Categories: Siyaset

“Yeşil Vatan” yanarken TBMM ve Cumhurbaşkanlığı neden sessiz kaldı?

sessizsessiz

Artık TBMM ve Cumhurbaşkanlığı makamının bu trajediye sessiz kalma lüksü yoktur. Yanan arazilere yapılaşma izni verilmemesi için, mevcut mevzuat yetersizse, derhal yeni bir yasa çıkarılmalıdır. Bu yasa, sadece yanan alanların yeniden yeşillendirilmesini değil, aynı zamanda bu alanlara göz dikenlere karşı da tehir edilemez ağır cezalar getirmelidir.

Bundan tam 17 yıl önceydi. Bodrum’un Güvercinlik koyunda, ormanlar cayır cayır yanarken, hepimizin aklında tek bir umut vardı: “Bu topraklar yeniden yeşerecek, ormanlarımız tekrar can bulacak.” Ancak bu umut çok geçmeden yerini derin bir hayal kırıklığına bıraktı. Zira, söz verilen ağaçlandırma projeleri unutulmuş, yerine yanmış arazinin üzerine devasa bir otel dikilmişti.

Yerinde gördüğümde, şaşkınlığım daha da büyüdü. Yangın, sanki sadece bu otelin ihtiyacı kadar bir alanı yakmış gibiydi. Alevlerin ötesinde duran, o beton yığınlarının dokunulmazlığı, rantın ne denli yakıcı bir güç olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyordu.

Ege’nin her köşesi yanıyor

Bu yaşananlar ne yazık ki yalnızca bir örnekten ibaret. Ülkemizin dört bir yanında, özellikle de kıyılarımıza yakın bölgelerde, benzer trajedilere defalarca şahit olduk ve olmaya devam ediyoruz. Ateşle sınanan bu kutsal topraklardan geriye sadece yanık kokusu ve küller kalıyor. Bir zamanlar gökyüzüne doğru uzanan, her bir dalı umut dolu olan çam ağaçlarının yerinde şimdi soğuk ve ruhsuz beton yığınları yükseliyor. Unutulmuş, dilden dile dolaşan masallara dönüşen ağaçlandırma projeleri, kimsenin akıbetini sorgulamadığı eski birer vaat olarak kalıyor.

Bugün ise benzer bir kaderi Ege’nin neredeyse her köşesi yaşıyor. Alevler ormanlarımızı değil, adeta ruhumuzu da yakıyor. Bu yangınlar karşısında devlet makamları, yerel yönetimler, yetersiz ekipman ve personelle bu devasa felaketin karşısında adeta çaresiz kalıyor. Ancak, en acısı, bazı yangınların küresel ısınma ya da dikkatsizlikten değil, insan eliyle, kasıtlı olarak çıkarıldığını bilmek. Her yanan ağacın, yok edilen her ormanın ardında bir rant beklentisinin olduğunu düşünmek, vicdanımızı paramparça ediyor.

Cumhurbaşkanlığı sessiz kalamaz

Devletin içinde belli güç odaklarının, bilerek ya da bilmeyerek bu felaketlere göz yumması, rüşvet çarklarının dönmesine sessiz kalması ihtimali, toplumsal vicdanı derinden yaralıyor. Siyasi kayırmalar, doğaya karşı işlenen suçları örtbas edebilir. Ancak, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve vicdan sahibi her birey, bu alçakça eylemler karşısında suskun kalmamalıdır. Aksi takdirde, sadece doğamızı değil, vicdanımızı da kaybederiz.

Artık TBMM ve Cumhurbaşkanlığı makamının bu trajediye sessiz kalma lüksü yoktur. Yanan arazilere yapılaşma izni verilmemesi için, mevcut mevzuat yetersizse, derhal yeni bir yasa çıkarılmalıdır. Bu yasa, sadece yanan alanların yeniden yeşillendirilmesini değil, aynı zamanda bu alanlara göz dikenlere karşı da tehir edilemez ağır cezalar getirmelidir.

Bu topraklara ihanet edenler, yaptıklarının bedelini ödemelidir. Dünyanın pek çok ülkesinde benzer felaketler yaşandığında, hükümetler hızla harekete geçerek yangın sonrası yapılaşmaya kesin yasaklar getirdiler. Örneğin, Avustralya’da yaşanan büyük orman yangınlarının ardından, hükümet ağaçlandırma projelerini hızlandırmış, yangın alanlarına yapılaşma izni verilmemesi konusunda katı yasalar çıkarmıştır. Yunanistan’da da benzer şekilde, orman yangınlarından etkilenen bölgelerde yapılaşma yasaklanmış, bu alanlar doğal dokunun yeniden canlanması için koruma altına alınmıştır.

“Yeşil vatan” için harekete geçilmeli

Türkiye’nin de aynı kararlılığı göstermesi gerekmez mi? Geçtiğimiz günlerde TBMM, Filistin için olağanüstü toplandı. Şimdi de, Filistin’den daha az önemli olmayan bu ülkenin “yeşil vatanı” için aynı aciliyetle harekete geçilmeli.

TBMM, Cumhurbaşkanlığı ve belediyeler, bu mahvedilen toprakların yeniden can bulması için aralıksız çalışmalıdır. Çünkü bu topraklar, sadece bizim değil, gelecek nesillerin de mirasıdır. Unutmayalım ki, ağaçlar kesilebilir, yakılabilir; ancak “yeşil vatan”ımızı koruma iradesi, kök saldıkça büyüyen bir çınar gibi daim olmalıdır. TBMM ve Cumhurbaşkanlığı makamı, bu çınarın köklerini sağlamlaştırmalı, onu koruyacak yasalarla taçlandırmalıdır.

Mehmet Öğütçü

Londra Enerji Kulübü YK Başkanı

Recent Posts

Terörsüz Türkiye: dışarıya demokrasi vaatleri, içeride baskıya devam

Terörsüz Türkiye projesinde bir sonraki kritik aşama olan silah bırakma işleminin ne zaman, nerede, nasıl…

7 saat ago

Suriye yaptırımları üzerine dörtlü toplantı: Erdoğan çevrimiçi katıldı

Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması için Suriye, Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan’ın katılımıyla dörtlü bir…

1 gün ago

Yeni bir dönemin eşiğinde: Barış, sadece silahların susması değildir

Barış, silahların susmasıyla başlar ama orada sona ermez. Gerçek barış, zihinlerdeki hendekleri ve kalplerdeki mayınları…

1 gün ago

Bir zamanlar Hacettepe Üniversitesi: sessiz direniş ve hafıza

“Azıcık bir gelenek oluşturmak bile, bitimsiz bir tarih birikimini gerektirir.” Henry James’in bu sözü, üniversitelerin…

1 gün ago

Rusya-Ukrayna: 15 Mayıs İstanbul hala kesinleşmedi. Putin ne yapacak?

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, alışılmadık biçimde 11 Mayıs sabaha karşı düzenlediği basın toplantısında Ukrayna’yı “İstanbul’da…

2 gün ago

PKK’nın fesih kararı ve hükümetin yanıtlaması gereken sorular

PKK’nın 12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi bırakma ve kendisini fesih kararı Türkiye’de yaygın siyasi şiddet döneminin…

3 gün ago