Siyaset

İsrail karşısında İran stratejik sessizliğe mi geçiyor?

İran kendi evinde misafiri Haniye’yi koruyamadı. Cüssesinden beklenen refleksle hareket etmemesi “Stratejik sessizlik” tercihine mi işaret? Hamas lideri Haniye, İran dini lideri Hamaney’in Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’a beratını tekdim ettiği bu törenden saatler sonra Tahran’da öldürüldü.

İsrail’in Beyrut’ta Hizbullah liderlerinden Fuad Şükr’e, Tahran’da ise Hamas Lideri İsmail Haniye’ye yönelik suikastları sonrasında bölgede tansiyon yükseldi. İran, misafiri Haniye’yi kendi evinde koruyamadı. İran’ın misillemesi bekleniyor. Etkileri az veya çok bir misilleme elbette olacak. Ancak bu misillemenin stratejik sınırları var. İran ve İsrail, bölgesel ve küresel güçler geniş çaplı bir savaş istemiyor. Orta Doğu’da her iki ayda bir angajman kuralları değişir oldu.

ABD donanması Akdeniz ve Basra’da

ABD, Basra Körfezi ve Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını arttırıyor. Pentagon bölgeye ek bir uçak gemisi, güdümlü füze destroyerleri, Ohio sınıfı nükleer denizaltı ve gelişmiş F-22 savaş uçakları gönderdi. İsrail ordusu yüksek alarm durumunda bekliyor.
ABD yönetimi, Orta Doğu’da jeopolitik risklerin arttığı bu konjonktürde İsrail’e, 20 milyar dolarlık askeri yardıma onay verdi. Lübnan’dan olası tahliyeler dikkate alınarak, Güney Kıbrıs’ta gerekli hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğu yönünde haberler geliyor.

İran cephesinde neler oluyor?

İran ve Hizbullah, Kıbrıs Rum Hükümetini adadaki İngiliz askeri üslerini de işaret ederek, İsrail konusunda uyarıyor.
İran geniş bir cephede Suriye, Lübnan ve Yemen’de hazırlıklarını sürdürüyor. Orta Doğu uzmanı Pierre Boussel, İran Devrim Muhafızları ordusunun Suriye’deki askeri varlığını güçlendirmeye yönelik balistik füze ve insansız hava araçlarının sayısını arttırmayı amaçladığını öne sürüyor. Boussel, son LinkedIn yayınında İran’ın bu amaçla Suriye’de bir kıyı savunma üssü kurmayı içeren planında son aşamaya gelindiğini, Suriye kıyılarında Cableh ve Banyas şehirleri arasında, İran DMO deniz kuvvetlerinden subaylar ve Lübnan Hizbullahı üyelerinden oluşan küçük bir üs kurulduğunu yazdı.
İsrail ve Hizbullah arasında Lübnan sınırında, hatta Bekaa’da orta ölçekte savaş çoktan başladı bile. Bölge’deki ABD üslerine yönelik vekil güçlerin saldırıları da devam ediyor.

İsrail’de gergin bekleyiş

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Kirby, “İran ya da vekillerinin bu hafta Orta Doğu’da büyük saldırılar düzenlemesi ihtimaline karşı hazırlandıklarını” söyledi. İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya liderleri de ortak bir açıklamayla İran ve müttefiklerine “bölgesel gerilimi daha da artıracak saldırılardan kaçınması” çağrısı yaptı. İran Dışişleri bu itidal çağrılarını reddetti.
Orta Doğu konusunda uzman stratejistler, İran misillemesinin zamanı ve şekli, derinliği ve etkileri konusunda makale üzerine makale yayınlıyorlar. İsrail için kutsal bir gece olan 12 Ağustos’ta beklenen misilleme gerçekleşmedi. Orta Doğu’da stratejistler bile olup biteni analiz ederken zorlanıyorlar.
İran ve vekil geçlerin misillemelerinin yeri ve zamanı konusunda İsrail’de endişeli, yıpratıcı bekleyiş sürüyor.

