Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir süredir beklenen kamuda tasarruf önlemlerini 13 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın gözetiminde açıkladı. Her ikisi de bu önlemleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın direktif ve onayıyla hazırladıklarını özellikle vurguladı. Yılmaz ve Şimşek, açıklama sonrasında gazetecilerden soru almadı.
Alsalardı, örneğin bu tasarruf önlemleri (bu bağlantıdan ayrıntılarını okuyabilirsiniz) eğer tam olarak uygulanabilirse bütçe açığının ne kadarını kapayabileceğini, hangi tasarruf adımının ekonomik krizden çıkışa ne kadar katkıda bulunacağını da sorabilirlerdi.
Örneğin, halkla ilişkiler bakımından önemli olan makam aracı, bina israfı, çok maaşlı yöneticiler gibi kalemlerin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı harcamalarından da ne kadar kesinti yapılacağını sorabilirlerdi. Örneğin kamu araçlarından tasarrufa Cumhurbaşkanlığının uçak ve lüks Alman otomobilleri filosunun dahil olup olmayacağını bilmiyoruz, söylenmedi. Ya da destek personeli azaltılacak derken çoğunun ne işe yaradığını muhtemelen yalnızca Cumhurbaşkanı tarafından bilinen danışmanlar ordusuna yüksek maaşlar ve ek faydaların devam edip etmeyeceği de henüz belli değil.
Ayrıca Şimşek’in açıkladıklarının ne kadarının Cumhurbaşkanlığı genelgesinde ve nasıl yer bulacağı da merak konusu.
Bu şimdiye dek, AK Parti döneminde de tanık olduğumuz ilk tasarruf genelgesi değil. Hem Yılmaz hem Şimşek “bu defa farklı olacak” dediler. Öncelik “kamuda verimlilik” olacakmış; uygulamada göreceğiz.
T24’te Murat Sabuncu Cumhurbaşkanlığı harcamalarını kast ederek, “İtibardan tasarruf olmaz ama memurun ulaşım, gencin iş, halkın hizmet hakkından olur” diye yazdı. CHP lideri Özgür Özel “örtülü IMF programı” dedi.
Koç Üniversitesinden Prof. Dr. Selva Demiralp’e göre acı ilacı içmeye başladık ama hiç değilse yük adil dağıtılmalı. Demiralp açıklanan tasarruf önlemlerinin tam uygulanırsa milli gelirin binde 6’sı kadar yarar sağlayacağını ancak “örnek olma” yani simgesel değerinin daha önemli olduğunu söylüyor.
Ekonomim gazetesinde Mehmet Kaya, TEPAV araştırmacısı Hakan Yılmaz’ın çalışmasına dayandırdığı haberinde vergi reformları, kamu ihale yasası, gerekli önlemlerle kamuda 2024 yılında 1 trilyon lira tasarruf ve 300 milyon ek gelir ihtimalini yazmış ki bu da milli gelirin (GSYH) yüzde 8’i olacağı beklenen bütçe açığını yüzde 6’nın altına çekmek anlamına geliyormuş.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2018’de Mehmet Şimşek’in yerine damadı Berat Albayrak’ı getirip “Nas var” diyerek “düşük faiz enflasyonu düşürür” tezini uygulamaya koymasaydı, bu acı reçeteye de acı ilaca da gerek kalmayacaktı. Şimdi -özellikle de AK Parti ve MHP’de- eleştiri oklarının Şimşek’e yöneltilmesi anlamsız.
Kamu ihale yasası ile vergi düzenlemeleri TBMM’de ancak Erdoğan’ın açık talimatıyla geçebilir; lobiler şimdiden AK Parti grubunu zorlamaya başladı.
Önlemler yatırımlarda yüzde 15, hizmet alımlarında yüzde 10 kısıntı öngörüyor. Yüzde 75’i tamamlanmamış projeler durdurulacak.
Tasarruf programı belediyeler dahil bütün kamuyu kapsıyor. Ama bu durum sadece hükümet yatırımlarını ve 31 Mart seçimlerinde ağırlıkla CHP’nin eline geçen belediyelerin yatırım programlarını, gelirlerini olumsuz etkilemekle kalmayacak, ynı zamanda AK Parti ekonomisinin lokomotifi sayılan inşaat sektörünü de etkileyecek.
İçeride hükümete yakın durarak Hazine garantili dev ihaleleri alan müteahhitlik şirketleri batmamak için yurtdışında rekabet etmek zorunda kalacaklar. Küçük ve orta ölçekli çoğu işletme bu sürece dayanamayabilir ama bunların ciddi bir kesimi AK Partiyle ilişkileri sayesinde zenginleşip büyümüş şirketler olacak gibi.
Son MetroPoll araştırması kamuoyunun eğer hükümet emekli aylıklarına zam yapsaydı, seçimden galip çıkacağına inandığını gösteriyor geriye bakıp bunu kestirmek güç.
Ancak bu tasarruf programının, ayrıca Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek’in söz verdiği Kemal Derviş reformlarına yakın bir kamu ihale kanunu, vergi istisnalarının düzeltilmesi, sıkı vergi denetimi, kayıt dışılığın önlenmesi gibi adımların, eğer atılabilirse AK Parti’yi siyaseten biraz daha yıpratacağı görülebilir.
Bu durumda Erdoğan’ın en kaçınmak isteyeceği şey 2028’den önce bir seçim sandığıdır.
Ancak Erdoğan’ın sandık konusundaki çelişkisinin Anayasa değişikliği ısrarı olduğu söylenebilir.
Anayasa değişikliğinin halk oylamasına götürülmesi durumunda yaşanacak siyasi rekabet ve ekonomik krizden çıkış için Orta Vadeli Program’da seçim ekonomisi yoluyla açılacak gedikler, seçim dönemlerinden az olmayacaktır. Değişikliğin 400 oy gerektiren TBMM çatısı altında gerçekleşmesiyse, ancak CHP’yle işbirliği ve MHP’nin kırmızı çizgisi saydığı başkanlık sisteminden taviz vermesiyle mümkün görünmektedir.
Siyasette bunun tek anlamı var: tasarruf programıyla acı ilacı içmeye başlamamız, siyasette yoğun pazarlık ve tartışmaların başladığına da işaret ediyor.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…