31 Mart seçimlerinden önce ABD dolarının TL karşısında daha fazla değer kazanmaması için rezervlerinden döviz satan Merkez Bankası (TCMB) şimdi de TL’nin dolara karşı fazla değer kazanmasını önlemek için piyasadan dolar alıyor.
Bloomberg HT, Merkez bankası verilerine göre yaptığı hesaplamada 31 Mart seçimlerinden önce piyasaya 23,6 milyar dolar satış yapan TCMB seçimden bu yana geçen sürede piyasadan 41,8 milyar dolar topladığını bildirdi. Özellikle geçtiğimiz hafta Merkez Bankasının her gün ortalama 3 milyar dolar alım yaptığı bildiriliyor.
YetkinReport’a isim ve makamının saklı tutulması kaydıyla konuşan Türkiye’ye önemli yatırım getiren bir banka yöneticisi, yaptıkları simülasyona göre, Merkez Bankasının son dolar alımları olmasaydı şimdi 1 doların 32 küsur değil, 27 küsur TL üzerinden işlem görüyor olabileceği iddiasında. Aynı kaynak, yatırımcıların dolar hesabından TL hesabına döndüğünü, 31 Mart seçimlerinden sonra Mehmet Şimşek’in uyguladığı Orta Vadeli Programa (OVP) devam mesajı verilmesiyle bu akışın hızlandığı görüşünde.
Ankara’nın doların TL karşısında değer kaybetmesini istememesinin temel olarak iki nedeni bulunuyor. Yüksek TL faizi üzerinden dolardan çıkışı hızlandırmak ve ihracatçının dış pazardaki rekabet gücünü korumak.
Ortaya çıkan görünümün de iki nedeni olduğu vurgulanıyor.
Biri, belirsizlik ya da risk barometresi sayılan Riske Maruz Değer (VAR) etkisinin OVP’ye devam kararıyla, pasif fonları Türkiye’ye çekmesi. Bunda aynı nedenle Türkiye’nin Kredi Risk Priminin (CDS) düşmesi de etkili oluyor.
Diğer de “FOMO etkisiyle” aktif yatırımcıların da TL yatırımlarına geçmeye başlaması. FOMO, İngilizce “Fear of Missing Out” deyiminin baş harflerinden oluşuyor; “Treni kaçırma etkisi” diyebiliriz. TL’ye dönmeyen yatırımcıların son üç ayda geçenlere göre, dolar bazında yüzde 10 kadar kaybettiği hesabı yapılıyor.
Bankacılık kaynakları TL hesabına geçen yatırımcıların bir kısmının son birkaç yıldır Türkiye’deki ekonomik belirsizlikler nedeniyle parasını yurt dışına çıkarmış kişi ya da şirketler olduğu kanısında.
Bankacılık kaynakları bu görünüme rağmen TL eğiliminin sürekliliği için risklerin devam ettiğini öne sürüyor.
Örneğin son bir yılda ekonomide ciroların yüzde 100’e yakın artmış olmasına, bunun da rakamları olduğundan daha parlak göstermesine karşın, satış büyüklüklerindeki artışın bunun dörtte birinde kaldığı örnekler bulunduğu iddia ediliyor.
OVP’nin devamı açısından Haziran ve Temmuz ayları belli risk eşikleri bakımından önem taşıyacak gibi.
Haziran ayında kamu bankalarının genel kurulları var; yönetim ve politika değişikliği olup olmayacağına bakılacak. Bir de Türkiye’nin yatırım engeli sayılan OECD’nin Gri Listesinden çıkıp çıkamayacağı belli olacak.
Temmuz ayındaysa Kamu İhale Kanunu ve Vergi Reformu Paketinde gereken yasal düzenlemelerin TBMM kapanmadan önce onaylanması gerekiyor. Bu çerçevede Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, özellikle de AK Parti grubunu ikna etmesi önem taşıyacak.
Yatırımlarda TL eğilimi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart’ta canını sıkan sonuca rağmen OVP’den dönmemesiyle hızlanmış görünüyor ama rüzgârın yeniden dönmemesi için risk eşiklerine dikkat gerekiyor.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…
Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…
Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…