde gelişeceği, yeni bir işbirliği perspektifinin ortaya konulup konulamayacağı ilgiyle izlenilmesi gereken, önemli bir gündem maddesi olarak yerini koruyacaktır. Steinmeier gezisinin iki ülkeye toplumsal, kültürel, stratejik ve ekonomik kazanımlar getirmeye aracı olmasını umalım.

Reha Bilge

Yazar, Yönetici

Recent Posts

AB Komisyonu Başkanı 1 milyar yolda dedi, Özel sert çıktı: “Türkiye 200 milyar kaybetti”

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…

1 gün ago

Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” sözü ve Erdoğan övgülerinin anlamı

Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…

1 gün ago

Asgari ücret, enflasyon ve üretkenlik

Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…

2 gün ago

İlk Suriye’nin geleceği toplantısından kareler: kim, kiminle, nereye?

Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…

2 gün ago

Kılıçdaroğlu ile Suriye’deki son durum ve Suriye siyaseti üzerine

CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…

2 gün ago

Suriye’de pek çok “ama” ve “acaba” dolu “geçiş dönemi”

Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…

2 gün ago