Hamas, Mossad, 7 Ekim, 31 Temmuz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Kongresi’nde Kongresinde dördüncü defa konuşturulmasıyla aldığı destek özgüvenini daha da arttırdı. Kasım Süleymani suikastı ile başlayan suikastlar zincirinin yanı sıra Gazze krizinin durmasını gerektirecek bir kısıtlama yok gibi.
Hamas’ın 7 Ekim tarihli Aksa Tufanı saldırıları ile birlikte MOSSAD’ın başarısızlığı, gücü ve prestiji tartışıldı. İsrail gizli servisi MOSSAD ise son 10 ay içerisinde gerçekleştirdiği bir dizi suikastlar ile birlikte durumun pek de böyle olmadığını kanıtladı. MOSSAD’ın, İran/Tahran’da çok iyi korunan, Hamas liderinin konakladığı yere yönelik son operasyonu, gizli servislerin hedefi bulan alan operasyonlar tarihinde yer alacak türden.
Hamas’ın ise 7 Ekim günü Aksa Tufanı ile elde ettiğini düşündüğü zafer kısa sürdü. Ancak Hamas her şeye rağmen yıkılmadı, 10 ay sonra yeni lideri Yahya Sinvar ile ayakta, direnişini sürdürüyor.

İran ve “Stratejik Sessizlik”

İran, İslam devrimi sonrasında, 45 yıllık süreçte, İsrail ve çıkarlarına yönelik Irak, Suriye, Filistin, Lübnan, Sudan ve Yemen’de siyasi ve askeri nüfuzunu arttırdı. İran, zengin tarih ve kültürel birikimi, devlet aklı, geleneği ve birikimi ile güçlü bir ülke. Ancak İran rejiminin teokratik yapısı elbette bölgesel ve küresel güçler için endişe kaynağı.
İran’ın son dönemde, ABD ve İsrail kaynaklı olduğu değerlendirilen birçok suikast sonrasında verdiği tepkinin şekli, etkileri ve sonuçları tartışılıyor. İran’ın İsrail ve ABD kaynaklı suikast eylemlerine verdiği refleksin, ülkenin caydırıcı gücü, askeri ve siyasi nüfuzu ile orantılı olmadığını görüyoruz.
İran’ın İsrail’e karşı etkili bir misillemede bulunmak için ABD uçak gemilerinin, balistik füze taşıyan denizaltıların bölgeye gelmesini, ABD Kongresi’nin 20 milyar dolarlık silah satışını bekliyor olması rasyonel akla uygun değil.
Bu Orta Doğu jeopolitiğinde kabul edilebilir bir durum da değil.
İran, taktiksel başarı veya başarısızlığı göz ardı ederek, “stratejik başarıyı” hedeflemiş olabilir mi?

İran, Rusya, Çin, Kuzey Kore ittifakı

Orta Doğu’da İran, Hamas ve İsrail arasındaki çatışmalar devam ederken, yanı başımızdaki başka bir coğrafyada Ukrayna-Rusya savaşı devam ediyor. Bu gelişmeler çok kutuplu dünya düzenine geçildiği bir jeopolotik konjonktürde, İran, Rusya, Çin ve Kuzey Kore’yi yakınlaştırıyor. Karşılıklı ziyaretler, ortak askeri tatbikatlar ardı ardına yapılıyor.
İsmail Haniye’ye yapılan suikast sonrasında Rusya’dan üst düzey bir askeri/güvenlik heyeti Tahran’ı ziyaret etti. Tahran ve Moskova arasında üst düzeyli askeri stratejik iş birliği anlaşmasının temelleri atıldı. Ekim ayında imzaların atılması bekleniyor.

