Siyaset

Baskı ve yasaklar giderek koyulaşıyor

Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığı Dezenformasyon Merkezi için Cumhurbaşkanı imzası yetmez, yasa gerekir dedi. Dezenformasyon suçlaması baskı silahına dönüşüyor. İnstagram yasağı son örneklerinden biri. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)

Yazıya başladığımda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu iktidarı borç haczi tehdidiyle mali baskı uygulayarak “kötü yönetiminin” acısını belediyelerden çıkarmakla eleştiriyordu.

Ben de o sırada Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) 1 Ağustos’ta başarıyla ev sahipliği yaptığı ABD-Rusya-Almanya uzlaşmasıyla takas edilen kişilerin özelliklerini okuyordum.

Okudukça da dezenformasyon suçlamasının muhalefeti baskı yöntemleriyle bastırmak isteyen yönetimlerin elinde silaha dönüştüğünü düşünüyordum.

Örneğin, Rusya’dan ABD’ye gönderilen Alsu Kurmasheva. Gazeteci olarak çalıştığını devlete bildirmemek ve dezenformasyon.

Almanya’ya gönderilen İlya Yaşin. 16 Şubat 2024’te cezaevinde öldüğü bildirilen Rus muhalif Aleksey Navalni’ye yakın, belediye başkanlığı yapmış bir siyasetçi. Suçu “yalan haber yaymak”, dezenformasyon.

Yine Almanya’ya gönderilen bir başka Rus rejim muhalifi, Vladimir Kara-Murza. Suçu yanlış bilgi yayma, yani dezenformasyon yoluyla vatana ihanet.

Türkiye’de medyada yer alan bilgilerin “yanlış” olup olmadığına karar veren makam Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi. İletişim Başkanlığının sahiplik değişimi yoluyla AK Parti çizgisinde yayın yapanlar dışında kalanlar üzerinde dolaylı baskı uygulamasına dönüşüyor dezenformasyon suçlaması.

Anayasa, dezenformasyon, baskı

Anayasa Mahkemesinin (AYM) 27 Aralık 2023’te İletişim Başkanlığının bu yetkiyi Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle kullanmasının Anayasa’ya aykırı olduğu, yasa gerektiği kararı Resmi Gazetede 2 Ağustos’ta yayınlanınca ortalık karıştı. Dezenformasyon Merkezinin AYM’nin bu kararının “çalışmalarına devam edemeyeceği anlamına gelmeyeceğini” öne sürdü.

Akabinde AYM internet sitesi erişime kapandı; trafik yoğunluğu dediler. Ancak açıldığında, AYM’nin kararına sahip çıktığı görüldü: Dezenformasyon Merkezinin faaliyeti Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle sürdükçe Anayasanın “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetiyle” ilgili 26 ve “basın hürriyetiyle” ilgili 28’inci maddesine aykırıydı; yasa çıkması gerekiyordu.

Kararın alındığı tarihte (ve örneğin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesini öngören Yargıtay kararını geçersiz kılan kararın alındığı tarihte de) Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunluğu, bu kararın alındığı tarihte de örneğin artık Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ya da onun Cumhurbaşkanlığı döneminde AK Parti ve MHP oylarıyla TBMM tarafından atanan üyelerden oluşuyordu.

İptal başvurusunu yapanlarsa o dönemin CHP TBMM Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç idi.

Hukuksuzluk mızrağı çuvala sığmıyordu.

İnstagram yasağı, fiili Kürtçe yasağı

Bu tartışma tam da İnstagram’a erişimin yasaklandığı  2 Ağustos günü yaşandı. Neden yasaklandığının yanıtı yine İletişim Başkanlığı sayesinde bulundu. İletişim Başkanı Fahrettin Altun 31 Temmuz gecesi

“X” hesabından Haniye’ye taziye ve övgü mesajlarını sansürleyen İnstagram’ın “sansür” girişimini “şiddetle kınamıştı”.

İnstagram’ın yaptığı yanlıştı, sansürdü ama Altun’un kınaması ardından Bilgi Teknolojileri Kurumu durumdan vazife çıkarmış, ertesi gün aldığı İnstagram yasağıyla milyonlarca kullanıcının haber alma ve ifade özgürlüğünü baskı altına almış, engellemişti.

Benzeri yasakların diğer sosyal medya platformlarına da yayılması endişesi var.

1980’lerde kaldığını düşündüğümüz Kürtçe yasağının fiilen geri geldiğini görüyoruz. Şanlıurfa’dan sonra Diyarbakır’da da Kürtçe trafik yazıları siliniyor, kaldırılıyor. Birilerinin düğünde halay çekerken PKK lideri Abdullah Öcalan için slogan atmalarını bahane yaparak neredeyse düğünlerde halay çekmek yasaklanacak. Güneydoğunun çeşitli kentlerinden 1990’ların karanlık günlerini hatırlatacak şekilde kaçırılma ve kayıp haberleri gelmeye başladı.

Dünya ve bölgemiz giderek koyulaşan savaş tehditleri karşısındayken bu koyulaşan baskı ve yasaklarla mı gidilecek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef gösterdiği Türkiye Yüzyılına?

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

5 Aralık 1934: Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı

Türkiye, 5 Aralık 1934’te kadınların verdiği mücadelenin sonucunda  kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıdı. Fransa’dan…

6 dakika ago

Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?

TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…

22 saat ago

Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…

1 gün ago

Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı

İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…

2 gün ago

CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor

Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…

3 gün ago

Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz

Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…

3 gün ago