Categories: Siyaset

Yeni hedef DEM Parti’yi “kazanıp” PKK’yı ayrı çözüme zorlamak

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “uzattığım el Türkiye Partisi olun teklifidir” sözleri üzerine TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. (Foto: AA)

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “Devlet çözüm almadığı süreci tekrarlamaz” dediği gün derin Kürt ve Amerikan kaynaklarına sahip gazeteci Amberin Zaman, Al-Monitor haber sitesinde ilginç bir iddia ortaya attı. Üç ayrı kaynaktan doğruladığını söylediği habere göre hükümet, İmralı Cezaevindeki PKK kurucu lideri Abdullah Öcalan ile Irak’ın Kandil dağlarında üslenen mevcut PKK liderliğini görüştürmüş, silah bırakmalarını istemişti.  Yani AL-Monitor kaynaklarına göre “süreç” daha MHP lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim’de TBMM açılışında DEM Partililere elini uzatmasından önce başlamıştı bile.

Bu haber üzerine bilgi sorduğum üst düzey bir güvenlik kaynağı “Doğru değil” yanıtını verdi. Öcalan-Kandil irtibatı söz konusu değildi. Peki, Öcalan’ın gizli tutulması şartıyla birileriyle görüştürülmesi söz konusu muydu? O soruma yanıt alamadım. Adalet Bakanlığı kaynakları da böyle bir bilgi olmadığını söylediler.

Ancak Uçum’un Habertürk’te Fevzi Çakır ve Eren Eğilmez’e söylediklerinde bir mantık var. 2012-2015 görüşmelerininse PKK’nın Suriye iç savaşı ve ABD’nin dahil sonrasında 2014’te Kobani/6-8 Ekim olayları ile çözüm getirmeyeceği belli olmuştu. Aynı yöntemin işe yaramayacağı açık.

Suriye-ABD-İsrail-PKK

PKK açısından ortada çelişkili bir durum mevcut. Bir yandan Suriye’de Amerikan eğit-donat faaliyeti çerçevesinde son on yıldır on binlere ulaşan militanlarına ABD-NATO eğitim ve silah sağladılar. Diğer yandan Ankara, Bağdat’la müzakere içinde saldırıları artık Türkiye sınırının Irak tarafında karşılıyor ve MİT-TSK işbirliğiyle hem Irak hem Suriye’de PKK kadrolarına nokta suikastlar düzenliyor. PKK bir yandan militan kaynaklarını güçlendiriyor görünüyor ama diğer yandan imkan ve kabiliyetlerini yitiriyor.

Suriye ve Irak’ta dengeler İsrail nedeniyle de değişiyor.

Türk güvenlik kaynakları Suriye’deki Hizbullah militanlarının Lübnan’a geçmek üzere Halep’i boşalttığını saptadıkları bilgisini veriyorlar. Ankara’nın saptama ve değerlendirmelerine göre, ABD’nin İsrail’e Gazze ve Lübnan’da verdiği açık destek, Suriye ve Irak’taki ABD’yle ilişki içindeki Kürt ve Arap grupları huzursuz etti. Ankara, İsrail desteğinin PKK ve PKK’nın Suriye kolları üzerindeki etkisini yakından izliyor ama DEM Parti’nin, TBMM’deki diğer partiler gibi İsrail’in Filistin ve Lübnan’a saldırılarının karşısında durduğu bir gerçek.

Çünkü şimdiye dek hep İsrail saldırıları karşısında Filistin halkıyla empati kurmuş DEM tabanı, ABD ile ortaklığı nedeniyle PKK’nın İsrail konusunda ne diyeceğinden çok vicdanının sesini dinliyor.

DEM tabanının çatışmasızlık ortamının çocuklarının hayatta kalma ihtimalini artırması üzerine görüşleri konusunda bir çalışmaya da ihtiyaç var.

DEM-PKK ilişkisi

Şimdiye dek DEM (ya da öncülü partilerin) PKK ile ilişkisini en iyi tanımlayan cümlelerden birini, şimdi Ahmet Türk kurmuştur: “Aynı sosyal tabanı paylaşıyoruz”. Anlamı şudur: HDP ya da DEM’e oy veren herkesin PKK’lı olduğu söylenemez ama PKK taraftarı olan seçmenin DEM’e oy verdiği söylenebilir.

Bahçeli ve Uçum’un sözlerini bu açıdan değerlendirmek ve “yeni dönemden” ne kast edildiği konusunda fikir edinmek mümkün.

Önce -zaman sırasına göre- Bahçeli: “Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun gelin teröre cephe alın gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir.”

Bahçeli’nin DEM’e elini uzatmasının PKK’nın tabanını pekiştirmek amacıyla olmayacak duaya amin diyerek “Öcalan’a Özgürlük” mitingleriyle zamanlama ilişkisini daha önce işlemiştik; bu bağlantıdan okunabilir.

Sonra Uçum: “Bir anlamda terör vesayetinden DEM’i kurtarma ve Meclis’ten tasfiye etme meselesidir.”

Cümle konuşurken yanlış anlamaya uygun kurulmuş ama konuşmanın genelinden Uçum’un kast ettiği tasfiyenin DEM değil, üzerindeki PKK etkisi olduğu anlaşılıyor.

Anlaşılan bir şey daha var: Sistem TBMM’de bir solcu Kürt partisinin varlığını onlarca yıl ardından kabul etmiş, tanımak zorunda kalmıştır. Burada MHP’nin kabulü -eğer varsa- stratejik önemdedir.

Şimdi sıra bunu silahtan arındırmaya geliyor. Başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Hukuk devleti endeksinde Abdülhamid istibdadı düzeyindeyiz

İki yüz yıla hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü çabamızda gün itibarıyla geldiğimiz yeri anlatacak en…

7 saat ago

MHP, DEM’i Cumhur İttifakına çekmek için CHP’ye vuruyor

AK Parti-MHP Cumhur ittifakının, PKK’yı silahsızlandırma planı tutmazsa ne yapacağı, yani B-planı az çok belli…

22 saat ago

Hareketsizlikten eyleme: apati ve hedefini bulan öfke

18 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle başlayan siyasi kriz ciddi bir…

1 gün ago

Ekonomist Uğur Gürses: seçime gitmeden ekonomideki sis dağılmaz

Ekonomist Uğur Gürses İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla başlayan siyasi…

2 gün ago

Türkiye yol ayrımında mı?

Jeopolitik gelişmeler hızlanınca Türkiye’nin nasıl bir yolda ilerleyeceği sorusu gündeme yerleşti. Yaşanan son olaylar, bu…

2 gün ago

Maltepe İmamoğlu için doldu taştı. Özel: oyun bozuldu, sokağa devam

CHP lideri Özgür Özel’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto için 29 Mart’ta…

4 gün ago