“Faşizm konuşmaya engel olmaz, söylemeye mecbur tutar” sözü Fransız filozof Roland Barthes’a ait. Artık mecburiyetten midir bilemiyorum ama MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 14 Mayıs’ta İçişleri Bakanlığınca yürütülen Ayhan Bora Kaplan çetesi soruşturmasında, Sinan Ateş cinayeti soruşturmasıyla da irtibatını kurarak “darbe kumpası” kokusu aldığını söylemesi üzerine iktidar yanlısı yorumcuların hemen hepsi koro halinde yeni bir darbe kumpasından söz etmeye başladı. AK Partinin 2002’deki kuruluş ayarlarına döneceği söylemi, MHP kayasına çarpmıştı.
Bu söyleme 15 Mayıs’ta AK Parti Meclis Grubuna hitabında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da katıldı. 31 Mart seçimleri sonrasında AK Parti’nin “daha özgürlükçü ve demokrat fabrika ayarlarına” döneceği ümidi gerçekmiş gibi topluma sunanlar yanıldı. AK Parti fabrika ayarlarına dönmüyor ama Erdoğan, Bahçeli ayarlarına dönüyor.
Erdoğan yıllar sonra yeniden “bürokratik vesayete” izin verilmeyeceğinden söz etmeye başladı. Bu defa devlet içindeki İslamcı örgütlenmelerden Nurcuların “Okuyucular” kanadı sorumluydu. Sanki gözaltına alınan dört polisi Fethullahçıların 2016 darbe girişimi ardından tasfiyesiyle Emniyet’in en üst kademelerine yükselten cinlerle perilerdi.
Haftalardır Kavala davasının yeniden görülmesi, Osman Kavala’nın avukatlarının yeniden yargılanma talebi üzerinden Gezi Favasının da yeniden görülmesi ihtimalinden söz ediliyordu. Konuyu ilk gündeme taşıyan, Hürriyet’te AK Parti içinden havadis veren gazeteci Abdülkadir Selvi olmuştu.
Konu CHP lideri Özgür Özel tarafından 2 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde de dile getirilmişti. AK Parti bünyesinden Tuğrul Türkeş ve Mehmet Metiner gibi isimler Kavala “açılımını” desteklemiş, ancak Erdoğan’ın danışmanlarından Mehmet Uçum ve MHP’den Hüseyin Özkan karşı çıkmıştı.
Nitekim Kavala’nın davasına bakan mahkeme heyeti değişince, medyada her kırıntıyı hayra yorma müptelası yorumcular “İşte yumuşama, Kavala serbest kalacak” demişti. Erdoğan’ın, Bahçeli ayarlarına dönüş yaptığı gün mahkeme heyeti Anayasa mahkemesi ya da AİHM kararlarını takmadan oy birliğiyle yeniden yargılanma talebini maalesef reddetti. Bahçeli’nin bir gün önce Gezicileri “Soros çocukları” ilan etmişti.
Bahçeli’yle aynı gün Özel, 16 Mayıs’taki Kobani davasını CHP’nin güçlü bir heyetle izleyeceğini ve olumlu sonuç ümit ettiklerini, Selahattin Demirtaş’ın da adını anarak söylüyordu.
Son birkaç günkü gelişmelerle dönen, sertleşen rüzgâra bakarak Kobani davasının 16 Mayıs’ta sanıkların yararına sonuçlanacağını söylemek hayli zor. O dava da Bahçeli ayarlarına takılmış görünüyor.
Son birkaç günkü gelişmeler derken dönüm noktası olarak Sinan Ateş cinayeti soruşturmasının iddianame aşamasına gelmesi, aynı şekilde Kaplan Çetesi soruşturmasının itirafçı yapılan bir çete üyesinin ifadesini değiştirmesi ile bağlantılı olduğu söylenebilir.
