Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 9 Ekim’de AK Parti Grubuna hitabına Kobani ve ona bağlı 6-8 Ekim olaylarının onuncu yılını hatırlatarak başladı. Ardından sözü doğrudan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM’nin 1 Ekim’de yeni yasama yılı açılışında siyasi rakipleriyle el sıkışmasına getirdi. Bahçeli o eli sadece MHP değil, Cumhur ittifakı, AK Parti-MHP ortaklığı adına uzatmıştı. O el “85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli” idi ve Erdoğan “değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını” ümit ediyordu.
Erdoğan’ın buradaki kastı DEM Parti’dir. Çünkü CHP’nin ne MHP ile tokalaşma sorunu ne de 85 milyonun kardeşliği bakımından hedef alınan bir söylemi vardır. Muhatap DEM Parti’dir ve adeta Erdoğan DEM Parti’ye Bahçeli’nin ortak kararları uyarınca kendileriyle tokalaştığı mesajını vermektedir. Bu durum MHP liderinin 8 Ekim’deki “Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkışmaya teşebbüs etmeyiz” sözleriyle uyumludur.
Ama Erdoğan’ın sözlerinin bir de zamanlama boyutu var ki örtülü ama asıl mesajın o olduğu söylenebilir.
Erdoğan Kobani/6-8 Ekim olaylarını öne çıkardı, adeta “Dersinizi adınız” dedi. Ama bu konuşmayı yaptığı tarih 9 Ekim.
9 Ekim 1998’de Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esad, Türkiye’nin baskısına boyun eğerek PKK lideri Abdullah Öcalan’a 1979’dan beri yaptığı ev sahipliğine son vererek Yunanistan’a sınır dışı etmişti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1 Ekim 1998 Meclis konuşması herkes tarafından ciddiye alındı Mısır ve İran’ın devreye girdi ve ABD katkısıyla Öcalan yakalandı.
PKK bir süredir Avrupa’da 9-14 Ekim “Öcalan’a Özgürlük” mitingleri yapıyor.
DEM Parti 13 Ekim’de Diyarbakır’da ilan edilen mitinge katılacağını açıklamıştı. DEM Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın Bahçeli’nin el uzatmasının bir “başlangıç” olabileceğini söylediği 8 Ekim günü Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları Diyarbakır mitingine katılım çağrısını tekrarlamıştı.
Bunun ardından Diyarbakır Valiliğinin mitingi yasaklamasıyla birlikte şehre giriş çıkışları kısıtlama kararı geldi.
Acaba Erdoğan, Bahçeli’nin uzattığı elin kıymetini DEM’in bilmesini isterken kısa vadede Öcalan ateşini düşürmelerini istiyor, böylece uzun vadede siyaseten kârlı çıkacaklarını mı söylüyor.
Uzun vadenin yolu Anayasa değişikliğidir.
Erdoğan böylelikle yeni bir Anayasa denklemi kurmak istiyor gibi.
Birinci yol, AK Parti ve MHP hukukçularının üzerinde çalıştığı Cumhur İttifakı Anayasa taslağını Meclis’e getirmek. Burada yeni Anayasayı halkoylamasına taşımak için gerekli 360 oya ulaşmak için dahi 30 açık var.
İkinci yol, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un işaret ve tercih ettiği üzere, değişikliği Meclis’te gerçekleştirmek için en az 400 oyun bulunmasıdır. Bunun en kolay yolu CHP’den geçer ama CHP’nin mevcut İcracı Cumhurbaşkanı sistemini tartışmaya açacağı kesin görünüyor.
Üçüncü yol acaba “Cumhur İttifakı + DEM” formülünü zorlamak mı? Bahçeli’nin onayı ve oyun kuruluşuna katkısı olmadan bu yolun açılma ihtimali yoktur.
2012-2015 arasında MİT ve HDP üzerinden Öcalan ve PKK ile “Çözüm Süreci” adı altında yürütülen dolaylı diyalog iki temel nedenden çökmüştü.
Biri Suriye iç savaşında PKK’nın ABD’nin IŞİD’e karşı kara gücü olmayı kabul etmesiyle kazandığı aşırı özgüvenle 2013 anlaşmasının yenilenmesi ısrarıydı. Kobani/6-8 Ekim olayları aslında bunu zorluyordu, tutmadı.
Diğeri de Erdoğan’ın iki stratejik hedefi, yani PKK sorununa çözüm ile Başkanlık sistemine geçişi aynı anda gerçekleştirmek istemesiydi. Kobani Davasından hapis cezası alan Selahattin Demirtaş’ın “Seni Başkan yaptırmayacağız” sözü iki hedefi birden dağıttı.
Bahçeli’nin sert muhalefetten iktidar destekçiliğine geçişi, Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapısını açması her şeyi değiştirdi. 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyse Ankara’da dengeleri daha da değiştirdi.
Denklem açık: Erdoğan yeni Anayasa ile bir (belki iki) kez daha Cumhurbaşkanı seçimine aday olmak istiyor. DEM ise önceliği Öcalan’ın serbest bırakılmasına vermiş, müzakereyi (onun için ne acı ki Demirtaş’la değil) Öcalan’la başlatmak ister görünüyor.
13 Ekim kazasız belasız geçsin de devamına bakalım.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…
Nobel ödülüne layık görülmesi hepimizi gururlandıran (ve bir GS Lisesi mezunu olarak benim de özellikle…
Kamuoyunda etki ajanlığı ya da etki casusluğu yasası olarak bilinen yasa önerisi, ikinci defa TBMM’de…
İsrail’in önceki Dışişleri Bakanı İsrael Katz kafayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a küfretmeye takmıştı, cevabını vermek de…