75’inci yıldönümünde Vaşington’da yapılan NATO Zirvesi 10 Temmuz’da yayınlanan 38 maddelik bildiriyle sonuçlandı; 6 maddelik bir de “Ukrayna’ya uzun-vadeli güvenlik yardımı” eki var. Rusya’nın öncesinde “dikkatle izleyeceğini” açıkladığı zirve bildirgesinde Rusya bir numaralı tehdit olarak gösterildi. Ukrayna’ya dayanışmanın ayrı bir oturum olarak ele alındığı ve önümüzdeki yıl 40 milyar dolar ederinde maddi ve askeri yardım öngörüldüğü Zirvede bu kaçınılmazdı. Çin de Rusya’nın Ukrayna savaşını sürdürmesine yardımcı olmakla suçlandı.
Dolayısıyla NATO küresel saflaşmanın netleşmeye başladığını söylüyor. Karşı safta Rusya-Çin yakınlaşmasından (Kuzey Kore ve İran’ı da resme katarak) söz ediliyor ama bir yandan Pasifik korkusuyla olsa gerek, Çin’i doğrudan düşman ilan etmekten kaçınılmış.
NATO’nun Rusya ve Orta Doğu’ya komşuluğuyla öne çıkan Güney Kanadındaki en güçlü ülkesi Türkiye bu resmin tam ortasında. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yola çıkmadan söylediği gibi, NATO’nun Rusya’yla doğrudan çatışması halinde ateş hattındaki ülkelerden.
Dolayısıyla mevcut konumunu korumasında, NATO müttefiklik koşullarını yerine getirirken Rusya ve Çin ile ilişkilerindeki dengede tutması önem taşıyor.
Nitekim, Türkiye’nin de talebiyle Ukrayna’ya (Türkiye’nin 1936 Montrö Sözleşmesini uygulaması ve Rusya-Ukrayna diplomatik girişimleri gibi) maddi ve askeri olmayan katkılar da NATO katkısı sayılacak. Türkiye’nin Ukrayna’ya uzun-dönemli askeri-güvenlik eğitim programına katılması da söz konusu.
Peki, Ankara NATO Zirvesi sonuçlarına nasıl bakıyor; aradığını bulabildi mi?
Ankara NATO Zirvesi sonuçlarından ikisine özel önem veriyor.
Biri diplomatik, biri politik.
Diplomatik olanı NATO Zirvesinin 2026’da Türkiye’de yapılmasının karara bağlanması. 2025’te Hollanda’nın LaHey şehrinde. Türkiye’de hangi şehirde olacağı belirlenmemiş ama daha önce İstanbul’da yapılmıştı.
Siyasi olan ise sonuç bildirisinin üçüncü maddesinde terörizmin NATO’nun Rusya’dan sonra ikinci küresel ve ittifaka ve vatandaşlarına karşı en büyük asimetrik tehdit sayılması. Bu Ankara’nın özellikle üzerinde durduğu bir maddeydi. Bir diplomatik kaynak YetkinReport’a bu Zirvede NATO’nun terörle mücadele stratejisinin de güncellendiğini ve 2023 yılında Genel Sekretere bağlı olarak atanan ilk Terörizmle Mücadele Koordinatörünün artık “daha rahat çalışabileceği ortamın yaratıldığını” söyledi.
Bunun Türkiye’nin bir numaralı güvenlik sorunu olarak belirlediği PKK ile mücadelesinde NATO’dan yeterince göremediği dayanışmayı, özellikle de ABD’nin Suriye’de PKK türevlerine desteği nasıl etkileyeceğini zaman gösterecek.
Ankara’nın NATO Zirvesi sonuçlarından memnun kaldığı bir konu da NATO-AB savunma ilişkilerinde yeni bir mekanizmanın oluşturulması yerine “tek güvenlik şemsiyesi” olarak NATO’nun kabul edilmesi. Bunun anlamı AB’nin NATO işlerine karışmaması ki bu özellikle Kıbrıs sorunu bakımından önem taşıyor.
Ve dolaylı olarak da İsrail.
Erdoğan NATO Zirvesi temasları ve sunumunda Gazze Krizini gündeme getirdi. Batının Gazze’de İsrail’in Filistinlileri katlimi durdurmadığını, bu sayede saldırganlığını artırdığını söyledi.
Bu konuda İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in diğer NATO müttefiklerini ikiyüzlülükle suçladığı çıkışı olmasa yalnız kalacaktı.
Yerini Hollanda’nın önceki Başbakanı Mark Rutte’ye bırakmaya hazırlanan Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in “İsrail yalnız değildir” sözleri Türkiye açısından can sıkıcıydı.
Bu sonuç bildirgesinde yer alam “komşuluk programı” çerçevesinde Ürdün ve Kuveyt’le ilişkilerin geliştirilmesi kararı da önemli. ABD ve İngiltere, İsrail’i NATO’nun gayrı-resmî üyesi göreme eğiliminde.
Türkiye’nin Vaşignton Zirvesi öncesi NATO aidatı sayılan milli gelirin (GSYH) en az yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırma koşulunu yıllar sonra yeniden -ve ekonomik krize rağmen- yerine getirmesi önemliydi. 5 Kasım’daki ABD seçimlerini kazanma ihtimali bulunan Donald Trump, NATO ve Avrupa güvenliğine bu ölçüyle bakıyor.
Erdoğan’ın, 9 Mayıs’ta ertelediği Joe Biden daveti için NATO Zirvesi öncesi ya da sonrası için görüşme başvurusu zaten mevcut koşullarda isabetsiz olurdu. Biden’a kendi yandaşları dahi gidici gösüyle bakıyor.
İngiltere, Almanya, İtalya, Yunanistan ve Macaristan liderleriyle ikili görüşmeleri oldu Erdoğan’ın.
Macaristan lideri Viktor Orban’ın bu zirvede artan önemi dikkat çekici.
Erdoğan, Orban’ın Macaristan’ın 2024’ün ikinci yarısındaki AB dönem başkanlığına dek hem Ukrayna hem Rusya liderleriyle görüşen tek NATO üyesi ülke lideriydi.
Orban, AB dönem başkanı olur olmaz önce Ukrayna lideri Volodimir Zelensky, hemen ardından 5 Temmuz’da Rusya lideri Vladimir Putin’i ziyaret etmemiş olsa, Erdoğan 3 Temmuz’da Putin’le görüşüp en taze Rusya bilgisiyle Vaşington’a giden lider olacaktı.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…
Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…
Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…