Bahçeli bu gelişmeleri takiben 10 Mayıs’ta Beştepe’ye çıkarak Erdoğan’la bir saat konuştu. Gelişmeler bu görüşme ardından seyir değiştirdi. (Bir süredir yılan hikayesine dönen Yargıtay Başkanı seçiminin o arada Ömer Kerkez’in seçilmesiyle sonuçlanmasının ayrıntısına bu yazıda girmeyeceğim; Erdoğan rakibi Muhsin Şentürk’ü de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı atadı.) Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in söylediklerine “Fetöcülüğe” dek varan sözler söylendi. Kaplan soruşturmasını yürüten polis yetkilileri Ankara merkezli Kaplan Çetesiyle ilgili olarak gözaltına alındı.
Konu böylece İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tartışmasına geldi.
Yerlikaya, Erdoğan tarafından Haziran 2023’te İçişleri Bakanlığına getirilmesinden itibaren çete ve mafyalarla savaşta öne çıktı. Özellikle üç dosyada ilerleme sağlandı. Biri Türkiye’ye çöreklenmiş uluslararası mafyalar ve işbirlikçilerinin üstüne gidilmesi; bunun konumuzla doğrudan bir ilgisi yok, zaten bir kısmı Süleyman Soylu döneminde başlamış operasyonlardı. Konumuzu ilgilendirenlerse Sinan Ateş cinayeti ve Kaplan Çetesi soruşturmaları.
Özel’e göre bu iki dosya Türkiye’nin tansiyonunu yükseltiyor. Bahçeli’nin bu iki dosyayının Cumhur İttifakına nifak sokup çökertmek amaçlı bir “kumpas” olduğunu öne sürdüğü günün akşamında Cumhurbaşkanının Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı Beştepe’ye çağırdığı haberi çıktı. Bu haberdeki manipülasyon unsuru “Yerlikaya çağırılmadı” ifadesiydi.
Oysa parçalar birleştirilerek dahi, konunun yeni TBMM’ye sunulan 9’uncu Yargı Paketinde yer alan “etki ajanlığı” ve önceki yıllarda haksız yere çok can yakmış “muhbir vatandaş” konusu olduğu da görülebilirdi. Bahçeli ayarlarına bu paket üzerine gazetecilere gözdağını da eklemişti.
Yerlikaya bunun üzerine -Erdoğan’ın Meclis’teki konuşmasından önce- “Cumhurbaşkanına uzanan eller kırılır” tonunda bir mesaj yayınladı.
Cumhur İttifakında Bahçeli ayarlarına, ünlü “Kızılmaske” çizgi romanında olduğu gibi “on kaplan gücündedir” demek yanlış olmaz.
Bahçeli’nin Sinan Ateş ve Kaplan Çetesi soruşturmalarının arkasında kuşkulanılan siyasi bağlantıların fazla deşilmemesi yanlısı olduğu açık. Kavala’nın yeniden yargılanması istendiğinde “Yargıya müdahale etmeyin” diyen MHP liderinin ilgi alanına giren konularda mahkemelere talimat yağdırması da ilk defa olmuyor.
Peki, sizce Bahçeli’nin Erdoğan’ın CHP lideri Özel’in diyaloga açık tutumundan, sık sık normalleşme atfında bulunması, Anayasa değişikliği konusunu o çerçeve açmaya başlamasından hoşnut mudur? Pek sanmıyorum. Çünkü CHP’nin Anayasa konuşmaya başlamasının koşulları -örneğin Kavala/Gezi davasında olduğu gibi zayıflıyor. Ama onun ötesinde CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin değişmesini parlamento ve yargının güçlendirileceği bir sistem üzerinden konuşmaya başlayacağı açık.
Bu Bahçeli’nin kabusudur. Çünkü MHP’nin iktidarın sorumluluğunu paylaşmadan, iktidarın bütün nimetlerinden yararlanma imkânları böyle bir değişiklikle sona erer.
O nedenle Bahçeli, kumpas tezleriyle Erdoğan’ın yeniden kendi ayarlarına çekmek istiyor. Dün itibarıyla ortaya çıkan manzara bu mesafe almaya başladığını gösteriyor.
İçişleri Bakanlığı'nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması,…
Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım'da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki…
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…