Türkiye’ye olası etkileri

Türkiye ise bölgede güçlü, sürdürülebilir bir rol üstlenmek istiyor. Hamas konusunda duruşu net. İsrail ve El Fetih karşısında Hamas’ın yanında. Hamas’taki zorunlu lider değişikliği Türkiye için bazı soru işaretlerine neden olsa da yakın bir gelecekte Hamas Türkiye ilişkilerinde stratejik bir değişiklik beklenmiyor.
Meşruiyeti sorgulanan Filistin Devlet Mahmud Abbas’ın TBMM’de “Çözüm kalmadı Gazze’ye gideceğim çıkışı” yersiz. Hamas ve El Fetih arasında yeni bir çatışmaya gerek yok.
Türkiye’nin terörle mücadele politikaları dikkate alındığında, İran/İsrail gerginliği Türkiye’yi endişelendiriyor, Irak ve Suriye’de hareket alanını daraltıyor.
Türkiye, İran Rusya yakınlaşmasını, bir arka çemberde ise Çin ve Kuzey Kore’nin yaklaşımlarını hassasiyetle takip ediyor. İran karşıtlığında bir araya gelen Azerbaycan İsrail ilişkisi de Türkiye’nin dikkatini çekiyor.
“Düşmanımın düşmanı dostumdur” yaklaşımı, Orta Doğu’nun mevcut jeopolitiğinde mümkün değil.

Türkiye, İsrail, İran, Azerbaycan

Türkiye’nin iç siyasetinde fay hatlarını hareketlendirecek stratejik konular da önemini koruyor. Malatya/Kürecik radarı, Azerbaycan’ın İsrail’le yakın ekonomik ve askeri işbirliği, Azerbaycan’daki İsrail radar üssü ve Azerbaycan’ın Türkiye üzerinden İsrail’e yönelik devam eden petrol ihracatı konuları da gayet hassas konular. Buna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Karabağ gibi Gazze’ye de” gitme sözleri üzerine Bakü’de doğan hassasiyeti de eklemek mümkün.
Çok değil, 10 ay önce Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonu ile birlikte başarısızlığı tartışılan MOSSAD’ın bugün, özellikle Tahran’da gerçekleştirilen Haniye suikastı sonrasında yeniden gücü konuşulmaya başlandı.
İran istihbaratının da 45 yıllık süreçte rejim muhaliflerine yönelik etkili operasyonları hafızalardaki yerini koruyor. İran’ın gelişen siyasi ve askeri nüfuzuna paralel bir şekilde bölgede önemli aktörler haline gelen vekil güçlerin kurulması, artan etki ve gücünde, İran istihbaratının rolü önemli olmalı.

İran strateji değişikliğinde mi?

İran’ın uzun süredir devam eden “stratejik sabrı”, Şam Konsolosluk saldırısından iki hafta sonra, İran’dan İsrail topraklarına yapılan füze saldırıları ile sona erdi. İran, Haniye suikastı sonrasında, beklentilerin gerisinde kalan refleksiyle neyi amaçlıyor olabilir?
Bu İran için Orta Doğu’nun hiç bitmeyen, sıcak çatışma ortamında yeni bir strateji değişikliği olabilir mi?
İran, nükleer güce ulaşana kadar, ulusal güvenlik stratejilerinde yeni bir değişiklik yaparak, Çin örneğinde olduğu gibi “stratejik sessizlik” politikasına geçiyor olabilir mi?
Zaman geçtikçe sorular artıyor.

Ayhan Doğaner

Orta Doğu Uzmanı

Recent Posts

Erdoğan’dan beri 5’inci ABD Başkanı: Türkiye için ne fark edecek?

ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…

30 dakika ago

Devlet aklı buraya kadar: Ahmet Türk’e de kayyum. Sırada İmamoğlu mu?

İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…

22 saat ago

CHP yürüyüş hızını keserse Adalet Yürüyüşünün tekrarı olur

Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…

2 gün ago

ABD İsrail savunması için İran’a karşı Orta Doğu’ya B-52’leri gönderdi

ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…

2 gün ago

Erdoğan’dan İmamoğlu ve Özel’e 1’er milyonluk tazminat davası

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…

3 gün ago

Avrupa Komisyonu Türkiye raporu: “Toprağı bol olsun”

Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…

3 gün ago